İÇİMİZDEKİ KÜÇÜK KIZ

Eskidenmiş o içimizdeki küçük kız, içimizdeki çocuk. Kimsenin içinde artık çocuk ruhu durmaz. Başaranlar birkaç iyi insandır, ısrarla o çocuk ruhu korumaya çalışanlar da yorgun, yalnız diğer gruptur. Ne felaket tellalı ne de gereksiz optimistim. Gerçek bu, maalesef. Benim içimde kız çocuğu var da ne oldu? Küstü, konuşmuyor. Haklı, durma git ne uğraşıyorsun diyor ama içeride olduğu için bilmiyor ki öyle kolay gidilmiyor. Yahu öyle basit olsa bırakır mıyım seni içimizdeki küçük kız başkanı…

İtiraf edelim, içimizdeki küçük kız her kadının en yakın dostudur.  Bu kimileri için iyi bir benzetmedir, kimilerinin ise gerçekten içinde küçük bir kız vardır! Mesela benimki şu an karşımda oturmuş, dudaklarını yay gibi germiş, kaşlarını kaldırmış, gözleri güya başka yöne bakıyor, kollarını önünde kavuşturmuş, bir ayağını ha bire sallıyor. En muzip ve suskun hal. Hele bir konuşmaya başlasın…

Erkekleri bilemem, içimde küçük bir oğlan çocuğu var diyen pek yok sanırım. Onlar, olsa olsa içimde benden daha büyük bir adam var der.  Oysa içimizde küçük bir kız var dediysek, hiç de çocukça şeyler yapmaz. Sadece yapabileceklerinin sınırını, doğallığını ve çocuk safiyetinde hep sevgiyi hatırlatır durur. Korkulacak, çekinilecek hiç bir şey yok…

Şarj aleti miyim ben?

İçimizdeki küçük kızın ya da çocuğun sadece kadınlara özgü bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorum. Çünkü yoğun şefkat duygusu, yaradılışına annelik de konulan kadına özgü bir durum. Karşılık beklemeden, ölümüne yavrusunu düşünen anne, içinde bunun en taze halini yaşayan bir çocuk da barındırıyor. Anne olsun olmasın, her kadında mevcut bir potansiyel bu. Sonuçta, yaradılışı ilahi bir yazılım gibi düşünürsek, Allah her kadına bu duyguyu vermiş. Biraz kendimizi dinledik mi, keşfediyoruz. Belki bu yüzden bazı hallerimiz hep küçük kız çocuğu modunda. Bakınız, kendinize, annenize, anneannenize…

Yalnız son zamanlarda, bu küçük kıza bu kadar yüklenilmesine bozuluyorum. Yaşayanlar bilir, içindeki küçüğü keşfedip onunla dost olanlar enerji, sabır, pozitif yüklü dinamo gibidirler. Zamanla bu, gelen gidenin kendini şarjladığı bir istasyon haline sürükler sizi. İstemediğiniz bir göreviniz olmuştur, beklediğiniz tebessüm ve sıcaklık da yoktur. Artık siz bir vericisinizdir. İçinizdeki küçük yorulmuştur, sizin hatırınıza belli etmez ama çocuk işte yorgunluğa dayanamaz. Ve en umulmadık zamanda yığılır kalır. Dışarıdakileri unutup kendi derdinize düşersiniz, yavaş yavaş geri çekilirsiniz. Öyle ki, -bu diyarlardan gitmeli- kıvamında bir kaçışa dönüşür.

Büyüklere masallar

Büyüklere masallar yazılmalı… Ümidi kesildiğinde, dünya çok üstüne geldiğinde ya da her şey aynı devam etse de çekilmez olduğunda okunacak masallar. Çocuklar masalı ne yapsın? Zaten onlar en geniş hayal gücüne sahip, gerçekleri de sorgulamayacak kadar umut dolular. Ya biz ne yapalım? Büyüklere masallar biraz da içindeki çocuğu unutanlar için. Ey sevgili yetişkinler, vallahi çok sıkıcı ve çekilmez oldunuz. Bu dünyaya aramıza gelen sabilere, hımm demek böyle yapmak lazımmış diyen çocuklara yazık. Birbirimize destek olmalıyız. Kadın dayanışması ya da erkek erkeğe güç birliği ne derseniz deyin.

Terapi ücretleri kaç lira olmuş haberiniz var mı? Bir de çocukluğunuza inilecek kadar ağırsa durumunuz , kredi çekip gitseniz yeridir. Zaten virüstür, savaştır, global kriz, kötü ekonomi derken yaşama sevincimiz dibi görmüş. Ya anlatın birbirinize derdinizi, dinleyin can kulağı ile, biraz samimi olun, kasmayın bu kadar. Büyüklerin dünyası ne örnek verilmeye ne de aralarına karışıp zaman geçirmeye uygun değil artık. Boş bir mücadele, boş bir ego hali almış başını gidiyor. Dünya böyle olacaksa ne çocuk büyütmek ne de içimizde küçük bir kız var diye ümitlenmek boş.

Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler

Liberal ekonomi tekerlemesi bu cümleyi hayata uygulamak iyi olur mu dersiniz? Başkaları ne yaparsa yapsın. Nereye gidecekse gitsin. Dayatmalar, sistemin parçası olmalar hiç insana göre değil. Güzellik, kabul görme algısı, farklı olma kaygısı…. Dünya üç gündür. Dün bir, bugün iki, yarın kaldı sadece o da kesin değil.

Hiçbir şey bitmez, tükenmez değil. İçimizdeki çocuğa da fazla yüklenmemek lazım. Hep masum ve bir şeyler vermeye, paylaşmaya hazır küçük kızı küstürmemek gerek. Ya da bir zırh üzerimize, şöyle en sağlamından. Hak edenler ve hissedenlere kalsın çocuk ruhumuz…

8 yorum
Write a comment