İstanbul’da Bahar

İstanbul'da Bahar

İstanbul’da bahar günlerini kaçırdığımız için biraz özlemli biraz hayal etmeli notlar yazayım dijital arşivime… Çünkü bahar arkadaş gibi, kendini ve baharı alıp gezmeye gidebilirsin, mırıldanırsın, umutlanırsın, içine çekersin. Ama yaz öyle mi? Yaz sosyaldir, şamata, kalabalık sever, kendini bile unutursun ya da öylesi işine gelir. İşte ben baharla yarenlik yapacaktım, ümit tazeleyip, azim dolduracaktım tabiatın uyanışını gördükçe… Kokusunu içime çekecektim, açan tomurcukların taa dibine gidip yanaklarından birer kesme alacaktım. Olsun… Ömrümüz varsa önümüzdeki bahara çok sıkı sarılırım, işin güzel tarafı 2020 baharını kaçırdığımız corona virüsü sayesinde belki bir çok şeye daha sıkı sarılacağız bundan böyle. İster fukara tesellisi deyin isterseniz rasyonel bakış. Bence böyle…

İstanbul’un rengi erguvan…

İstanbul’da baharın müjdecisi erguvanlar öbek öbek görünmeye başladı mı seyrine doyum olmaz. Adına şenlikler, bayramlar düzenlenen bir çiçek, hatta erguvan İstanbul derneği bile var. Ama derler ki İstanbul’un çiçeği de olsa gül ve lalenin gölgesinde kalmıştır, yine de imparatorluk döneminden beri özel ilgi görmüş. Çiçek dediğime bakmayın görkemli bir ağaç aslında, meşhur pembe çiçekleri dallarını doldurur, yerlere dökülür taşar pastoral kareler çıkar karşınıza. Fotoğraftaki erguvanlar Balta Limanı’ndan.

Her şehrin kokusu farklıdır… Mı?

Şehirler insan gibi… Huyu, suyu, kokusu, dokusu farklı. Hepsi o şehrin çipi, onlarla beraber kaydederseniz oralı oluyor, vazgeçemiyor, seviyorsunuz. İnsan gibi… Bahar geldi mi göze olduğu kadar buruna da hitap eder İstanbul. Ama öyle yapmacık, suni değil kendinden güzel, temiz kadın gibi, olduğu gibi. Mesela mor salkımlar doldurur birden ortalığı, kokusu da takip eder insanı. Mor salkım da erguvan gibi ağaçtır, heybetli ama öylesine de naif. İstanbul’un parfümü derler mor salkım için, güzel koku baharda yaşanıyor. Bebek kokusu gibi bir şey bahar kokusu da.

İstanbul'da bahar

Mor salkım kolonyası.

Lale de güzel ama kurumsal

İstanbul’da bahar deyip düşününce laleler de var tabii. Görsel şölen oluyor her tarafta, lale de güzel ama kurumsal geliyor bana. Ya çiçeğin kurumsalı olur mu? Trilyonluk bütçeler ayrılıyor, peyzajla düzenleniyor ya bana kurumsal geliyor. Kendi başına buyruk çıkıp asilik yapmıyor, renk uyumuna, dizilimine kadar protokolü var. Diplomatik bir yanı da var, çünkü Türkler dünyaya tanıtmış laleyi. Hollanda, Kanada, japonya derken dünya çiçeği olmuş. Koruluklarda, Emirgan’da, parklarda laleler var mı şimdi acaba?

İstanbul'da bahar

Topkapı Sarayı bahçesinde saraylı laleler

Bahar özgürlük demek…

Çiçek böcek kısmı bir yana, bahar özgürlük demek. Hal böyle olunca kaçırılmış bir baharın özlemi de farklı oluyor. Baharın dürtmediği, kıpırtdatmadığı insan var mıdır acaba? Varsa da ne yapayım, bu kadar güzellikten, çıtır enerjiden etkilenmemek mümkün mü? Bahar geldi yaşasın deyip motive olacağız, hey yavrum şu mor salkım kokusuna bak deyip gevşeceğiz azıcık ve baharı fırsata çevireceğiz. Hatta 2020 İstanbul baharında evde olsak bile… Unutmadan bir de mimoza var İstanbul’da bahar deyince aklıma gelen. Sarı sarı minik çiçekleri ile mimoza ağacı, kokusu ve duruşuyla mest eder insanı. Kendince bir mesaisi vardır, gece kapar gündüz açar çiçeklerini ve daha çok Adalar’ı sever. Hiç mimoza fotoğrafı çekmemişim ama bolca seyrettiğim Kınalıada gezisi notları burada. Tam bu zamanlar gittiğim, vapura yunusların eşlik ettiği, damardan İstanbul’da bahar yaşadığımız bir gündü. Hey gidi….

