Aksekili Hasne Ana

Otobüs yolculuğu yapmam çok iyi oldu, kendini dinliyorsun derin derin dalıyorsun, gökyüzü tarla bayır izleye izleye gitmek kafanı boşaltıyor. Uçakla gitmiş olsam 45 dakikada Antalya’dayım, oradan hadi git Akseki otobüsüne bin tekrar uzun iş. Kafamı dayadım cama resmen hayat şeceresi çıkarttım, hiç telefon mesaj uğraşacak halim yok, zaten bu bir kopuş hikayesi değil mi? Bagajım da az, yanıma çok kıyafet de kitap da almadım, Hasne teyze yükünü çok tutmasın demiş, içim bir tuhaf köye gidip arınmak, sakinleşmek mi istiyorum yoksa asıl istediğim Aksekili Hasne ana gibi sıcak anaç bir kucak mı karar veremedim. Ama şimdi buldum, bana ikisi de lazım…

Eskişehir, Afyon derken yolun çoğu gitti, yeşile dağa bağa baka baka epey bir yumuşadım. Sabah otobüse binerken ne kadar gergin olduğumu hatırlıyorum ama şimdi yorgunluktan iz yok üzerimde, bir huzur çöktü hemen. Giden Gelmez Dağları tabelasını gördüm, bak sana işaret var dedim kendime. Dönmek istemiyorsan kalırsın diyerek bir coşku da verdim ki breh breh… Otobüsten iner inmez uzun uzun nefes aldım, sessizliğin içinde ikindi ezanı duyuldu, akşam olmadan varırım ümidiyle köye gidecek dolmuşu sordum muavine. Küçük bavulum ve omzumda da bir çanta ile işte buradayım.

Kaç kurtul kendinden…

Köye giderken yol uzasın da uzasın istedim, hafiften güne kavuşmaya duran güneş dağları kızıllaştırmış, doyamadım seyretmeye. Pencereyi aralayıp bir iki poz bile çektim, sonra kaldığım yerden daldım alemi seyre. Yol üstünde inince şöför tarif etti, aslında ne soruyorsun mübarek te şurası der gibi eliyle gösterdi. Hasne teyze evin önüne kırmızı seccade koyarım bilir demiş, bizimkiler gülmüştü bana sanki Taksim’de adres bulacaksın küçük bir köy işte, sorarsın bulursun. Herkes kırmızı seccadesini asarsa panikleme, Hasne teyze gelir bulur seni dediler. Bizimkiler dediğim de, son zamanlardaki halimi gören can dostlarım, onlar gönderdi beni buraya Hasne teyze de içlerinden en eskimin Akseki’deki uzaktan akrabası. Ama vardır bir bildiği, kaç kurtul kendinden deyip beni kadıncağızın başına sardığına göre…

Akşam saati ortalık iyice kırmızı pembe olmuş, güneşi bu saatlerde hiç böyle görmedim. Ortalık desen bildiğin nefis bir kekik kokusuyla kaplı, ayaklarım otlara değe değe, her şeyi kucaklamak ister bir hal ile yürüyorum. Evler ne güzel, içlerinden bir kaç tanesi çok eski, Akseki’nin ünlü düğmeli evlerinden. Ahşap ve taş içinde yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu artık unuttuğumuzu düşünüyorum. Varlık içinde beton ve plastiği tercih etmemizi garipsiyorum bu arada. Hah gördüm köyün sağ yamacında girişine asma dolanmış ev, merdivenin başında kırmızı seccade. Yaklaştıkça, asmanın ardında beyaz örtüsüyle Hasne teyzeyi daha iyi seçebiliyorum, beni gördü kalktı el etti hemen. Hasne teyze ben geldim diyorum daha karşıdan, sanki yıllardır gurbette idim ve döndüm gibi bir his…

