Dört mevsim ayrı güzellik sunan yerlerden biri de Bolu Gölleri…Temiz hava, sakinlik ve mevsimin en güzel halini sessiz sedasız birkaç günlüğüne de olsa yaşamak için, aslında sadece yol halini bile çok sevdiğimden soluklanmak için en yakın kaçamak adresi benim için Bolu. Yol belki 3 saate yakın sürüyor, 200 km’den fazla yol gidiyorsunuz ama, dağların arasından yeşilin her tonunun içinde, kasabaların köylerin içinden, bol temiz havayı içine çeke çeke seyahat etmeye doyum olmuyor. Siz de benim gibi doğa sever ama bazen sadece uzaktan severlerdenseniz bu yazı ilginizi çekebilir.
Manzaraya gel:)
Gezi için çıkılan yolculuklar keşif rotası gibi oluyor. Kafanızda bir yer belirliyorsunuz ama yolculuk esnasında buna bir sürü yer daha ekleniyor. Çoğu zaman asıl yol sırasında dinleniyor insan, hele acelen yoksa tadını çıkartarak yol almak gittiğin yerde yükselen temponun yanında mola gibi kalıyor. Bolu’ya gitmek için nereden yola çıkmış olursanız olun, TEM’den kıvrılıp içerilere gitmeye başladığınızda güzellikler başlıyor. Yolda durup temiz havayı solumak, fotoğraf çekmek, hesapta olmayan yerlere de uğramak yol güzelliklerinden. Bolu yolu yeşil, mavi ve temiz hava eşliğinde biraz uzayabilir ama olsun zaten yavaşlamak için çıkmadık mı yolculuğa. Köy kahvesinde ya da manzaraya karşı arabanın içinde kahvaltıdan sonra aheste yola devam.
Bolu’da bulutlu bir günde bile yeşilin kaç tonu var?
Bolu’nun havası suyu şifa, termal tesislerin sayısı da giderek artıyor, yeşilliklerin arasında beton öbekler halinde duruyorlar, dağ havası ve şifalı su insanı resetliyor ama otel havasından sıkıldım dediğinizde köyler, göller sizi bekliyor. Mesela Göynük yolunda, Çubuklu Göl sapağından önce tepeler arasına gizlenmiş bu köyde camisi, okulu, evlerin güzelliği, bahçesi, horozu derken bir saat nasıl geçmiş anlamazsınız. İlla ki selam veririm, teyzelere laf atarım sohbet ederiz ben uzun kalırım ama çekiştirip, ya tanımadığın insanlarla ne sohbet ediyorsun deyip duruyorlar. Böyle zamanlarda demokrasi hiç iyi bir şey değil diyorum. Ilımlı otoriteyle de işte bir yere kadar…
Çubuk gölünde sahipsiz bir masal platosu
20 Kasım 2017, 15:03
İki günlüğüne bir mola çok işe yarardı burası da öyle uygun görünüyor ki biraz dinlenmek için.
Belli mi olur belki bir gün yolumuz düşer..fotoğraflar bile iyi geldi🙃
20 Kasım 2017, 15:20
Sadece tabiat varsa yediden yetmişe herkes memnun oluyor halinden, kurgu eğlence vs çocukları da bıktırıyor bir süre sonra. Ruha gezmek dolanmak, tefekkür etmek iyi geliyor. İnşallah nasip olur buraları da ailece gezip görmek.
20 Kasım 2017, 16:29
Bu rotada bilinen güzergahlar sadece Abant ve Yedigöller olunca insan buraları hedef alıyor kendine ve çevredeki güzelliklerin farkına varamıyor maalesef. Farkındalık yarattığınız için teşekkürler.
20 Kasım 2017, 16:34
Asla bir Çekergezer olamayacak olsak da gezdiğimiz, gördüğümüz, duyduğumuz kalemden klavyeden başkalarına da ulaşsın istiyor insan. Kendim için istemiyorum! Çok gezeyim göreyim çok yazayım. Ben teşekkür ediyorum.
20 Kasım 2017, 16:41
Ne zamandır ben de gitmek istiyorum. Bizim evdekiler itiraz da etmiyor aslında ama bir türlü zamanı denk getiremiyoruz. Hep başka bir şeyler giriyor araya. Bu sene yine kaynadı bizim Yedigöller hayalimiz. Kısmet diyorum artık. Fazla zorlayınca da olmuyor. Fotoğraflar falan çok güzelmiş. Buz gibi havada sıcacık bir çay hayal ettirdi bana. İyi ki bloglar var da arada gözüm gönlüm açılıyor. Bu aralar gündelik hayatın sıkıntılarına çok takıldım. (Neden bu kadar takıldığıma takıldım) Boşver, diyorum kendime. O zaman da tüm çevreye boşver demek gerekiyor. Nihayetinde bugün hayata biraz da başka açıdan bakma kararı aldım. (Knausgaard okudum da en son, ondan böyleyim. Yarın da Patti Smith okuyacağım) Ruh halim seçiyor kitapları…
🙂
20 Kasım 2017, 16:57
Sizinle öyle çok sohbet edesim geliyor ki, blog yazışmaları bile çok iyi geliyor. İyi ki tanıdım. Yedigöller geçen hafta plan program hepsini yaptım ama bazen uyumda zirve yaptığımız için kaldı, ben de aynını söyledim, fazla zorlayınca olmuyor. Daha yeşil ve bahar halini tercih ederdim ama ön yargılı olmamak gerekirmiş soğuk, yağmur hatta dönüşte kar tipi daha bile güzel oldu. Gündelik hayatın sıkıntıları benim de çok gündemimde hatta radikal davranman lazım diyorum kendime, ulaşılamayacak şeylerdense bazen elimizin altındaki küçük inisiyatiflerde takılıyoruz gibi geliyor. Bu kadar takıldığıma da takılıyorum evet, hani sen takılmazdın diyorum kendime. O değişik açıya acele geçmek istiyorum, hem iyi olacak hissediyorum. Sadece biraz daha kendi derinine inmek herkes gibiden daha kendin gibi olmaya doğru hızlanma. İster olgunluk deyin ister kimlik bunalımı adı her ne ise ondan olsun sonunda daha huzurlu olmak var. Siz ingilizce de okuyorsunuz sanırım kitapları, ne güzel. Tembelliğime doymayım, yarım çok işlerim var belki biraz da onlara takılıyorum. Atölyede her hafta kitap da belirliyor hocamız birazda kendi başladıklarım ancak gidiyor. Bu haftanın kitabı Tatar Çölü, hatta Hocamız espri yaptı dünya ikiye ayrılır bu kitabı okuyanlar okumayanlar dedi. Ben de öbür yarıya geçeyim artık ne yapayım:)
Çok sevgilerimle..
