Masal güzel bir kelime… İnsana hemen çocukluğunu ya da hayalleri hatırlatır ondan mı bilmiyorum ama sıcak bir kavram. Bir varmış bir yokmuş ile başlayan, sonu uçsuz bucaksız bir dünya. Bir de maval var, o soğuk bir kelime. Hani maval okuma derler ya, masal anlatma gerçeği konuş gibi bir ikaz. Oysa uydurma ve yalan ile hayal ne kadar farklı. Masallar güzelleştirir, mavallar çirkinleştirir hayatı. Hem de bir varmış bir yokmuş kadar kısa şu hayatı…
Dolu dolu 5 yıldır Begonvil Sokağı’nda yazıyorum. Öyle çok şey öğrendim, merak ettim, araştırdım ki sayesinde, iyi ki varmış… Yokmuş olmasına gönlüm razı olmaz sanırım dijital arşiv gibi dursun hele… Her okuduğunuzu güvenle, inanarak okuyabilirsiniz. Önce kendim için aldım çünkü bu dijinotları.
Sosyal medya hesaplarını kapattım, zaten en başta da koymamıştım, online üretilen içeriklerin sosyal medya ile duyurulması/yayılmasının olmazsa olmaz olduğuna inanmıyorum. Özgün, samimi ve güçlü içeriğin google algoritmasına azıcık uyulması ile hedefine ulaşmasından yanayım. Google’ın her dediğini yapacak değilim, mekanın sahibi benim ve okuru en çok ben düşünmeliyim. Hiç mış gibi yapmak olmasın, nasibi olana ulaşsın, faydalı olsun, gülümsetsin ve yoluna devam etsin içerikler…
Acil masal kahramanı aranıyor!
Her anne çocuğunu şöyle kollarına yatırıp masal anlatmıştır, birlikte uykuya dalmanın en güzel yollarından biridir. Ben çoğunlukla uydurmayı tercih ederim, verilmesi gereken bir ders, dikkat çekilecek bir konu ya da Allah ne verdiyse en doğaçlama haliyle. Çok keyifli olur, anında üretildiğini bildiklerinden daha bi kıkırdarlar. En zor tarafı, yine anlat yine anlat denildiğinde azıcık unutulmasıdır. Her annenin bir masal kitabı olmalı, bir tane bile olsa ne güzel bir hatıra olur. Taa o zamanlardan yahu bizim neden bir masal kahramanımız yok yeterince demişimdir. Sahi neden yok diyenler lütfen tıklayın.
Çok okunanlar çok dokunanlar…
İnternette sörf yapmak kadar salla dolaşmak da var. Birinde adrenalin diğerinde o an ihtiyaç duyduğun, kırık olduğun bir şeyleri ararsın. Sanırım ahiretlik mi kanka mı başlıklı begonvil içeriği de böyle bir dokunuş yapmıştır. Çok okunmuş, dilerseniz tıklayın. Çok okunanlardan Balıklıova, Ege’de eski bir kıyı köyü çok geri dönüş aldığı için hep iyi ki yazmışım bizim orları demişimdir. Yeni bir yer bulmanın, ilk defa yapmanın, yaşamanın ve yazmanın imkansız olduğunu biliyoruz ama herkesin kendi ilkini farklı sunma alternatifi var. Amacına da ulaşınca keyifli oluyor haliyle.
Çok okunanlar içinde İstanbul ile ilgili içerikler çoğunlukta, özellikle fotoğrafları da kendim çekince daha cazip oldu ve ben de İstanbul Rehberi başlığında bir araya topladım hepsini. Keyifli ve faydalı İstanbul notları bulabilirsiniz orada.
Konuşan Lezzetler
Begonvil Sokağı’nda ilk yazmaya başladığımda “konuşan lezzetler” başlıklı bir kategori açmıştım. Yapması, yazması, fotoğraflaması keyif verse de, güzel lezzetler çıksa da hiç ağırlık verdiğim bir konu olmadı. Annemin tarif defteri başlığıyla yazdıklarımın altında benzer içerikler de var, Ege mutfağı seviyorsanız bi tıklayabilirsiniz.
Yemek.com’da tariflerimi tembelce topluyorum, bazen buluşçu bazen geleneksel bazen de fütürist yaklaşımlı hem de. O da burada…
Begonvil Sokağı Hikayeleri
Hikaye yazmayı da seviyorum, insan öyle çok şey düşünüyor, buluyor ki yazarken… Meditatif etkisi burada sanırım. Nar Çiçeği, daha uzun soluklu yazabilmeyi istediğim bir hikayeydi. Her kadının hemcinslerine öyle veya böyle bir şekilde destek çıkmak, arka durmak zorunda olduğu bir zamandayız. Gerçek kız kardeşlik ruhu, kadın dayanışması lazım. Kim nasıl dokunabilirse uzatmalı elini kadın ve aile konusu üzerine. Okumak isterseniz burada.
Hayat devam ettikçe konuşmalı, yazmalı. Hayata çekinik kalmak doğamıza aykırı, insanlığımıza ters. Begonvil Sokağında gezinirken keyif almanız, ne güzel yazmış yahu demeniz dileğiyle.
Çok teşekkür ederim tüm okuyanlara, burası sayesinde tanıdığım herkese. Bir varmış bir yokmuş…