Elinde anahtar bir türlü kilidin yolunu bulamadı, bakkaldan eli boş dönünce keyifsiz ve biraz da hırçın hissetti kendini. Oysa günaydın diyecek, belki tanışacaktı. Ama bugün gelmedi, evde bir sürü ekmek var bunu da niye aldıysa artık. Hey gidi koca adam dedi merdivenden çıkarken, yine bilinmez sokaklarda yürüyorsun.
Bugün bakkala gitmedim, zaten tek kişiyim kedilere, kuşlara ufaladığım ekmekler de birikti. Ama bir boşluk hissettim, bakkal Rüstem Amca’nın hoş sohbeti değil bu, gizemli komşunun varlığı. Oysa bir daha ki sefere günaydın demeye karar vermiştim, ya suskunluğundan ya nezaketinden sessiz ama ben duyuyorum bir şeyler.
Sabah ki umutsuzluğu çabuk attı üzerinden, doğup büyüdüğü, evlenip ayrıldığı, boşanıp döndüğü, annesiyle yaşadığı şimdi de yalnız kaldığı evin en sevdiği köşesine, pencerenin önüne geçti, çayını aldı, sigarasını yaktı. Hafif yokuş bu mahallenin en tepesinde, emektar dut ağacının dibindeki kagir, iki katlı bu ev içi sevgi dolu insan gibi bakımlı ve güzeldi. Perdeyi aralayıp sokağın sağ yanında kalan, köşedeki eve baktı. Niye gelmedin sanki bugün? Ya temelli gidersen ben ne yaparım dedi kendi kendine. Elli beşi geçince daha önemlisi yalnız kalınca işini devredip, haftada üç gün yakın arkadaşında üç beş hesap takip etmeye başladı. Geri kalan zamanında da hep yapmak istediklerim listesinden sırayla bir şeyler yapıp, tikliyordu. Çayı bitince öğlene kadar göremem artık deyip pencereden çekildi.
Sanki onu fark edermiş gibi perdenin arkasından gizlice yukarıdaki eve baktı. Hah geldi, elinde çayı ve sigarası. Bu mahalleye geleli üç ay oldu, onlar da sormasın diye çok az soru soruyorum ama merakım giderek artıyor, bazen elimdeki romanı bırakıp bu mahalleyi ve gizemli komşuyu mu yazsam diyorum. Gerçi ev sahibi Meliha Teyze’ye söyledim. Aa sen yazarsın demek deyip pek sevindi. Ama başka şeyler sormasın dye konuyu bağlayıp, lafı dağıtıyorum. Sadece yazmak istiyorum beni boşver diyeceğim ama sorarsa birgün anlatmam lazım.
Ne bu liseliler gibi, bugün parka yürüyüşe çıktığında selam verip oturacağım yanına, koca insanlarız. Kitap okumayı sever misiniz deyip konu açıp sonra da bu kitabı veririm. Ayracı da en son bu şiiri okumuşum gibi koyarım ya da şiiri beyaz bir kağıda yazıp arasına koyarım ya da yazıp zarfın içine koyarım. Tamam bugün yapayım bir şeyler, baktım cevap yok yapılacaklar listemdeki uzak yerlerden birine giderim. Kaçarım… Bir kağıt alıp şiiri yazdı, Cemal Süreyya aynı beni anlatmış, 30 yıl önce okudum şimdi sahiplendim satırları…
Bugün yürüyüşe de çıkmasam mı acaba? İçim bir tuhaf hem sıkılıyor hem de heyecanlıyım. Yok yok çıkayım hatta atlayıp dolmuşa bir Kadıköy yapayım bugün. Buraları ezberledim, biraz tipoloji lazım başka türlü bitmez bu roman.