20 Kasım 2017, 19:41
3. Fotoğraf hoşuma gitti. Manzara fotoğraflarına cami çok yakışıyor. Yeşillik, tek katlı binalar. Bana sıcak geldi. 🙂
20 Kasım 2017, 20:33
Ben yollarda böyle köylerin yakınından geçerken uzun uzun bakarım, bir sakinlik bir huzur. Hamd olsun cami minaresi bile görmek bir dokunuş gibi ruhumuza, ezanla yinelenen çağrıdan ve icabet etmekten mahrum kalmayalım hiçbir zaman.
21 Kasım 2017, 11:59
Gittiğinizde baya erinmiş galiba.. Benim de görmeyi istediğim yerlerden biri. Ama bir fırsat bulamadık daha. Eminim her mevsim güzeldir orası. Ankara'dan İstanbul'a gittiğimizde Bolu yolundan geçmek bile benim mutlu ediyor. O ormanlar mis havası muhteşem. Bu yaz, tünel kapalıydı, bu sayede daha güzel yerler görmüş olduk.. Çok güzel fotoğraflar, biraz kışa da hazırlık oldu. Kar kapıda çünkü 🙂
21 Kasım 2017, 12:11
Ankara yolunda sanırım içerilere dalmak epey zamanınızı alır, gittiğinize değmeli ama yakınsınız hafta sonu öneririm. Kışın gidip termal keyfi, kar altında suda olma gibi hoşluklar da yaşayabilirsiniz. Tünel iyi oldu ama o eski yolda ne güzeldi adeta pencereye yüzünü yapıştırıp seyri keyif yapmak..
21 Kasım 2017, 18:07
Bu yaz oradaydım. Hemen hemen aynı yerleri gezmişiz. Yazı başka, kışı başka güzel hakikaten.
21 Kasım 2017, 18:15
Çok iyi hatırlıyorum o yazılarınızı uzun uzun bakmıştım fotoğraflara. Yeşilin daha bol ve dışarıda daha çok zaman gecirilecek günlerde tekrar gitmek istiyorum ben de. Sakin, huzurlu..
21 Kasım 2017, 22:21
Ne güzel anlatmışsınız Bolu'yu.Ben de gidip ayrıntılı geçmek çok istiyorum ama bir türlü kısmet olmadı.Sadece arabayla içinden geçmişliğim var.Fotolar da çok güzel olmuş bu arada 🙂
22 Kasım 2017, 23:02
Resimler efsane çıkmış.Başka yerlere gitmekten kısmet olmadı. İnşallah olur diye umut ediyorum. Daha öncesi gittim. Çok uzun zaman önceydi. Betonlardan 🙁 İnsan bıkıyor
22 Kasım 2017, 23:46
Bolu çok güzel bir yer, havası suyu tam kafa dinlemelik. Göller ayrı bir güzellik, vücudundaki enerjiyi topraklama yapıp attığını hissediyor insan. Güzel bir gezi programıyla doya doya gezersiniz inşallah.
22 Kasım 2017, 23:48
Hoş geldiniz, nerelerdesiniz? Bazen ara vermek iyi oluyor, keyif arasıdır inşallah. Betondan şehirden sonra nasıl güzel geliyor insana. Yazınca atlayıp gidesim geldi şimdi.
Sevgilerimle.
23 Kasım 2017, 09:41
Bolu'ya iki kere gittim ama tekrar tekrar gitmek istediğim yerlerden, fotoğraflara bakarken içim gitti daha önceki gidişlerimde Çubuk gölü o tarafları görmemiştim özellikle o değirmenleri oradaki manzaraları görmeyi çok istiyordum rotanız tam benlikmiş fotoğraflara baktıkça depreşiyorum yine 🙂
23 Kasım 2017, 10:05
Benim de hep gitmek istediğim yerlerden, yeşil ve huzur var, İstanbul'un hemen yakınında Anadolu sıcaklığı gibi geliyor bana. Çubuk Gölü ve Göynük taraflarına baharda tekrar gitmek istiyorum. Suyu da çok şifalı, termal seviyorsanız denemenizi öneririm. Yeldeğirmenleri ne alemdedir bilemiyorum ama kalsaymış masalımsı güzel olurdu.
30 Kasım 2018, 21:19
Hee,buldum ! Türkçe yap daa bunu.
1 Aralık 2018, 00:18
Tamamdır. Yapacağum hemen da:)