Çok değil daha 3 yıl önce, her yer bembeyaz olur, huzurlu bir kar sessizliği yaşanırdı. Hele gece ise başka bir güzel… Tipi gibi değilde böyle nazlı nazlı yağıyorsa bu dışarısı için açık bir davetti. Ne heyecan yapar ne mutlu olurduk, kar topu, kardan adam, kara yatmaca ya da sadece yürümek. Böyle bata çıka, temizlendiğini arındığını hissettiren bir yürüyüş. Gel de şimdi özleme… Böyle giderse kar turizmi iyice artar, kar topu oynamak ve karda yuvarlanmak için değmez mi? Bursa Uludağ gezisi bu özlemle yapılmıştır, kısa yol önerilerim ve deneyimler geliyor şimdi…
Uludağ’a nasıl gidelim?
İstanbul Bursa arası 155 km civarı, konaklamalı gidecekseniz kendi aracınızla ama günübirlik Uludağ gezisi yapalım derseniz turla gitmek mantıklı. Kayak bilmem, merakım da yok diyenler gün boyu karlar ülkesinde ben modunda hoş vakit geçirebilir. Bir daha gidecek olsam arabayla gider, Çekirge’de park edip Bursa-Uludağ teleferiğine biner (gidiş-dönüş 35-40 tl civarı) ağaçların üzerinden kar seyri yaparak çıkarım. (Unutmadan söyleyeyim, dünyanın en uzun halatlı teleferiği burası.) Hatta gitmişken bir gün kalıp, Bursa gezilecek yerler listemde dolanırım. Uludağ’a ilk defa gittim, kayak merakım hiç olmadı ama kar, dağ havası, ilkler derken gün güzel geçti.
Ağacın gövdesindeki ayrıntıya dikkat.
Kaçış rampası ya da toslama noktası
Biz de öğrendik ki turlar Uludağ’da 1.bölgeye gidiyor, otobüslerin park alanı burada. 2. bölge ise aşağıda, şehir merkezinden gelen teleferik hattının olduğu yerde. Kayak yapmayacaksanız ama karla iyi bir haşır neşir olayım diyorsanız, burayı bir dolanıp aşağıya doğru yürüyün hemen. 20 dakika kadar sürüyor ama çok keyifli bir güzergah, yürüyüş yapanlar da kıyıdan kıyıdan rahatça gidiyor. Fotoğraf 1.bölgede tam ortada duran ağaç, aslında durdurmak için orada da denebilir. Gövdesini kalınca bir süngerle çevreliyorlar, çizgi filmlerde ağaca toslayan kahraman görüntülerini hatırlayın,önce başında kuşlar uçar ve sonraki sahne kolu bacağı alçılıdır. Beyazlık içinde tek ve haşmetli bir çam görüntüsü güzeldi ama anladım ki işlevsel bir ağaç, toslama noktası.
Uludağ’da bagboard keyfi nasıl yapılır?
Geçen yıl yine kar özlemiyle Kartepe’ye gitmiştik, merak edenler tıklayabilir. Orada poşetleriyle kar üstünde kızak gibi kayanları görünce, bu defa hazırlık yaptım. Ekipmanda hiç bir masraftan kaçınmadım, kızlarıma iki adet marka poşet koydum sırt çantama hem de pembe. Ya anne ya, poşetle olur mu öyle? Neden olmasın bagboard yapacağız, savulun bakayım. Bagboard, karda yapılan snowboard türü aktivitedir, türkçesi poşetle kaymaktır ve pek keyiflidir. Poşetle gelen tek biz değiliz, bulduğumuz tepeciklerden çok güzel kaydık, karda yuvarlanıp yumuşak düşüş yaptık. Giderek ustalaşıp bagboard konusunda stil sahibi olduğumuz bile söylenebilir. Poşet için öneri, sağlam, sert, büyük olsun. Hiç cool değilsin poşet de ne sorusu için cevabım poşetsiz cool olup kaymak için kızak kiralayabilir, plastik kızak ve oturak şeklindeki aparatlarla da kayabilirsiniz.
2.bölge kıyıdan kıyıdan yolu
2. bölgede oteller daha fazla, hem ortam hareketli hem de teleferik istasyonunun olduğu binada dinlenme, yeme içme, mescit, tuvalet her türlü ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. İçinde market de var, karnınızı doyurabilir sıcak bir şeyler içebilirsiniz. Uludağ’da fiyatlar yüksek, bir bardak çay 10tl civarı ama marketten sıcak börek ve kahvematikten istediğinizi alıp teleferik karşısında keyif yapabilirsiniz. İlk defa gidenler için tepe bayır, burada ne varmış diyerek gezmek gerekiyor, yol boyu durup izlemelik ve fotoğraflamalık bir sürü manzara var. Ara sıra şu dağ kar havasını içime çekeyim demeli. Oksijen sarhoşu olmak güzel, en helalinden…
Konaklama yapmayacaklar için 16.00 gibi dönüşler başlıyor, hava kararmadan kıvrımlı virajlı ve panoramik Bursa manzaralı yolculuk da zevkli. Bursa Uludağ gezisi içinde şehir merkezinde kısa bir molamız da vardı. Dileyen iskender yer, kestane şekerini alır ya da eski Bursa sokaklarını arşınlar.
