Ne kadar oldu burada oturalı, hiç farkında değilim. Kaç tane oldu denize attığım taşlar? Çocukluğumdan beri seviyorum denize taş atmayı, suya bir şeyler gömmek rahatlatıyor insanı. Off, kıracağım o kilitleri haydi dedim meğer açtığım kilit pandoranın kutusuymuş . Benim içim, topladığım kötü anılar mezarlığı imiş, çöp ev olmuş benim içim…
Biriktirmeseydim, bir omuza dayanıp o omuzu gözyaşlarımla ıslatsaydım, burnumu çeke çeke anlatsaydım her şeyi, yıkasaydım ruhumu ne iyi olurdu. Hem yara bere aldım, canım acıdı hem de hala geçmedi beni yarım bıraktı. Dışım direndi, içim geçti sanki. Hesap soracaklarım da gitti, kaldım mı bir başıma. Yüzüne boyalar sürüp, belinde silahı her aksiyonun içine dalan asker eskileri gibiyim. Cesur ama çok da sağlam değil hem de yorgun.
Bir taş daha… Cup! Hem karalar bağla hem de cup diye suyun sesine takıl. Çocuk tarafın olmasa, asker yanın çoktan pes ederdi, yine ona dua et. Az ileride biri var, o da benim gibi oturmuş denize taş atıp duruyor. Suya anlatmak iyi geliyor gerçekten, dalga sesleri de cevap gibi sanki.Neyse bir kıyıya iki dertli fazla, yavaştan yola koyulayım. Ben kalktım o da kalktı, hayırdır. Olsun, kader arkadaşıyız bir yerde. Vakit epey geçmiş, geç kalmasam bari. Benden önce gitti, yolda da karşılaşırız belki. Hayat…
Trafik niye yoğun böyle, kaza mı var acaba? Al işte, arabalar birbirine girmiş. Ama bu kırmızı araba, kıyıdakinin arabası. Durum kötü gözüküyor, denizin kenarında, suya derdini fısıldarken ne diledi acaba? Allah’ım yetti, canımı al mı dedi yoksa sonunda bu sorunu kafamda çözdüm, ölsem de gam yemem mi dedi? Arabanın bu halini görünce, ikisi de olmasın diyorum. Hiçbir şey ölmeyi istemeye değmez. Bu can bu tende durdukça, dünya arkada kalmalı anlıyorum şimdi. Allah’ım malı gitmiş önemli değil ama canını bağışla bu tanımadığım ama anladığım kulunun.
Doktorum benden çok şey öğrendi, öyle diyor. O da çok şey öğretti. Anestezi farkındalığı diye bir durumdan söz etti, çok ilginçti. “Ameliyat sırasında anestezi yapılan hastalarda, 1000 de 1 de olsa bir süre sonra narkozun etkisi geçince her şeyi hissetmesi ama hiç tepki verememesi. O acılar çekilecek çünkü tedavinin bir parçası ama anesteziye ihtiyaç var. Hem kasların gevşemesi hem de narkozla sinirlerin iletken olmaması gerekiyor. Hayatımıza da bazen anestezi uyguluyoruz. Tamamını bir mücadele ve operasyon kabul edersek çok yanlış bir benzetme değil. Kas gevşeticiler çevremizdekiler, yakınlarımız. Ama esas olan narkoz etkisi o da bizde. Bunu uyuşmak olarak algılama, acıyı devre dışı bırakmak gibi düşün. Acı veren uyaranları devre dışı bırakmak. İyileşmek ve hayatını sürdürmek için acı veren ne varsa narkozla ve iyileş. Dostlar da yardım eder, bunu bilinçli yaparsan daha kısa sürede sonuç alırsın. Kadere teslimiyet ama tedbire devam.”
Zamanında yetiştim, sekreterle de ahbap olduk artık. Bu kadar geldi, deli mi veli mi nedir bu? diye geçiriyordur aklından. Neyse,huzurluyum yolda trafiği aradım kazayı sordum,yaralıymış ama ağır değil. Hastaneye ziyarete gideceğim ona, tüm aklımdan geçirdiklerimi de söyleyeceğim. Sekreter haklı, biraz deliyim hadi bir çeyrek de veli. Bu son olsun, girelim bakalım içeri…
-Merhaba, ben geldim.