Bu bizim mahalle de bir tuhaf oldu, eskiden olsa bizi yakıştırırlar, Meliha Teyze ya da Rüstem Amca bir çıtlatırdı en azından. Kendi işimi kendim göreceğim, anlaşıldı. Bugün tanışıp kitabı vereyim, biraz hızlı mı olur, olsun. Bodoslama olsun, damdan düşer gibi olsun, aç kapa gözünü olsun işte. Şiiri de okudu mu anlar, anlamazsa yarın onu da söylerim. Kadıköy’e de geçeyim bugün, bir çay içerim Yeldeğirmeni’nde. İnsan görmek, izlemek iyi gelir, kendimle tıkıldım kaldım şurda.
Aynaya neden daha sık bakmıyorum ki kadın dediğin kendini unutur mu? Buraya geleli daha duru, sakin oldu bakışlarım, yazılacaklar dışarıda ben içime kaçıyorum ama garip sanki bu mahallede hep kalacakmışım gibi geliyor. Yıllardır göçebeyim niye böyle hissettim ki, yaşlandım mı yoruldum mu? Neyse bir kitap da alayım hatta şiir kitabı olsun ara sıra okurum gün boyu. Sokağa çıkınca kafasını sol tarafa çevirip gizemli komşunun evine baktı, arkasından öğle güneşi vurmuş ev, gölge içinde gün ortasında karanlıkta kalmıştı. Az sonra evin aydınlık yüzünde, kapıda göründü O da.
Seveceksin arkadaş, karşılıksız da olsa bazen hak etmese bile seveceksin. Bak nasıl parıldadım, yakışıklı adamım zaten deyip iç kapının penceresinde yansıyan yüzüne şöyle bir bakıp kapıyı açtı. Hah o da çıkıyor, sanki özledim yahu. Boşuna da olsa özlemek de güzel. Allah bu hisleri içimize boşuna mı koydu? Islık çalmak, şarkı mırıldanmak hatta koşmak geldi içinden. Kitabı elinde sıkı sıkı tuttu. Cemal Abi sen çok yaşa ağzı laf yapamayan bu fukarayı kurtardın kelimelerinle diyerek gülümseyip, hızlandı…
*************************
İnteraktif bir okuma deneyimi yaşamak ister misiniz? Hikayenin sonrasını kafamda yazdım ama bana hep hayali bir yolculuk hissi veren okumaları ben de yaşatabiliyor muyum acaba? Okurken sonrası için ne düşündünüz, gözünüzün önüne mahalle ve tiplemeler geldi mi ya da hepsi bir tarafa ama şu var deyip fikrinizi paylaşmanızı isterim. Gizemli niye gizemli, yazar nasıl bir kadın ikinci ya da beşinci bahar şansını yakalayabilirler mi? Ya da sizce nasıl bitsin bu hikaye. Bakalım bakalım… Fotoğraftaki kapı ne alaka derseniz gönül kapısı, kilidi… Kapıyı çalanlar, açanlar, tıklatıp kaçanlar konu bu.
Yazma serüvenime katkı veren herkese çok teşekkür ediyorum.
11 Ocak 2018, 20:41
Çok beğendim. Çok samimi. Çok meraktayım. Bekliyorum . Emeklerinize sağlık 🙂
11 Ocak 2018, 20:44
Bence bu güzel hikaye seri halinde sürmeli, mutlu son ile bitmeli:)
11 Ocak 2018, 22:40
Merhaba, öykü çok sıcak noktalar barındırıyordu. Mahalleyi ve bakkalı-komşuyu canlandırdım gözümde. Ancak sanırım bir karmaşa oldu benim cephemde, yazar (yani Cemal Süreya şiirni kitabın arasına koyan vs) benim için erkekti. Hatta son paragraftaki cümle iyice pekiştirmişti bu düşüncemi. "..yakışıklı adamım zaten deyip iç kapının penceresinde yansıyan yüzüne şöyle bir bakıp kapıyı açtı."
Yoksa ben mi karıştırdım acaba 🙂 elinize sağlık, gönül kapıları her daim sevgiye açık olsun..