Bursa Yeşil Camii’nin 600 yıllık şifreli sırrı ne?
Yeşil Camii’de mihrabın üstünde ne yazıyor?
Bursa’da olup Osmanlı’nın ruhunu hissetmemek mümkün mü? Hem manevi hem maddi anlamda bu izler her yerde var, Yeşil Camii de 600 yıllık geçmişi ve mimari yapısıyla ülkemizin en güzel camilerinden biri. İç mekan da farklı ve etkileyici. Mimarisinde meşhur da vinci şifresine benzer bir sır da varmış. Mihrabın sol tarafında ayet, hadis yerine yine tefekkürlük ve manidar şu beyit var. ‘Zulmeden kişi bu zulmü bana yaptığını sandı; bana yapılan zulüm geçip gitti ama vebáli onun boynunda kaldı’ . Kim, niye, neyi anlatmak için yazmış meçhul…
İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth de 2008’de Türkiye ziyaretinde Bursa’da Yeşil Camii’de Mehmet emin Ay tilavetiyle Rahman suresini büyük bir huşu ile dinlemiş. Ama o heyetin içinde olan İlber Ortaylı ise hocanın okuyuşunu eleştirmiş ve gündem olmuş bu konu. Mehmet Emin Ay’ın tilavetiyle Rahman suresi dinleyebilirsiniz…
Bursa’da Yeşil mahallesini çok sevdik, bazı sokaklar zaman tüneli gibi insanı yüzyıllar öncesine ışınlıyor. Yeşil Türbe’yi de ziyaret etmeden olmaz, nadide çinilerle kaplı, tek çivi kullanılmadan yapılmış ve on numara bir doğal akustikle inşaa edilmiş. Ecdadın ruhuna fatiha okuyup, buralar çok güzel yine gelelim diyerek ayrıldık.
Eski Bursa evleri…
Bursa Uludağ gezisi için sadece Uludağ’a çıkıp dönmek, bir şeyleri eksik bırakmak olur. En azından 1-2 gün kalmalı, neredekal.com ya da booking üzerinden seçim yapabilirsiniz. Yeşil Bursa’yı ve yaşayan tarihi doya doya gezmek lazım. Bursa kıyı şeridi ve meşhur Osmanlı köylerine bir bakmak için tıklayabilirsiniz.
11 Şubat 2020, 17:21
Bursa başlığını görünce sevinçle daldım yazıya…yine her zamanki gibi çok zevkli okuması.Yeşil benim doğduğum yer.Yeşil Caminin alt sokağında aynen bu fotoğrafını çektiğin evin benzeri bir evimiz var orada boş boş duruyor hüzünlü hüzünlü…geçmişe götürdün beni
Emeğine sağlık….Uludağ’a daha çok yaz mevsiminde kamp amaçlı gidiyoruz kuzenlerimle kar kış sevmiiim ben..Bir hamam keyfi de yapaydınız keşke..
Neyse sevindim gönderine, seni özlemişim keşke instagramda da olsan…
11 Şubat 2020, 18:30
Merhaba:) Çok hoş bir tesadüf olmuş, Yeşil mahallesini çok sevdim, şanslısın orada doğduğun için çünkü anlatmaya kalksan kim bilir ne hoş anılar, kişiler vardır hafızanda. Maneviyatı çok etkileyici bir yer, Osmanlı’nın başkenti ne de olsa ve her padişah bir dönem ya veli ya evliya ayarındaymış..Tekrar gitmeyi istiyorum, Yeşil mahallesi gibi yerler doyuruyor beni.
Uludağ yazın yayla gibi ne güzeldir, kışın kar bi yere kadar ama bahar yaz rengarenk ne güzel. Hamam kesmez beni, böyle sıcak suyun içine girip kendimi unutmam lazım, termal uyar ama..
Ben de özlemişim memnun oldum. Sevgiler selamlar…
11 Şubat 2020, 23:01
Hoş gelmişsiniz Bursa’ya. Teleferik fiyatları gidiş dönüş 48,00₺ sanırım güncel fiyat. Oldukça yüksek esasında. 4 kişi 200,00₺ tutar. Bursalıların en çok yakındığı konulardan biridir teleferik ücretleri.