-Gül, hoş geldin. Bugün para almayacağım senden.
-Niye?
-Sen oldun artık. Senin iç sesini hep dinliyorum. Öncekiler gibi değil, keşke demiyor, ümitsizlik yerine analiz yapıyorsun. Zaten sağlam bir inancın var, çektiklerin seni ancak olgunlaştırmış. Yorgundun sadece biraz dinlenmeni sağlamaya çalıştık o kadar.
-İçsesimi dinlemek mi? Ne o hat mı çektiniz?
-Tedavi süreci puzzle gibi. Karşındakini konuşturup, parçaları yerleştiriyorsun. Taktiklerini, gidiş yolunu öğreniyorsun. Yeni acılar da olacak ama artık formülünü buldun. Tutuklu kaldıkların, vazgeçmek istemediklerin, hastalıkların da olabilir, seni sen yapan eksik taraflarında ya vazgeçersin ya da alışırsın. Sen hep böyle kal, bildiğin gibi yaşa ve içindekileri at denize balık bilmezse Halık bilir, o da sana yeter.
Benim iç sesimi dinleyebildiği kesin, denize bugün taş niyetine neler attım sadece Halık’ımın bileceği. Ah şu denizlerin dili olsa…
19 Haziran 2016, 12:45
Merhaba;
Güzel bir devam olmuş 🙂
Hele de o fotoğraf …. İçine çekiyor insanı … Çok uygun olmuş her cümleye … Benim için 😉
Keyifle ve ilgiyle okudum …
Emeğine , yüreğine sağlık
19 Haziran 2016, 12:53
Sevgili Didemika teşekkür ederim. Sonu hep güzel olsun istiyoruz her şeyin, dayandığımız değerlere de bağlı biraz. Yitip giden, günlük şeyleri merkeze alırsak biz de onlarla birlikte sürükleniyoruz. Ama, O var her şey var dediğimiz an her şey ömürleniyor, güzelleşiyor. Sevgilerimle…
19 Haziran 2016, 18:40
Eminim ki denizlerin dili olsaydı size teşekkür ederdi. Niyemi? Bu kadar kirliliğin içinde güzel bir insanın denizi sırdaş, arkadaş seçip duygularını bu kadar yürekten anlatması derim.
Kalemine yüreğine sağlık.
Sevgilerimle.
19 Haziran 2016, 18:44
Yorumunuz beni çok mutlu etti. İnce düşüncelerinize teşekkür ederim. Deniz sırdaş gerçekten, bunda suyun insanı rahatlatıcı etkisinin payı da var muhakkak. Denizler de ayrı bir dünya, paylaşmak isterse insan birini bulamazsa o an denize de konuşur kuşa da. Sevgi ve selamlarımla…
19 Haziran 2016, 19:47
Ben de çok sıklıdığım dönemlerde ya denize ya da köy yollarında bulurum kendimi. Nehirleri çok severim sanki nehirler daha cabuk sıkıntılarımı alır gider….
Sevgilerimle.
19 Haziran 2016, 19:47
Devamı hoş gelmiş… deniz… mis kokusu burnumda tüttü.. bitse şu ankara da gitsem…
19 Haziran 2016, 19:51
Köy de insan fıtratının bozulmamış haline benzediğinden olsa gerek insana yakın ve kucak açar gibidir. En çok müjdeler, coşkular olsun anlattığımız ama hayatın içinde ne varsa hikmeti de var. Sevgiyle…
19 Haziran 2016, 19:53
Deniz insanına Ankara zordur belki ama yuvanda huzurlu ve mutluysan insana her yer düğün bayram tersi ise zor iş. Kavuşmanız hem yakın hem kolay olsun inşaallah. Sevgimle…
20 Haziran 2016, 01:49
"…
Şimdi deniz kıyısında geçiyor günler
Deniz siliyor her şeyi bu kıyıda
Hayat kalıyor ve sular çürümede."
