Dünyaca ünlü seramik sanatçımız Alev Ebüzziya’yı, Türk seramik sanatçıları konulu proje ödevim ile tanıdım. Renkli kişiliği, sadelik içinde göz alan tasarımları ile aklımda kaldı. Dijital notlarımda olsun istedim, ne de olsa artık ben de seramik sanatçısı olma yolunda çalışıyorum. Meraklısına hazırlanmış bir içerik var bu defa…
Alev Ebüzziya kimdir?
Seramikleri İngiltere’den Danimarka’ya kadar pek çok krallığın saray koleksiyonunda yer alan Alev Ebüzziya seramiğe Türkiye’de başlamış Danimarka’da geliştirmiş Paris’te de zirveye varmıştır. Danimarka kraliyet nişanına sahiptir ve Cumhurbaşkanlığı 2021 Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü de almıştır.
1938 İstanbul doğumlu olan Alev Ebüzziya 12 yaşına kadar İstanbul’da yaşamış, İngiltere’de liseyi bitirdikten sonra Türkiye’de Güzel Sanatlar Akademisi’nde heykel bölümüne gitmiştir. İlhan Koman’ın öğrencisi olmak istemiş. Akademide İlhan Koman derslerine girmeyince iki yıl sonra O hocam olmayacaksa ben bırakırım diyerek okuldan ayrılmıştır.( İlhan Koman, Türkiye’nin Da Vincisi olarak anılan, Anıtkabir’deki Sakarya Muharebesi rölyefleri olmak üzere pek çok kalıcı eserde imzası olan bir duayen. )Alev Ebüzziya tutkuları ile hareket eden ama sanatçı disiplinini de barındıran biri.
İngiliz Filolojisi okumak için hazırlandığı dönem ‘‘Beyninin yorgunluğunu fiziki yorgunluk alabilir. Git biraz da seramik yaparak yorul’’ diyen bir arkadaşının önerisi ile Füreya Koral’ın atölyesine başlar ve seramik öğrenmek için Almanya’ya gider. Fabrikalarda işçi olarak çalışır, Türkiye’ye dönüp Eczacıbaşı’nın seramik atölyelerinde çalışır sonra bilinçli olarak Danimarka’ya gitmeyi seçer. 60’lı yıllarda seramikte Danimarka dizaynı son derece önemliydi. Kopenhag’da Danimarka Kraliyet Porselen Fabrikaları’nda çalışmalarını sürdürdü, Danimarka’da evlendi ve Siesbye soyadını aldı.
1969 yılında Kopenhag’da kendi atölyesini kuran Ebüzziya, 1987’de atölyesini Paris’e taşıdı. 1975-90 yılları arasında Almanya’da Rosenthal Porselen Fabrikası’nda tasarımcı olarak çalıştı ve 1984’ten sonra da Kopenhag’daki Kraliyet Porselen Fabrikaları’nda çalışmalarına devam etti.
60 yılı aşkın bir zamandır seramik çalışan ve bugün çeşitli kişisel ve kurumsal koleksiyonlarda üç bin eseri bulunan sanatçının, özellikle Danimarka ve İngiltere’deki Kraliyet Koleksiyonları, Japonya İmparatorluk Sarayı ve Rotterdam’daki Boymans van Beuningen Müzesi’nde eserleri var.
Zamansız çanaklar mahir ellerde…
Alev Ebüzziya çok renkli bir kişilik
Alev Ebüzziya çok hoş bir kadın ve yaşı 80’i geçmiş olmasına rağmen dinç, enerjik ve çekici. Sanatla bu denli iç içe olması ve kültür karması içinde sürekli kendini yeniliyor olması da etkendir.
Çocukluğu için, “Babam ve dedeleri Türk gazeteciliğine çok önemli katkılarda bulunmuş insanlardır. Evimiz hep ilginç insanlarla doluydu. Yazarlar, ressamlar, heykeltıraşlar. Çok keyifli bir çocukluk geçirdim. Ailemden öğrendiklerim beni her zaman etkilemiştir. Türk olmasaydım ve sadece Danimarka’ya gitmiş olsaydım bu yaptıklarımı yapamazdım. ” diyor Alev Ebüzziya ve ekliyor zamanla benim kendi kültürümden gelen önemli köküm olduğunu anladılar. Eserlerimde Anadolu medeniyetleri tadı var, töresel tarafları var.”
Yerçekimine meydan okuyan, sade ve göz alıcı seramik çanaklar
Zamansız Çanaklar
Geniş karınlı, keskin ağızlı ve tabanı neredeyse gölgesinde kaybolan, yerçekimini tiye alan Alev Ebüzziya çömlekleri… Bu tasviri bir söyleşi sırasında yazar/akademisyen Serhan Ada yapıyor. Alev Ebüzziya’nın cevabı ise sadelik çok komplike bir şey, sadeliğin kolay olduğu zannedilir tam tersidir. Zamansızlık kavramını yüklediği çanaklarında yalın ve büyüleyici formlar üretiyor.