11 Ocak 2018, 22:49
Yazarımız, asıl karakter erkek. Kafa karışıklığına meyilli bir hikaye bu haklısınız, genişletmekle sınırlı tutmak arasında giderken yaşıyorum bunu. Daha çok yazmam lazım, yakın zamanda okuyup çok beğendiğim Cemal Süreyya şiiri bir hikaye oldu. Birikimim yetse ne güzel bir roman konusu ya da olay örgüsü ile sıcak bir hikaye olurdu. Mesela ikisinin de aldığı kitap aynı şiir kitabı, belki bu yüzden şiiri veremeyecek hüsran ya da sürpriz ortak nokta ve sıcaklık. Bir yazar bir kadın karakter cephesinden yazıp bakalım nereye varacak diye akması çok hoşuma gidiyor ama yazım dilinde okuru tatmin etmek ve sürprizle, merakla, ifade gücüyle tutmak bir sanat ve ehliyet. Seviyorum, dilerim beceririm. Hiç de gönlüm razı olmaz kavuşmamalarına ama ikisi de zor karakter, benden bu kadar desem de onlar devam edecek gibi bir his:)
Gönül kapısı her daim sevgiye açık olsun..
11 Ocak 2018, 23:25
Farklı anlatım tarzlarını denemek lazım aslında. Bunun için de daha fazla yazmak, haklısınız. Bir atölyeden bahis edilmişti daha önceki yazılarda, aslında imrenmiyor değilim 🙂 Eminim çok şey katmıştır size. Yaklaşık 10 yıl önce faal olan iki blogdaş ile atölye çalışması da biz yapmıştık. Bir konu edinip, belli bir sürede yazılması gereken öyküleri daha sonra aynı gün yayınlayıp bloglarımıza da yayın linki veriyorduk. Herkesin bakış açısı, örgüsü, kelimeleri, tarzı farklıydı. Çok hoş çalışmaydı… Atölyede nasıl oluyor çalışmalar merak ettim 🙂
11 Ocak 2018, 23:32
Atölye olayı çok keyifli ve faydalı, severek gidiyorum. Ali Ural'ın yazarlık atölyesine katılıyorum, yıllardır istiyorum, nasip bu yıl oldu. Bir hafta kitap tahlili bir hafta yazı değerlendirmeleri yapıyoruz. Kitap tahlili yazım dili ve edebiyat dışında genel kültür ve analiz anlamında da insana çok şey katıyor. Olaylara çoğu zaman sığ baktığımı fark ettim mesela. Hikaye, çocuklara hikayeler ya da roman yazmak isterim tabi, başta yazarken ben kaybolayım güzel olsun insanlar da okurken kaybolsun, bu işin güzelliği bu. Ama daha çok fırın ekmek yemem gerek, yolunda gitmek de güzel. Hatta beni haftada bir kesmiyor belki başka bir yere daha katılırım. Tavsiye ederim, güzel yazılarınıza, hikayelere ivme katar eminim siz de benim gibi çok seversiniz:)
12 Ocak 2018, 00:14
İnşallah bunu uygulamaya geçireceğim.. Çok teşekkürler bilgilendirme için 🙂 iştahlandım. Sevgiler,
12 Ocak 2018, 00:18
Çok sevindim, insanın sevdiği ne varsa arkasından gitmesi çok güzel. Başlarsanız, gözlemleriniz, çalışmalarınız onları da paylaşırsanız bize de yol gösterici olur. Hayırlısı o zaman, çok sevgiler..
12 Ocak 2018, 00:43
Bence güzel bir hikâye olmuş. İllâ devam ettirmek isterseniz devam edebilir ama bu kadarı yeterli sanırım. Kalan kısmı okuyucu tamamlasın zihninde. Hikâye öyle olunca güzel. Ve öyle olduğu için hikâye değil mi zaten?