20 Haziran 2016, 02:24
Şiirlerde, şarkılarda kendimizi mırıldanıyoruz. Kendimizle kaldığımız zamanlarda da iyice açılıyoruz artık gökyüzüne doğru mu olur dalgalara doğru mu nasipte ne varsa. Tabiatla hasbihal etmek ilaç gibi..
21 Haziran 2016, 00:34
Ne kadar güzel anlam dolu bir yazıydı.Ayrı ayrı yerlerde hayatın rüzgarlarında savrulurken zaman zaman, bazen de uzun zamanlar keyfimizin iyiden iyiye kaçtığı ve çok içlendiğimiz oluyor.Bir insandan çok, kafanızdan geçirerek de olsa sessizce sizi dinleyen, aynı anlattığınız gibi dalga vuruşlarıyla sanki cevap veren deniz. Kupkuru bir dünya ne kadar itici olurdu, ya da denizleri gördüğümüz, varlığının güzelliğini fark ettiğimiz için böyle düşündüm birden.Ne yarattıysa güzel yaratmış Yaradan.Yeter ki fark edelim.Sevgilerimle canım.
21 Haziran 2016, 00:39
Kendimizi çözdük mü tüm kainat arkadaş bize bazen sıkıntılar, tıkanmalar oluyor ama her gecenin bir sabahı var. Arada geçen zaman da olgunlaşmak, anlamak için bir sebeb belki. Sevgilerimi gönderiyorum..
21 Haziran 2016, 01:54
Devamı gelmiş , çok sevindim 😀 suyun gerçekten huzur veren, rahatlatan bir tarafı var , yanlış hatırlamıyorsam Osmanlıda da su sesi ile tedavi edilirmiş insanlar.
21 Haziran 2016, 01:57
Evet Osmanlı'da uygulanan terapi yöntemlerinden biri su. Hikayede Gül yine gizlerini kendine,suya,çiçeğe azıcıklarını da herkese diyor. Hepimiz gibi…
21 Haziran 2016, 02:34
Deniz, kainattaki sayısını bilemediğimiz ayatı kevniyye den bir ayet. subhanallah .Yine insanın içine işleyen güzel bir yazı olmuş.kalemine sağlık.
21 Haziran 2016, 02:39
Ehil olan mübarekler neler duyuyor kim bilir? Deniz hem kudreti hem itaati gösteriyor bize. Bilinmezliklerinde belki bizim ona anlattıklarımız da vardır. Muhabbet ve dua ile..
22 Haziran 2016, 00:03
Ondan mı pencerelerimin hep denize bakmasını isteyişim…
22 Haziran 2016, 00:06
Ne ile huzur buluyorsak onu sık görmek istiyoruz. Bizden bir şeyler oluyor orada…
23 Haziran 2016, 12:12
burası neresiiii. ve bu fotoyu sen mi çektin nolur söleseneee 🙂
23 Haziran 2016, 12:15
Fotoyu ben çekmedim, yazım için uzun uzun arayıp hah burada oturmuş olabilir dediğim fotoğraf. Ama İzmir'e gittiğimde senin için böyle bir fotoğraf çekeceğim. Bu arada alacakların iki oldu, aklımda. Çok selam.
23 Haziran 2016, 12:43
taam. aynı yerde aynı tür foto olsun yaaaa. annaştık 🙂
23 Haziran 2016, 12:45
3G iletişimin bütün sınırlarını zorlayacağım, sevgimi de kataraktan…
20 Nisan 2017, 02:19
Rabbim her şeyi güzel yaratıyor,da İşte İnsanoğlu hoyratça kullanmasa Eskiden daha çok deniz aşığı bir insandım. Biraz daha kaçar oldum sanırım. Yada bana öyle geliyor Şimdi sadece yürümek beni rahatlatan…. Paylaşımın için teşekkürler 🙂
20 Nisan 2017, 02:24
Deniz de olsa yürümek de olsa bizi rahatlatan kısmı kendimizle başbaşa kalmak belkide. Havasıdır, suyudur tamam da işte o kaçmak ihtiyacı bazen sadece suyla, toprakla paylaşılacak bir yalnızlık özlemi oluyor. Yürümeyi ben de seviyorum, çok iyi geliyor. Sevgilerimle..