Hoş geldin Kardelenim

Hoş geldin kardelenim dedi bana, sarıldı öptü. Ben de hemen elini öptüm, sarıldım, kucaklaştık. Neden kardelenim dedi hemen sormadım ama sonra kendi söyledi laf arasında, buralar nadide kardelen çiçeğinin anavatanı, büyükler muhabbet ifadesi genç kızlara böyle seslenirmiş. Gelir gelmez kardelen oldum, sanki aradığımı buldum. Allah’ım iyi yapmışım da gelmişim, iyi yapmışım da ruhumun hadi bir hicret yap içinde sesine kulak vermişim. Huzurluyum, doğruymuş tebdil i mekanda ferahlık varmış, hayallerinin arkasından koşmalıymış insan, acımasızca kendini takip etmek beyhude imiş.

Hasne teyze ile birbirimizi süzüp duruyoruz, yanakları kırmızı, ince dudakları var, kısa boylu ama endamlı. Yaşını yetmiş dediler ama sanırsın daha altmış olmadı. Ayazlıktan içeri girdik, zaten hava da karardı kararacak. Girince büyükçe bir oda, köşede minber gibi ahşap davlumbazlı ocak, duvarda ahşap tabaklık, köşede tel dolap, tam kapını karşısına gelecek şekilde yer minderleri. Sağda ve solda da birer büyük oda, her ikisinde de pencerelerin önünde boylu boyunca sedirler. Sol taraftaki oda ile giriş arasında da küçük bir mutfak, diğer tarafta da banyo.

Hasne teyze banyoya hamam diyor, öyle tatlı konuşuyor ki bazen anlamıyorum ama yine de sormaya gerek duymuyorum. Başka türlü bir iletişim kurduk sanki. Sağdaki odayı gösterip burası senin, gir soyun dökün dedi. Bir heyecan bende odayı kokluyorum, pencereden dışarı bakıyorum. Mutluyum, normal değilim biliyorum…

Ekşi tarhananın tadı damağımda kaldı…

Tabak çanak sesleri geliyor içeriden, Hasne teyze bekle ben de yardım ederim sana diyorum. Akşam karanlığı çöktü bile, dünü hatırlıyorum bu saatlerdeki kararsızlığımı, acabalarımı, bana merhem olur mu bu yolculuk sorularımı.. Hepsi geçti, şimdi iyi ki yaptım rahatlığında, misafir değil de evine varan yolcu halindeyim. Yerde yapamam dersen açalım diyerek tel dolabın arkasına sıkıştırılmış çapraz ayaklı masayı gösteriyor, gerek yok ben severim yerde yemeyi de uyumayı da diyorum. Bağdaş kurup, sofra örtüsünü de dizlerimin üstüne çekiyorum ve büyükçe bir kasnağın üzerine oturtulmuş sinide kokusu beni benden alan çorbaya bakıyorum. 

Adı ne bu çorbanın Hasne teyze diyorum eşgitaranna diyor. Risotto der gibi havalı bir adı var, kokusu tadı bayıldım. Bu ne böyle çok güzel dedim, ekşi dağ eriği ve bol domatesli deyip bol keçi peynirli erişte ile üzüm hoşafı da koyuyor önüme. Beğendisen senle de erişte keseriz, hem öğrenirsin dedi. Ne yapacağımı bana bırakmayan, sen dur bak böyle olsun daha iyi diyecek bir sıcak nefesin yanındayım, anne gibi.

Artık Akseki’de Hasne Anam var, her şeyi anlatayım o bana bak çocum böyle yap desin istiyorum. Düşünmekten yorulan biri ne isterse onu istiyorum. Hasne ne güzel isim diyorum, Hasene benim adım, ilk çocuğum ya iyilik, güzellik hayır manasına Hasene koymuşlar adımı. Söylene söylene Hasne oldu kaldı işte diyor. Aslında o öyle tatlı söylüyor ki kimini sonradan anlasam da konuşmasına, göbeğini hoplatarak gülmesine hayran oldum hemen.

