İstanbul’da trafik ve gürültü olmayan çok güzel yerler de var. Evet, Adalar… Ancak yaz aylarında özellikle Büyükada ve Heybeliada çok kalabalık. Arap turistler başta olmak üzere, bir denize gidip gelelim diyen günübirlikçiler, elit azınlık ahalisi, yerli turistler ve kalabalıktan para kazanan ayrı bir grup var.
Ama Burgazada sakin ve dingin deniz kokusu, kuş cıvıltısı, ağaç gölgesi orada. Unutmadan yazayım, Adalar’a gitmeyi planlıyorsanız Şehir hatları ve İdo’nun sefer saatlerini öğrenin, elinizde bilet beklemeyin, zamanınız gezmeye kalsın. Hele dönüş vapurunun saatini kaçırmayın, tatlı bir yorgun olacaksınız benden söylemesi.
En sakin ada burası..
Burgazada Adalar içinde 3. büyük ve yerleşimi en az olan ada. Konaklama yeri az, ada sakinleri ve yazlıkçılar dışında burada kalmak isteyenler için Öğretmenevi var, onun da rezervasyonları aylar önceden dolu. Sabahtan gidelim, piknik yapar, bisiklete biner, bütün adayı dolanırız derseniz ada sizin. Burgazada sakin kafa dinlemek isteyen, kalabalıktan bunalmış olanların tercihi burası. Vapurdan inince çarşının içindesiniz, yanınızda bir şeyler yoksa cafe ve çay bahçelerinde acıkınca atıştırmalık lezzetler bulursunuz. Ama Büyükada ve Heybeliada’nın çeşitliliği ve büyük marketleri burada yok. Sayılı dükkan, küçük çarşı yetiyor Burgazada’ya. Beklentilerinizi yüksek tutmayın ya da gelirken küçük bir çıkın hazırlayın.
Yeşillikler arasındaki bu köşk Sait Faik Abasıyanık’ın Darüşşafaka Cemiyeti tarafından müzeye dönüştürülen evi. Çarşı meydanında da heykeli olan ünlü edebiyatçının adı Burgazada ile birlikte anılıyor. Ücretsiz gezilen müze, size interaktif bir müze deneyimi sunarken adadaki köşklerin mimari yapısını ve zamanın dekorasyonunu da görme imkanı veriyor. Ne yalan söyleyeyim, hava sıcaktı ama içerisi klimalarla buz gibi, köşkün her yanını dolaştım. Adada bir köşkte yaşamak nasıl olur, canlandı gözümde. Güzel olur…
Ada’nın en güzel yerlerinden biri de Burgazada Camisi’nin olduğu sokak. Bir tarafta köşkler, bir tarafta sıralanmış minik evler, begonviller, asırlık ağaçlar, aşağıda deniz.. Daha ne olsun, ha bir de sessiz, sakin. Adaların en doğalı, en ada olanı Burgazada… Cami yakın zamanda yapılmış, 63 yıllık bir mazisi var. Aynı sırada Aya Yani Kilisesi ve Hristos Manastırı da var. İskelenin olduğu meydanda ise büyük bir cemevi ve sosyal tesisleri var. Ada hoşgörü ile dolu canlı tarih müzesi adeta…
Adalar’a niye gelir insan?
Sokaklarında dolaşıp, evlerin güzelliğini seyretmek, yürüyüp kıyısını, tepesini görmek için gelir. Burgazada, sıkı bir tempoyla her bir yanı gezilebilecek büyüklükte. Yürümeyi sevmeyenler için fayton da var ama, atların hali içler acısı. Atlar da seyisleri de sağlıksız koşullarda yaşıyor. Adalar’ın engebeli arazisinde özellikle yaz sıcağında ölümüne koşturuluyor bu atlar. Böyle nostalji de olmayıversin, Adalar’a özgü akülü gezinti arabaları filosu çok mu zor? Hem çalışanlar hem de atlar hem de yayalar ve bisikletliler için bu daha iyi olur.(*)
Burgazada Camisinden manzara
Oldukça sıcak bir gün olduğu için Burgazada’nın çoğu yerini gezemedim. Ama en tepeden seyir için Bayrak Tepe’ye çıkabilirsiniz. Yaz günü yüzmeye geldik derseniz, Kalpazankaya, Çamakya, Onaltı plajı ya da Madam Marta Koyu‘na gidin. Sezon içinde tesislerden de yararlanabilirsiniz. Kendi keşfettiğiniz koylardan da denize girebilirsiniz. Çakıllı kıyılar, temiz deniz, arkası alabildiğine yeşil…
Yol var gidersen merdiven var çıkarsan
Burgazada’ya yapılacak en güzel şey, sakin sakin yürümek, temiz havanın ve yeşilin tadını çıkarmak. Ama yalnız olmaz, ister sevdiğinizle ister ailenizle ya da kalabalık toplanın bir ada günü yapın. Acıkınca çarşıda meşhur Ergun Pastanesinde milföy pasta ile çay için ya da 600 yıllık çınarı görmeye gidin, hemen arkasındaki fırından alın bir şeyler çay bahçesinde doyurun karnınızı. Vapur saatini beklerken de kıyıda oturup denizi seyredin, martılarla ve kedilerle birlikte… Önümüzdeki hafta da haydi heybeliada’ya gidiyoruz..