Ben de 4,5 yıldır Bursa’dayım ve Bursa’nın her yeri ayrı güzel diyenlerdenim. Gez gez bitmez…
12 Şubat 2020, 08:57
Teşekkür ederim Recep bey, hoş buldum ve eski Bursa izlenimleri edindiğim bu geziyle daha da sevdim bu şehri.
Teleferik 38 tl gibi algıladım hatta öğrenci indirimi ile turistik bir deneyim için makul diye düşünmüştüm. Ama sizin dediğiniz gibi pahalı o zaman. Gerçi Uludağ hedefse alternatifler var Bursalılar için. Yine de yakınmakta haklılar bu haliyle…
Bursa’yı popüler olan yerleri dışında da gezmek görmek istiyorum. Ya nasip…
11 Şubat 2020, 23:07
Bursa’ya 2015 baharında gitmiştim. Hakikaten harikulade bir doğası var. Manevi havası ise bambaşka.
Günübirlik turlar ile yeni bir gezi daha yapmak istiyorum. Teleferik ücretleri gerçekten pahalı..
12 Şubat 2020, 09:07
Turla giderseniz hesaplı olur, genel geziler için tur alternatifi mantıklı ama özgür olayım istediğinizde araştırınca en uygun gezi rotası da kolayca yapılır. Teleferik ulaşım kadar şehri panoramik seyir, teleferik deneyimi gibi turistik yanları da olduğu için pahalı sanırım, bir kere de olsa binmek isterim..
Blogunuz hayırlı olsun.Kolay gelsin..
11 Şubat 2020, 23:46
Bu pek ilgimi çekmedi ama şöyle sırf huzur bulmalık bir kış tatili önerisine yok demem. Bir cephesi full cam olan bir otel odası olabilir. Odanın ısıtmasından sıcak suyuna, otelin hizmetinden personellerin profesyonelliğine kadar birçok detay, insanı gıcık etmeyecek türden olmalı 🙂 Elimde kadehimle camın önünde oturup dışarıyı seyredeyim. Akşam, otelin sosyal alanında (mümkünse bar) biraz vakit geçireyim. İn cin top oynamasın tabii. Var mı böyle bir öneri? Varsa alırım bi dal :p
12 Şubat 2020, 09:20
Şimdiii iş bu gezi yazısı 13 yaşında kar özlemiş kızım için organize edildiğinden ilgi çekmemesi normal. Ama benim gezilerim hep böyle, o gün 25 bine yakın adım atmışız bir nevi pestil çıkarma eylemi. Şu da var, Uludağ sosyetik bir yer aslında ben de o tür yer sevmem. Ama doğası çok güzel, bi de yemyeşil zamanı gitmeli 25 bin adımlık..
Bir dal değil şöyle bir demet öneri yapayım. Yerlere kadar camın ardında full tabiat olan Karadeniz yaylarında o konseptte yerler görüyorum, oralar olabilir. Uzak gelirse, Bolu çok alternatifli bir yer, ısıtması hizmeti kaliteli yerleri de vardır. Tatilde lüks otel konsepti tercih ettiğim bi şey değil, şuralar demem zor. Daha da yakın Sapanca var ama kesinlikle sahil tarafı değil, içerilerde konsept elit yerler var sanırım, görüyorum. Bir egeli olarak kış aylarında insanların çekildiği yerler derim. Alın sizin küçük abiyi de yanınıza yapın bir Ege. Hatta Miskin Adam ya da Hızlı Adam niye hiç gezi yazısı yazmaz? Okur olarak talep ediyorum.
Selamlar..
20 Şubat 2020, 21:26
Gezi yazısı yazmıyorum çünkü yeme, içme ve gezme konusunda gerçekten kültürsüzüm 🙂 Öte yandan Karadenizliyim ve birkaç yıl İstanbul ikametimizi saymazsak çocukken 17 yaşıma kadar köyde büyüdüm. Derelerde balık tuttum. Ormanlarda odun yaptım. Yaylalara çıktım. Öte yandan hiç denizsiz de kalmadım. Nereden bakarsak doğaya doymuş olmam gerekir ama son 10 yıldır İstanbul’da yaşamak beni yıpratmadı değil.
Metropol mü doğa mı dersen; miskinliğim yüzünden metropol derim. Tüm imkanların elimin altında olması tam bana göre ama “huzur” denildiğinde de aklıma doğa geliyor. Bu nedenle biraz sıkışmış hissediyorum. Ara sıra kamp yapıyoruz ailece. Kampın ömrü maksimum 2 gün. İmkanlar zor çünkü. Bana şöyle ara sıra kaçabileceğim, İstanbul’a yakın bir kır evi lazım. Tabii geniş camları olan; yağmurlu havalarda camdan süzülen damlaları izleyebileceğim, damına değen yağmur tanelerini duyabileceğim sac çatılı, ahşap, lüks ve küçük bir evden bahsediyorum.