 Hep yol yorgunuyuz…

Yol yorgunuyum diyerek erkenden yatağımı yorganımı gösterdi, dışarıda köpek havlamaları dışında hiç ses yok, sessizlik bakalım ne kadar işe yarar içimdeki kalabalığı susturmaya dedim. Ay var bu gece, odayı doldurdu ben de gökyüzünü seyrederek uykuya daldım. Sabah gün ağarmadan uyandım, kapıyı açınca karşı odada bir ayağını altına alıp sedirde oturan, elinde tespih dışarıya bakarak dua eden Hasne teyzeyle karşılaştım, duasına devam edip kafasıyla da selamladı beni. 
Uykumu aldım ama mis gibi sabun kokan yastığım, yorganım, taş duvarlar ve her rüzgarda sarsılan ahşap pencereler beni çağırdı sanki, ben de karşı koymadım.

Sordum, kader amenna dedi…

Hasne teyzeyle hemen edi ile büdü, nokta ile virgül gibi olduk. Ben anlattıkça o anlattı ama en çok dinledi beni. Bazen kızdı anlattıklarıma, hiç olur mu der gibi baktı, yine de sensin demedi. Sessiz sakin hali yaşadığı yere bürünmüş dedirtirdi bana, bir de kendime baktım buraya gelirken ne çok söz ne çok belirsizlik getirmiştim. En sıradan haliyle bana derman oldu, neydi beni ta buralara kadar sürükleyen, Hasne teyzeye sordum, kader amenna dedi bitirdi sözü.  Bak dinle deyip, elimi dizime koyup Nar Çiçeği’nin hikayesini anlattı. 

Buralara niye geldim, neler anlattım, dönünce neler yaptım sık sık düşünürüm. Hatırlaması bile mutlu eder beni, kırıklarımı sardım, eziklerimi ovdum gibi orada geçen günlerim. Sonrasında da hep kaçış noktam oldu. Freni boşalan kamyonlara ayrılmış rampa gibi sıkıldım bunaldım mı vurdum yola kendimi. Bazen hayalimde bazen de gerçekte hep böyle sakin, doğal ve sıcak, ana kucağı gibi bir yer düşledim.

20 yorum
  • Cevapla Ebemkuşağı

    2 Ekim 2017, 07:01

    Yüreği güzel bir insanmış Hasne Ana. İnsan bazen böylesine bir yolculuk yapıp böyle güzel insanlarla karşılaşmayı istiyor. Keşke herkesin bir Hasne anası olsa. Kaleminize sağlık:)

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    2 Ekim 2017, 09:48

    Bir yol hali hep var insanoğlunda, içinden geldi mi bu ses kulak vermek gerek. Çünkü bazen ayağına geliyor bazen de uzun uzun aramak gerekiyor dermanını, gönüldaşını.. Sevgiler, selamlar..

  • Cevapla Sümeyye Kip

    2 Ekim 2017, 13:14

    Kardelenim ha çok sıcacık bir yazı olmuş gerçekten Hasne anayı çok sevdm allah onun gibi anaç, samimi, güzel kalpli insanlar ile karşılaştırsınn hepimizi yüreğine sağlık 🙂

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    2 Ekim 2017, 13:48

    Yüreğinin götürdüğü yere git derler ya, benim ki tam da bu yazıdaki gibi dolaşmak istedi. Hayal etmek bir nimet, yaşadım gibi oldum ama aynısını yaşamak da istiyorum. Hasne ana mı olur başkası mı orası bana sürpriz.
    Teşekkür ediyorum, sevgilerimle..

  • Cevapla deeptone

    3 Ekim 2017, 08:52

    çok tatlııı, o risotto 🙂 düğmeli evler, gitti gelmez dağları. çok huzurluyduuuu 🙂

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    3 Ekim 2017, 08:55

    Dedim ki her zaman huzur mu bana gelecek, al kalemi eline git huzura bakayım!.. Dolandım geldim, bir daha birlikte gidelim olma mı?