Belirli tema kullanmaması nedeniyle eserleri için “zamansız çanaklar” yorumu yapılmasına ilişkin soruya yanıt veren Ebüzziya, “eğer benim yaptığım bir çanağı uzaktan biri görüp ‘bu Alev’in çanağı’ denilebiliyorsa ne mutlu bana. Zamansız diye söylemelerinin nedeni bir konu etrafında çalışmadığım veya (eserlerime) isim vermediğim için değil. İşlerimin algılattığı şeylerden dolayı zamansız deniliyor.”
Bir çanağın serüveninin başlangıçtan sanatseverlerin karşısına çıkana kadarki süreci “bol korku ve kuşku” şeklinde tanımlayan Ebüzziya, bir senede en fazla 30-35 eser üretebildiğini, bir çanağın “çamur” işini yapmanın, devamlı çalışarak en az 5-6 saat sürdüğünü, ardından çanağın çok uzun sürede kuruduğunu ifade ediyor.
Alev Ebüzziya seramiklerinin özellikleri
Öncelikle seramik çanaklarının taban yapısını değiştirmiş ve varla yok arası bir hale sokmuştur. bu onun belirleyici özelliğidir. Uzun pişirim süresi ise diğer önemli özelliğidir.
Herkesin kullandığı malzemeler kullanılsa bile eserin insanın kendisine özgün olması gerekir, malzeme bolluğu pek bir şey bir şey ifade etmiyor. İnsanın aklının karıştırır. Kişilik edinmek çok önemli. diyen Alev Ebüzziya, büyük çanakları 2 ay kadar kuruttuğunu ifade ediyor. Yüksek pişirimli seramiğin kalitesi çok daha yüksek oluyor. Tenekeyle altın kadar farklı.
Yüksek derecede form tutmanın zorluğu ile ilgili şu ön çalışmaları yapmış Alev Ebüzziya:
Yüzlerce toprak deneyip yüzlerce deneme yaparsın. Daha sonra da o huyunu suyunu öğrendiğin toprakların üzerine sırları denemeye başlarsın. O da çok çok vakit alan bir çaba. Bu altyapıyı iyi kurmuşsan toprağın çatlayıp patlamasını, sırrın akmasını da yüzde 95 önleyebiliyorsun.”
Zamansız çanakların kompozisyon ve üretim aşamaları
Her renk her boy seramiğe uymuyor. Her rengin bir titreşim alanı var. Çanağın doluluğu boşluğu, içindeki boşluğun çanağın nefes almasını sağlamasına gayret ediyorum. Bir de form ve renk dekorunun birbirine deri kemik gibi uyum sağlamasını istiyorum.
Alev Ebüzziya zamansız çanakları
Çamurun hafızası
Alev Ebüzziya diyor ki, çamurun da hafızası vardır. Yaptığın her şeyi hatırlar çamur, bütün duygumun geçmesini isterim. Eski Anadolu formları beni ne kadar etkiliyorsa, Hitit formları, Mısır piramitleri yada bir Mısır kedisi de o kadar etkiliyor. Sadeliği yaratan duyguyu sezebilip, ister istemez kendi işime akmasını istiyorum o duygunun. Ben daha çok anneannemin tencerelerinden etkilendim belki. Belki de bir Kuros heykelinden diyor.
Ben tasarımcı değilim
Kopenhag Kraliyet Porselenleri, Rosenthal Porselenleri, Georg Jensen gümüş ve çelikleri, Paşabahçe, Beymen gibi büyük firmalara ürünler de tasarlayan Alev Ebüzziya,seri üretim seramik ve porselen çalışmaları da yapıyor. “Ben kendimi tasarımcı olarak tanımlamıyorum. Bana sorarsanız anti-tasarımcıyım. Günümüzde o kadar fazla şeye tasarım deniyor ki… Nasıl bir ressamın eserine tasarım denemezse benim atölyemde yaptığım işe de tasarım denemez.”
Dünya çapında 30 müze koleksiyonundaki özgün seramik kaplarıyla tanınan sanatçı Alev Ebüzziya Siesbye yaklaşık olarak 62 yıldır üretmekte olduğu yüksek pişirimli çanaklarını, seramik yapımının en eski tekniği olan sarmal tekniği ile tahta bir ayak tornası kullanarak üretiyor.
Küçük bir anekdotla bitirelim.
Ünlü şair Edip Cansever platonik bir aşkla 15 yıla yakın mektuplar, şiirler yazdığı Alev Ebüzziya için bakın ne demiş:
“…sen çömlekçisin, ben şair… senin kullanacağın çamurlu tasta, benimki aslan ağzında. sen rüyanda biçimler görürsün, ben kelime. bizimki de kolay değil kardeşim. kolay değil hani. böyle çile çekmek sanat adına tanrının günü. gördün mü, nasıl da uyuverdik Orhan Veli’nin şiir kitabına: ‘sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi’ değil de, ikimiz de sanat delisi…”
Alev Ebüzziya’ya yazdığı mektuplar “İki satır iki satırdır.” adıyla kitaplaşmış. Güzel sevilmek de sevmek de insanı üretken kılar. Sanatçı bu duygulardan da beslenmiştir belki.
Güzel bir yorumuyla bitireyim.
“Sona ermeyen, kesintisiz sürüp giden şeyler beni çekiyor. Zaman kavramı yok kafamda. Belki de insan sevgisine inandığım için. Çünkü insan bitmezse, zaman da bitmez.”