Psikoloji Zirvesi

psikoloji ve psikoterapi

Ruh halin nasıl? *Tahterevalli diyebilirim. Bir yükseklerdesin sonra hoop diptesin ama hemen yere kuvvet verip zıplıyorsun. Uçlarda gidip gelmek yoruyor insanı aynı tahterevalli gibi. Psikolojiyi öğrenmeyi, anlamayı seviyorum. İstanbul Psikoloji Zirvesi bu açıdan faydalı oldu. Hadi anlatıyorum…

Bazı ilişkiler neden ömür boyu sürer?

Psikolog Beyhan Budak’ın konu başlığına çok farklı yanıtlar gelebilir. Ne bileyim, kelin ilacı olsa kendine sürermiş…  Her şeyin bir ömrü var… Deveyi gütmeye geldik bu diyara… Aaa öyle bir şey mi var?… Seviyorum ulenn… Beyhan Hocamız da dedi ki, “İnsan insanın kurdudur, insan insanın yurdudur”   İkili ilişkilerde özellikle duygusal düzeyde beklentileri çok mu zorluyoruz acaba? Freud çözmüş ve şunları demiş..

Freud ve ilişkiler üzerine

Tavşan, timsah ya da havuç, tarafını seç

Ömür boyu sevgi saygıyla süren ilişkiler anne babalarımızla biten bir dönem filmi mi şimdi? İnşallah değildir, sevgi hem canlı hem canlandıran bir şey özen istiyor. Çocukluk özellikle 6 yaşa kadar olan dönem insanın tüm hayatını her yönüyle etkiliyor. İlişkilerin sağlamlığı aile ve çocukluk dönemine dayanıyor. Ben bunu sevdim ama nasıl bir çocukluk geçirdi acaba desek ne olacak ki? O zaman da “Başkalarını ısıtmak için kendini yakma”. Alma verme dengesi denilen konu bu işte

Problem, çatışma ve çözüm için ise sağlıklı ama ilişki dinamiği ise eyvah. Mesela evliliklerde klasik, bu bayram kimin ailesine önce gidilecek çatışması normal, çözülür biter. Ancak her bayram aynı şey yaşanıyorsa ilişkinin dinamiği bozuktur diyor Beyhan Budak. Klişe pek çok problemi yaşatmayan ama kıymeti bilinmeyen de var, onlar da akıllarını başlarına alsın, toksik yük biriktirmesin diyorum ben de. Bu durumla ilgili çok kıymetlim küçük bir dostum dedi ki “Kendimi çöp toplama makinelerindeki öğütücü alet gibi hissediyorum..” 10 numara tespit insan gerekirse öğütücü gibi gereksiz ve toksik ilişkileri öğütüp atabilmeli.

Her ilişki sevgi, saygı yanında kendi özel alanının varlığı ile mümkün. Savunduğum ve yapmaya çalıştığım tezim doğruymuş. Bu arada, Beyhan Budak iyileştirici enerjisi ile ne konuşsa iyi gelen insanlardan.

Ruhuna rahat bir şeyler giysene

Psikolog Dilay Süloğlu’nun konu başlığı bu. İnsanı gaza getirip tamam ne giyeyim nereden alayım noktasına getiriyor hemen. Hepimiz kafamızda bir düğme olsun basalım ve modumuz yükselsin istemiyor muyuz? Ah keşke.. Ne batı ne de doğu felsefesi ile haşır neşir değilim. Enzo çemberi ile o gün tanıştım. Bir çırpıda çizilip, oluşan çemberin hata ve kusurlarla temsil ettiği yaşam döngüsü. Gözünüzü kapatıp çizin deyince, daireden başka her şeye benzedi çizdiğim. Adım hıdır elimden gelen budur.

Anne, kültür ve coğrafya etkisi gerçekliği var psikolojide, olumlu olduğu kadar kimi zaman tahrip gücü en yüksek değerler. Bunları değiştirmek değil birlikte yaşama ve savunma kabiliyeti edinmek önemli. Herkesin yogası farklıdır bence ve özünde içe dönüş ve kendine odaklanmak ise amaç bir yol bulunur elbette. Minimalleşmek kısa yolardan biri, her türlü epey hafifliyor insanoğlu.

Uzman psikolog Dilay Süloğlu’nun bir korunma yöntemi olarak söz ettiği “Benlik farklılaşması” burada yazıyor.