  • Cevapla Daha Mutlu Yaşam

    3 Ekim 2017, 11:20

    Bazen böyle yola çıkmak lazım.Benim de bazen sırt çantamı alıp hiç bilmediğim yerlere gittiğim olmuştur.Güzel bir yazıydı.Emeğinize sağlık 🙂

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    3 Ekim 2017, 11:30

    Biraz kafanı dinleme ve hem kendini hem olan biteni keşfetme adına bu tür kaçışlar/geziler yaptığım ve sevdiğim haller. Anneler bunu nasıl yapar diyerek zihnimde revize çalışmaları yapıyorum, kısa minik de olsa ara sıra yapmak lazım.
    Sevgiler, selamlar..

  • Cevapla Yüreğimin İklimi

    3 Ekim 2017, 21:37

    Bir AKSEKİ'li olarak yazınızı severek okudum.
    Sevgiler,

  • Cevapla deeptone

    3 Ekim 2017, 21:44

    hasne teyzeyi son yazısıma koydum kiii 🙂

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    3 Ekim 2017, 21:46

    Gördüm, Hasne teyze de ben de çok mutlu olduk. Senin blog sahneye çıkmak gibi, heyecanlandım.. Ama kurtulamazsın, bir köy gezmesi yapalım Allah nasip ederse, bakalım kim bekliyor bizi?

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    3 Ekim 2017, 21:48

    Çok memnun oldum, yazarken orada gibi hissettim ama yetmez gidip görmek gezmek istiyorum. Köyde kalmak, Adrasan Koyu'nda yüzmek istiyorum. İnşallah yaparım ve burada yazarım.
    Sevgilerimle..

  • Cevapla Elif Sağlık

    4 Ekim 2017, 08:42

    ne çok özledim o ortamları burada şehir hayatından boğuluyorum adeta

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    4 Ekim 2017, 09:16

    Ara sıra biraz soluklanmak için varsa kendi köyümüz yoksa gönlümüzün istediği bir yere gitmek güzel olur. Sonrasında epey yetecek bir şarjımız oluyor. Hayali bile güzel..

  • Cevapla şeyda nur Dincer Şahin

    9 Ekim 2017, 08:59

    Insanoglu bıryerden bıryere gıderken bıle içi ısınıyor, farklılasıyor. Bu bir köy, kasaba ise ve orada en sıcakkanlısından insanlar varsa emınım butun ınsanlar huzuru suan orada buluyorlar..

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    9 Ekim 2017, 09:52

    Hayal ettiklerimiz var olanlar aslında, ya kaçırmışızdır özleriz ya daha zamanı vardır bekleriz. Bazen uğrayıp geçmek bile nefeslendirir bizi. Ne diyeyim Allah hepimizin gönlündekini versin, hayırla..

  • Cevapla ÇekerGezeR

    14 Ekim 2017, 21:56

    Otobüs yolculuğu her zaman tercihim olmuştur. Uçakla giderken sanki arada geçilen şehirlere ihanet etmişim gibi gelir içimden. O yüzden katılıyorum size. Bir de bu eşgitarhana deyince kokusunu hissettim neredeyse. Kaleminize sağlık

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    14 Ekim 2017, 22:41

    Otobüs yolculuğu kendimle baş başa kalmak gibi geliyor bana, hele kır bayır ise pencereden dışarısını izlemeyi çok seviyorum. Eşgitarhanayı yapıp önünüze koysam, güzel olmuş deseniz bu kadar sevinmezdim. Afiyet şifa olsun diyorum o zaman:)

  • Cevapla BirTatlıHuzur

    15 Ekim 2017, 11:38

    Hasne teyzeyi br bulan da ben olsaydım…

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    15 Ekim 2017, 11:41

    İlacımızı içimize koymuş Yaradan, dojunu kaçırmadan hayal edip gerçeğe daha sıkı asılıyorum bazen.
    Hem siz de Hasne ana ruhlu birisiniz, en yakın zamanda görüşmek dileğimle..

Write a comment