20 Ağustos 2017, 22:11
İstanbul'da yaşamıyorum ama gezmeyi çok istediğim bir yer. İnşallah fırsat bulduğumda sizin bu güzel tanıtımınız üzerine bu güzeller güzeli yerleri de gezeceğim 🙂
20 Ağustos 2017, 22:11
Gezmiş kadar olduk 🙂
20 Ağustos 2017, 22:11
İstanbul'da yapılacak o kadar şey var ki. Burgazada'ya Sait Faik için gitmek istiyorum. Geçen yıl Heybeli adaya gitmiştik, Heybeli Sahaf var pek bir sevdim orayı, görürseniz benim için de bir fotoğraf çekin 🙂
20 Ağustos 2017, 22:11
Viyana da fayton ve atlarıyla meşhur bi şehirdi ama gecen sene sanırım yasaklanmışlar. Şehre özel nostaljik ama teknolojik araçlarla yapılıyormuş artık. Hayvanseverlik ağır basmış. Güzel bi tanıtım yazısı olmuş 👍 Ellerinize sağlık
20 Ağustos 2017, 22:16
İstanbul güzel şehir, biz trafiğine gürültüsüne de alıştık ama gezmeye gelenler güzel ama yaşaması zor diyor hep. Umarım çok keyifli bir İstanbul turu yaparsınız ancak bir defa yetmez. Teşekkür ediyorum, selamlar..
20 Ağustos 2017, 22:19
Fotoğraf çekemedim istediğim gibi, nemli bir hava vardı, kızlarımla gitmiştim sıkıldılar, yoruldular. Ama sıcaklayıp vapurla serin dönüşe bilwe değer. Adalar sizin kadrajınızı da bekler. Sevgiler..
20 Ağustos 2017, 22:26
Sait faik müzesini çok beğendim, modern anlamda, amacına yakışır bir müzecilik örneği sergilemişler, beğenirsiniz mutlaka. Heybeliada'ya daha sık gittim, blogda yazdım da ama Heybeli Sahaf'ı görmedim, yeni açıldı sanırım ondan. Ama tahmin ettiğim yer ise biliyorum, gidersemfFotoğrafını çekip, göndereceğim. Sevgilerimle..
20 Ağustos 2017, 22:31
Aynı uygulama gecikmeden Adalar'a da gelmeli, Ada yokuşlarında yüzlerindeki ifade bile bu karar için yeterli. Adalar tam sizlik, bulutlar, tabiat benden söylemesi..
Clips uygulaması ios olduğu için samsung menşeili bir uygulama ile başladım. Hemen de ekol yaptınız ne mutlu.. Teşekkür ediyorum..
20 Ağustos 2017, 23:15
Çok tatlı bir yazı olmuş fotolar da Harika bu yazıdan sonra biran evvel gidip görmek istedim inşaallah en kısa zamanda …
20 Ağustos 2017, 23:16
Sonbahar ve ilkbahar adaların en güzel zamanı, bir gün de birlikte gezelim oraları. Sevgilerimle..
21 Ağustos 2017, 11:09
Ciddi diyorum fotoraf cekiminize bayildim. Kareleri iyi yakalamissiniz. Tabi bu bir kereligine degil çekmiş olduğunuz resimhayrn hepsinde bu özelliği görebiliyoruz.
Çekmiş oldugunuz resimler arasinda Burgaza cami hayran kaldim.. Belki de mimari tutkusundan olsa gerek.
21 Ağustos 2017, 11:09
Ne güzel bir enerji ile yazılmış. Okurken huzur duydum. Türkiye ye geldiğimizde umarım görmek nasip kısmet olur.
21 Ağustos 2017, 11:21
Fotograf Çekmeyi seviyorum, yazılarımın bütün görsellerini kendi galerimden kullanmak istiyorum ama soyut konular, duygusal içeriklerde kaynaklardan yararlanıyorum. Birazda tembellik var tabi.Ğ
Burgazada cami yeni sayılır ama çok eski imiş gibi bir havası var. Konumu çok güzel, bir de içeriden manzarası var ki tam seyirlik (6. fotograf). Teşekkürler..