Kaleminize sağlık.
12 Ocak 2018, 21:51
Teşekkür ederim. İkisi de aynı şiir kitabını yanına almış, ortak nokta mı olur erkek karakter şiirini veremez de hevesi içinde mi kalır kadının yazdığı kitabın adı da uzaktan seviyorum seni mi imiş ikisi de yaralı mı?
Okumak da yazmak da bedava yolculuk:)
13 Ocak 2018, 10:42
Çok güzel bir hikaye olmuş, yorumları da okudum, benim fikrime göre okuyucu bir süre zihninde canlandırsın, sonrasında devamını isterseniz getirirsiniz 🙂
13 Ocak 2018, 10:42
Çok hoş bir hikaye..Severek okudum:) Devamı gelmeli diye düşünüyorum..Emeğine sağlık:)
13 Ocak 2018, 12:25
Mutlu son fikrinize katılıyorum ama mutlu son kavramı bazen düğüm kısmını oluşturuyor ya zaten. Hikaye, roman okumayı sevmemizin bir nedeni de tüyo kapmak belki. Düşünce yolculuğu, hayal edip farklı boyuttan bakmayı yazan da okuyan da yakalıyor. Sanırım devamı da olmalı, bu merak kısmı da çok güzel. Kalemin ucuna böyle acaba ne yazacak diye bakmak pek keyifli. Teşekkür ediyorum.
13 Ocak 2018, 12:30
Okumalarımız bazen çatal bir yol ayrımında devamı ne oldu ile devamı böyle olmalı noktasına geliyor. Yazmayı sevip bunu geliştirebilenlerin hiç ummadığımız sonuçları ya da ifade güçleri ile okuyup, keyif alıyoruz. Sonrasına dair bir öncekinden güçlü söylenecek söz varsa devam yoksa tamam demeli. Sevdiğim bir şiir üzerinden kurguladığım bu kısa hikayede devamını bu dediğim gibi becerebilirsem ne ala. Hikayelerin ucu açık halinin güzelliği konusunda hemfikirim.
Teşekkür ediyorum.
13 Ocak 2018, 12:34
Galiba öyle yapmak en iyisi, kafamda bir şeyler var ama okunmaya değer bir devam kurgusu olmazsa bırakmak en iyisi. Merak ya da ilginç bir kurgu duygusu almak yazıyı okunur kılıyor. Her işte olduğu gibi yazarken de bıkmadan yazmak gerekiyor ama bıkmadan okur grubunu düşünmek lazım:)
Teşekkür ediyorum.
13 Ocak 2018, 20:05
Beğenmenize sevindim. Devamı illa ki olmalı ama okunmaya değer bir şeyler de olmalı, yazmayı ve okumayı cazip kılan ne varsa biri ikisi olmalı. Her halukarda mutlu olsunlar ama beraber ama tek. Bakalım belki birlikte tanık oluruz:)
14 Ocak 2018, 20:25
Kafam bi an çorba oldu bi ara kendinizi anlatıyorsunuz sandım . 😂 Tamam bir daha okudum . 😂 Ah ne yazık ki artık insanlar birbirine selam bile vermez oldu . Komşuluk falan kalmadı . Çok uzaklaştık . Ne kadar naif bir hikaye … Devamını da sizden okuyalım ama bence bu adam o kitabı verir komşuya , konuşur tanışırlar . 😂😂 Sevgiler 🙂
14 Ocak 2018, 20:28
Benim kafam çorba olduğu içindir siz kendinize haksızlık etmeyin:) Bir erkek bir kadının iç konuşma ve tasvirlerinden yazmak istedim, o kısım karışmış olabilir. Komşuluk konusunu zaten artık kabullendik de işte her şey de bitmesin değil mi? Kitaplar verilecektir ama?
Çok sevgiler..
22 Aralık 2020, 23:13
harika bir hikaye olmuş.