Uzun zamandır hedefsiz yaşıyordum. Şimdi bu hayali, hedef haline getirsem mi diye düşünüyorum 🙂
21 Şubat 2020, 10:07
Yorumun ilk iki paragrafı bile bir gezi yazısından beklentilerime yetti diyebilirim. Meğer ne şanslıymışsın, çocukken yaşadıkların çok kıymetli bence, belki her kafan dolu anında farkında olmadan aklına gelip iyi hissettiren anılardır.
Doğayı seçimlerimizde hep ertelememiz miskinliğimizden zaten. Bırak şöyle günlerce konaklamayı hafta sonu bile trafikten gözümüz korkup yakında bir yerlerde avutmuyor muyuz kendimizi çoğumuz. Ama İstanbul’a yakın bir doğa evi çok güzel hayal. Yakın yerler var aslında, Sakarya, Adapazarı, Düzce hatta İzmit güzergahında… İnşallah bu dileğin olur ve orada çok güzel şeyler yazarsın.
Ama ben okur olarak evet gezi yazısı istiyorum. Hele bu yorumdan sonra merakla bekliyorum:)
Selamlar.
20 Şubat 2020, 16:16
Ahh Bursa’m ne anılarım var oralarda.. Arkdaş, aşk, eğitim ve dahası oralarda yaşandı benim için. Şimdi bu yazıyı okuyunca gözlerim dolmadı değil, teşekkür ederim.
20 Şubat 2020, 17:50
Öğrencilik yıllarının geçtiği, güzel arkadaşlıkların kurulduğu yerler unutulmuyor, hatta fahri hemşehrilik bile söz konusu olur.
Hoş anıları tazeleyen bir Bursa yazısı olmuştur umarım.
Teşekkür ediyorum..
21 Şubat 2020, 00:03
Merkezlerindense köylerinin de gezilmesini tavsiye edebilirim. Çok güzel doğayla bütünleşmiş köyler.. 🙂 çok teşekkürler yazı için.
21 Şubat 2020, 09:30
Sizinle hemfikirim, Bursa’nın zengin tabiat örtüsü ile tarih dolu köy yaşamının bir arada olduğu yerleri keşfetmek lazım. Ben de web sitenizi inceledim doğa, kamp, ağaç ev, köy yaşamı hepsi merakla beklediğim yazılarınız olacak. Youtube daki içerikleri siteye de taşırsanız çok iyi olur, izlemek kadar okumak da keyifli. Abonelik butonu hata verdi, yorumda yazdım.
Bu arada Serdar Kılıç yıllardır severek takip ettiğim bir gezgin, misyonu olan bir doğa insanı. Size de başarılar diliyorum.
21 Şubat 2020, 10:14
Tekrar çok teşekkürler. YouTube içeriklerini blogda yazmaya başladım, yıllardır aktif bir yazar olmak isteyip ertelenmiştim yavaştan bunu geride bırakmak istiyorum. Motivasyon oldu söyledikleriniz, keyifle takipteyim 🙏
21 Şubat 2020, 16:47
Doğa severlerin işine yarayacak, çok iyi içerikler geliyor demektir. Başarılar diliyorum, ben de keyifle takipteyim.
26 Şubat 2020, 03:29
Güzel şehir , uzun zaman oldu bakalım ne zaman yollarımız kesişir.
26 Şubat 2020, 09:05
Bursa huzurlu ve kucak açan bir şehir, özlediyseniz ertelemeyin.
6 Mart 2020, 21:41
Yeşilin insan ruhuna etkilerini hissetiren bir şehir, güzel bir içerik olmuş, yolu düşenler için güzel bir fırsat olacağını düşünüyorum içeriğinizin. Tebrik ederim iyi bloglar
6 Mart 2020, 23:36
Gezilerimi buraya yazmak gittiğim yerler hakkında daha çok bilgi sahibi olmamı sağlıyor, bunu seviyorum.
Bursa bir kaç seferle bitmez sanırım.
Teşekkür ederim, size de iyi bloglar.
22 Nisan 2020, 21:58
En güzel kayak merkezlerinden birisidir
13 Ağustos 2020, 20:00
Çooook zaman önceden Uludağ’a gezmek için gitmiştim ve kocaman çınar ağacı vardı ve dalları bile farklı bir ağaç kalınlığındaydı. Ağacın taşıyamayacağını düşündükleri ve hesapladıkları için dallarının altına destekler koymuşlardı. Gerçekten güzel bir yer gezmenizi görmenizi tavsiye ediyorum.
14 Ağustos 2020, 00:00
Bursa’da Koza Han çevresi, yeşil cami çevresi heybetli çınarlar hatırlıyorum. Bursa yeşili ile de anılan bir yer, söz ettiğiniz çınar ağacına rast gelirim belki..
Teşekkür ederim.