21 Ağustos 2017, 11:23
Güzel bir Adalar turu yaparsınız umarım.. Tadını çıkarmak için ayarlayabilirseniz sezon ise en azından hafta içi olsun. Sevgilerimle..
22 Ağustos 2017, 08:57
Ne güzel anlatmışsınız.İnsanın gidip göresi geliyor.Mis gibi ada havası buralara kadar geldi sanki.:)
22 Ağustos 2017, 08:57
Tam bana göre.Küçücük,güzel ve sakin.Burgaz'a gideli çooook oldu. Müze de kapalıydı. Mutlaka değişiklikler olmuştur. Fotoğraflar çok güzel. Yazılarınızı okurken yanımdasınız gibi sıcacık bir duyguya kapılıyorum. Bu da mutluluk verici.
22 Ağustos 2017, 09:12
Vapura binip, trafiksiz, deniz kokulu bir sakinliğe ulaşmak güzel.Kaçacak bir yer olsun.. Sevgiler..
22 Ağustos 2017, 09:20
Belki de çok değişmemiştir, tekrar gitme fırsatınız olursa karşılaştırma fırsatınız olur. Diğer iki büyük adada yapılaşma çok onlar yıllar içinde biraz şehirleşmiş gibi. Yeşil, mavi, doğallık yanında sevdiklerin sürekli olmasa da ara sıra mola gibi iyi geliyor. Kalp kalbe karşı, benden de gönül dolusu sevgiler.. Sırf bu sebepten bile daha çok yazabilmenizi diliyorum. Nasıl bir şeyse okurken oluşan etkileşim farklı, ömürlük ilişkilerimiz olsun. Bu günlerde bu konular aklımda suya yazılan gibi değil kalıcı ilişkilerimiz. Muhabbet ve duamla sevgili Bir Tatlı Huzur…
23 Ağustos 2017, 08:52
Ben hala gitmedim Adalar'a, o yüzden bu yazınız benim gibiler için oldukça faydalı olacaktır 🙂 Elinize sağlık…
23 Ağustos 2017, 08:57
İstanbul'da yaşıyorsanız hepimizin daha gitmedim dediğimiz yerler var ama maalesef diyorum çünkü güzelliğini yaşamazsak zahmeti iyice gözümüzde büyüyor şehri İstanbul'un.. Teşekkür ediyorum..
23 Ağustos 2017, 16:12
Sorduğunuz duayı bulamadım dua kitabında. Fakat şöyle bir dua ile karşılaştım.
Bütün duaları içine alan dua
Kendimde ezbere bildiğim ve okumayı alışkanlık haline getirdiğim bir dua değil ama yüzünden arasıra okunabilir.
Sevgiler…
23 Ağustos 2017, 16:15
Blogunuzda okudum hemen bu duayı, okuyarak ezbere de girer zamanla. Niyetimizi ve kalplerimizi bilen Rabbimize samimi bir niyaz hükmünde olsun inşaallah. Allah razı olsun..
23 Ağustos 2017, 18:25
Amin. Çok teşekkürler.
4 Eylül 2017, 11:35
Gezmek istediğim adalardan biri. Çok hoş:)
4 Eylül 2017, 19:53
Bir güne iki ada olmuyor, gittiğin yerde kalmak istiyorsun. Adalar belki birbirine benziyor ama daha sakincilerin tercihi Burgazada olabilir. Gezerek yorulup, dinlenip tekrar yorulmanın güzelliği..
8 Eylül 2017, 21:42
Adalar hakkında pek bilgim yok ama bu fotoğrafları görünce gitmek istedim. Ben o caminin olduğu mahallede kaybolmak isterim. Ara sokakta bir butik cafe veya restoran bulursam da o yeşillik içinde gün biter benim için. 🙂 oralarda bisiklet sürmek de lazım. Fotoğraflar ve yazı için ellerinize sağlık.
8 Eylül 2017, 21:56
Cami yanlış hatırlamıyorsam 1953'te yapılmış, küçük bir cami. Ama konumu, manzarası, kendine has bir sevimliliği var. Cesur, heyecanlı irşad edenlere has bir hali var sanki. Yürüyüş, bisiklet, mütevazi piknikler, bol tefekkür.. Adalar güzel. Teşekkür ediyorum, selamlar..
10 Eylül 2017, 14:30
Türkiye'nin bütün şehirleri kalavalıktan muzdarip. Her yer İstanbul gibi olacak yakında.
10 Eylül 2017, 14:40
Her yer İstanbul'un kalabalığına sanki özenirmiş gibi yapılaşması ayrı, İstanbul'da sayılı sakin yerlerin de kalabalığa boğulması ayrı. Adalar bile sezon ve hafta sonu giderek daha kalabalık oluyor. Banliyö kavramı gelmedikçe ve biz bu kavramı sahiplenmedikçe bakalım nereye kadar gidecek bu durum?