Deniz kokusu olmadan bahar olur mu?

Baharla beraber yayılan o güzelim kokular içine denizden yayılan iyot kokusu da karışır. Uzaktan duyulmaz, yanına gitmek lazım… Kış boyu soğuğu iliklere işleten nem yavaştan yumuşamaya başlar ve tatlı serinliğe bırakır yerini. Deniz sever tayfaya da niyet bozdurur, atlasam mı? Atlayım ne olcak ki gibisinden bir özlem patlaması yaşanır. İşte böyle zamanlarda çok kalabalık olmayan kıyılara kaçmak en güzeli. Anadolu Hisarı ya da Rumeli Hisarı boyunca var öyle yerler.

İstanbul'da sakin kıyılar

Denize nazır sohbet keyfi, bahar havası bi de çay…

Denizi de iyice özlemiş olurum bahar geldi mi, İstanbul’un kasaba köy havasında yerleri ya da yazlık ilçeleri çok güzeldir bu zamanlar. Kalabalıklar başlamadan, hele sabahtan gidersen sakinliğini yaşar, tadına varırsın. Fotoğraf Rumeli Feneri kıyıları, tepelerine çıkarken kumsalında inekler otluyordu (güneşleniyordu). Bu çift ise bir termos çay eşliğinde uzun uzun sohbet ve zaman zaman da müzikle tam bahar havası yaşadılar geçen baharda.  Kuru kuru çay mı içilir denir ya, çayın kahvenin yanına en iyi giden sohbet galiba. Balıkçı konusuna hiç girmiyorum o yazı getirmişti bile.

İstanbul’da bahar uzun olsun

Bu yıl İstanbul’da kaçırdığımız bahar bir sürü şey yakalatsın özlemiyle. Yine Çengelköy’e gidelim, uzun uzun sohbet edelim dolanırken, Çınarlatı’nda oturup çay içelim, sonra arka sokaklarına çıkalım hatta gitmediğimiz kadar çok gidelim, acısını çıkaralım evde geçen baharın tamam mı?

8 yorum
  • Arif

    10 Mayıs 2020, 19:21

    artık baharın da anlamı kalmadı ki su virüs meselesi bitirdi herkesi

  • Fatih

    16 Mayıs 2020, 18:20

    Gerçekten güzel bir içerik olmuş.. İnsan elindekileri kaybedince bir tık daha anlamını iyi anlıyor…

  • Zerdali Çekirdeği

    24 Mayıs 2020, 12:03

    Baharla aram hoş değildi son yıllarda. Bu bahar kesin karar verdim benim mevsimim değil. Geçtiğimiz sonbahar bir instagram paylaşımımda “mevsimler için ne düşünürsünüz bilmem ama sonbaharın düzenle bir ilgisi olmalı – Zerdali Süreya” yazmıştım. 😄 Bahar ne kadar cicili bicili olsa da kaosu bol geliyor bana. Kıştan uyanışın sancısı, uykudan uyandırılmanın huysuzluğu var sanki. Güzelliğine aşırı güvendiği için kendini beğendirme kaygısı olmayan aşırı özgüveni ile tepeden bakıyor ve bizim ruh hallerimizi bi sarsıyor. O yüzden benim mevsimim sonbahar. Naif, ılık… Baharın hoyratlığının, yazın aktifliği ve karmaşasının bittiği, taşların yerli yerine oturduğu sonbaharı seviyorum.
    Bahara bilenmişim iyice 🙈😄
    Ama sen güzel anlatmışsın İstanbul baharını. Lale konusundaki tespitin çok doğru. Kurumsal lale 😄
    Umarım tüm mevsimleri tadıyla yaşayacak güzel günlerimiz olur…

    • begonvilsokagi.com

      24 Mayıs 2020, 14:15

      Son yıllarda ekspres geçen baharlara takılmıştım ben de. Ankara’yı bilmem ama hemen yaz sıcakları gelir, daldaki tomurcuğa bakamadan nem derdik bazen. İstanbul’da görsel heyecan da oluyor, sıradan sokaklarda bile görkemli çiçekler açmış ağaçlar, kokusu derken bir kıpırtı başlıyor. Koca bir bahar mevsimi evde geçirdik. Issız adaya düşsen yanına ne alısın muhabbetinde daha inanılmaz gelirdi geçen sene bu zamanlar bu soru. Büyük konuşmak yokmuş, büyük yaşama potansiyelimiz varmış diyerek kendimize bir moral takviyesi daha yapalım artık.
      Unutmazsak bu günleri daha güzel geçecektir bundan ertesi. İmza:Aşık Begonvili:))

  • Mervenur

    4 Ocak 2021, 18:00

    evet her şehrin kokusu farklıdır..tıpkı yaşattığı duygular gibi