Hayatın içindeki mucizeleri fark etmek

Kemal Sayar, anlamı aramak ve hayatın anlamı üzerine güzel anekdotlar paylaştı. Öncelikle 3 film fragmanı izledik. hepsinin de başlı başına derin analizler yapılacak mesajları var. Fragmanda adamın savunduğu niyeti ile vardığı yaşam enerjisi tam bir hayatın içindeki mucizeleri fark etme hali. Duta bakış açınızı değiştirecek, hayata da…

Bizi hep başka birisi olmak için zorlayan dünyada kendimiz kalabilmek… Bir yandan da üç arşın toprak ihtiyaca karşın dünyalara göz dikmek. Tolstoy’un “İnsan ne ile yaşar?” eserinde geçen hikayesi bugünün de özeti. Okumak isterseniz kısa özet burada.

Travmatik olaylar, imtihan dediğimiz zor dönemler her açıdan büyümemize sebep olur. Bilinç değişimine kapı aralamak, manevi alan ve kişisel inkişaf gibi. Evet bunlara katılıyorum ama teslimiyet dediğimiz gizli gücümüz bazen pes ediyor. Hayatı da istemiyorum güzellikleri de noktasına geliyoruz. Peki bu hayatı bize verilmiş 2. bir şans gibi yaşayabilir miyiz? Ezbere cevapları kabul etmeyen sorular bunlar.

Kemal Sayar’ın daha önce de bir söyleşine ve online eğitime katılmıştım. İnanç ve değerler ile bilimsel tespitleri harmanlayan, çıkış noktalarının aynı olduğuna dikkat çeken bir yaklaşımı var. Katılıyorum, zaten inanç ve değerlerimizin giderek zayıflaması da bizi savunmasız kılmıyor mu?

Psikolojik sağlamlık nasıl artar?

Doç. Mehmet Şakiroğlu bizzat bunu çok iyi başarıyor olmalı, çünkü tam bir hiper psikolog. Hayatın ritminde yavaşlamak, olaylara mizahi de bakmak ve bilişsel esnekliğe sahip olmak sağlam psikoloji için reçete. Bilişsel esneklik kavramını yeni öğrendim, okumak isterseniz lütfen tıklayın.

Pekii kaygılarımız ile barışık mıyız?

Resetleme ya da bloke etme şansımız olaydı ne güzel olurdu. Hep bir şeylerle uğraş, önle, savun, kabullen, barış… Böyle de yaşanır mı? Hayatı yaşama kılavuzu gibi yapılacaklar listesi. Ben bunlardan sıkıldım. Sakinleşelim, yavaşlayalım, sadeleşelim ama bir duralım artık.

Geçmişe takılırsan depresyon, geleceğe takılırsan kaygı… Anda kalmak öyle kolay olmuyor işte. İstanbul Psikoloji Zirvesi’nde Sinem Durusal, “Siz ne kadar sınır koyabiliyorsunuz?” sorusunu kaygı durum üzerinden cevapladı. Kaygıya olay değil, aslında sizin nasıl düşündüğünüz sebep olur dedi. Burada endişe, evham ya da su’i zan dediğimiz duygu durumlar söz konusu. Eyvah kötü bir şey olacak kitabında Alp Karaosmanoğlu durumu havuz problemi ile anlatmış. Şöyle alıntılayım:

…Endişeyi bir havuza benzetirsek, evham ve vicdan bu havuzu dolduran iki musluk gibidir. Bu musluklardan ilki havuzu “başımıza kötü bir şey gelecek”lerle, diğeri de “kötü bir şey yaptım”larla doldurur. Sonuçta havuz taşar, yani endişe problemleri yaşarız…

Kitabı alıp okumak lazım. Kendimize yardım etmemiz, biraz sarılmamız, sırtımızı sıvazlamamız gereken zamanlardayız. Tamam sevdiklerin bunu yapar iyi gelir ama kendine böyle yaklaşmak da şart. Kalbimi, kafamı, bedenimi tanımam lazım, psikoloji zirvesi yeni bilgiler ve farkındalık sağladı. Öğrenmeye devam, bir biz var bizden içeru.

 

*Tahterevalli farsça kökenli bir kelime, taht ve revan kelimelerinden türetilmiş. Öz Türkçe desek ne olurdu? Dengebaz nasıl:)

4 yorum