KÖFTECİ ARNAVUT

Tarihi Balat Arnavut Köfteci

İstanbul’da ne varsa eskilerde var desem, çok mu iddialı bir laf etmiş olurum? Eskilerin, şimdinin en trend yerleri olduğunu düşünürsek çok da yanlış sayılmaz. İster geleneksel ister fütüristik mutfak lezzetlerinden hoşlanın, lezzetli bir köfteye kimse hayır demez herhalde. Geçen yıl bu zamanlarda Balat’ı bir gün boyunca gezmiş, Balat’ın içi çıfıt çarşısı diyerek yazmıştım. Köfteci Arnavut 80 yıllık bir lezzet ve kültür var bu mekanda. iyi ki gitmişim…

Balat'ın-lezzet-durakları

 

Balat’ı gezin, acıkınca gelin

Öyle bir gün planlayın ki her anı dolu geçsin, çok yorulun ama değsin. Balat’ta Köfteci Arnavut’a nasıl gidilir diye sorarsanız, Anadolu yakasından gelecekseniz Üsküdar’dan Haliç vapuruna binip Ayvansaray iskelesinde inerek buraya gelebilirsiniz. Hem boğaz hem Haliç gezisi yapmış olursunuz, ama daha seri olayım derseniz Marmaray sonra da Eminönü’nden otobüsle de rahatça ulaşırsınız. Arabayla gitmeyi düşünmeyin trafik var, park yeri yok. Hepsi de keyifli, her taraf tarih ve İstanbul… Balat sahilinde, Bulgar Kilisesi’nin çaprazında, köşede tam anlamıyla zamana direnen bir mekan burası. Mavi Köşe Lokantası olarak bilinen ama Köfteci Arnavut olarak nam salmış bir lezzet durağı…

Balat'ın-tarihi-mekanları

Lezzet kadar tarihi doku da korunuyor

Fotoğrafta Mine Hanım var, torun olarak üçüncü kuşağı temsil ediyor, hem işletmeci hem titiz bir ev hanımı gibi her şeye yetişiyor. 1910’larda Arnavutluk’tan gelip Balat’a yerleşen dedeleri (Ali-Rıfat İştay) burayı açmışlar. Taburesinden bakır tenceresine kadar korumaya her şeyi korumaya çalışıyorlar. Zaten burası Vakıflar Müdürlüğü’ne bağlı bir sit alanı ve değişiklik yapmaya izin yok. Ancak mekanın özgün dokusunu koruma konusunda hassaslar, dedelerinin nasihati böyle “Kendiniz ve ürünler temiz olsun, dükkan şatafatlı olmasa da olur.” demiş. Nostalji mi dersiniz vintage mi dersiniz ona giderseniz siz karar verin ama burası insana kendini evinde gibi hissettiren sıcak bir yer. Her şey gözünüzün önünde…

Köfte-piyaz

Bak nasıl poz veriyorlar Türkiş köfte ile:)

Arnavut Köftecisi sabah 7.30 da mercimek ve işkembe çorbası ile mesaiye başlıyor, çorbaların müdavimi çok. Köfte, piyaz, günlük bir kaç çeşit tencere yemeği 16.30 demeden bitiyor, pazar günleri kapalı. Salı ve cuma meşhur Arnavut ciğeri de var, o günün takipçileri de ayrı. Biz köftenin yanında sadece manda yoğurdu yedik, küçük kare köfteler hem lezzetli hem doyurucu. Köfteler döş etinden yapılıyor, içinde sakatat, ekmek, soğan yok. Her şey günlük ve sahiplerinin el emeği, isteyen müşterilerini eti aldıkları kasaba bile yönlendiriyorlar. Müşteri profili çok geniş ve renkli, Koreli turist kafilesine “Can I photo for my blog?” dedim, sağ olsunlar tüm sevimlilikleri ile gülümseyip, poz verdiler. Kibar insanlar, bir şey sormadılar ingilizcem bu defa da yetti ama tez ingilizce çalışılacak diyerek kendime için için kızdım. Fotoğrafta da görüldüğü gibi mekan sahipleri ev sahibi gibi, üstelik herkese. Burası sanat, spor, siyaset camiasından tanınmış pek çok kişiyi de ağırlıyor. Kıvanç Tatlıtuğ, Bergüzar Korel, Fatih Portakal, Kenan İmirzalıoğlu ve daha bir çok ünlü Balat’ın meşhur Arnavut Köftecisi’nin müşterisi. Herkes taburesini çekiyor, tavanın alçak kısmında başını eğip, sıkışıyor, kalabalıkta sırasını bekliyor…

Kıbrıs-tatlısı

Tatlı mı? Yerken ikincisini de söyleyin…

 Arka masada oturan müşteri ikinci tatlıyı söyleyince, 21 gün sıfır şeker niyetimi bozdum. Kıbrıs tatlısı ikinciyi söylettirecek kadar hafif, sütlaç ya da mekanın spesiyali trileçe de yenebilir. Üzerine de demli bir çay içerek, Köfteci Arnavut’ta karnımı doyurdum. Bir daha gittiğimde sadece çorba içeceğim, ciğer için de ayrı bir gün yolumu düşürürüm. Başkalarını bilmem ama ben salaş denilen esnaf lokantalarını çok seviyorum, sahibini tanıdığım, gittiğimde hal hatır ettiğim yerler hoşuma gidiyor. Mahallede, komşuda kaybolup giden ilişkilere benziyor esnaf lokantaları. Sıcak, samimi, doğal, güvenilir…

Balat'ın-meşhur-yerleri


Köfteci Arnavut sahiplerinden üçüncü kuşak Mine Hanım’ı tanımaktan çok memnun oldum, aile yadigarı bir zanaatı değişmeden diri tutmak kolay iş değil. Binanın eskiliğine, düzensizliğine dair yorumlar da okudum, ancak bu konuda muhatap Vakıflar Müdürlüğü olmalı. Tarihi eserleri kaderlerine terk edip, bir çivi bile çaktırmam anlayışı sanki prensip haline gelmiş ne yazık ki. Asırlık olmasına rağmen inatla ayakta durup, güzelliklerinden izleri taşıyor bu tarihi eserler…

Begonvil Sokağı’nda İstanbul seyyahı yazılarımın ilki oldu “Balat’ta Köfteci Arnavut”, enerjileri ve samimiyetleriyle bana uğur getireceklerine inanıyorum. Ben de kuşaklar boyu sürecek lezzet yolculuğu diliyorum Köfteci Arnavut ailesine…

22 yorum
Write a comment