Seni tanıyabilir miyim? Çok zor soru, hiç çalışmadığım ya da çalışıp da anlamadığım konulardan. Ama Kiremithanem‘in seni tanıyabilir miyim dediği bloglar arasındayım, Onu cevapsız bırakmak istemem. Blog dünyası içine girince ilk tanıdığım, ilk heyecanlarıma ortak olan kişi, gerçi o zamanlar Değmesin Yağlı Boya idi ama adı hep Sevgi. Bugünlerde bir şeyler yazmak pek içimden gelmiyor, hoş tesadüf oldu tam da bu sıralar Begonvil Sokağı 2 yaşında. Bir tıklayım bakayım benim ketum tarafımdan ses gelecek mi? Ya da en iyisi kişisel blog yazarı Begonvil Sokağı ne derse o…
*Kaç yaşındasın, mesleğin nedir?
İletişim fakültesi gazetecilik/halkla ilişkiler mezunuyum. Çalıştım, kariyer yaptım, işkoliğim ben ama sonra başka koliklere geçtim.
Yaşım? İlla bir sayı söylenecekse ayakkabı numaramı söylesem, 38. Olmadı.
Boyum 1.72, cık. Gözlük numaram? Iıh. Tamam söylüyorum, yazın.
Ali ile Ayşe’ni yaşlarının toplamı Begonvil’in…
Şaka şaka, Begonvil Sokağı 2 yaşında!
Dragos sahil yolunda yürüyüş her havada her zaman güzel. |
*Nerede yaşıyorsun, en sevdiğin yerin fotoğrafını paylaşır mısın?
İstanbul’da yaşıyorum ama daha ne kadar yaşarım bilmiyorum. Tutku da bir yere kadar, özellikle bu yıl İstanbul çok yorucu geliyor bana. Trafik günün en sakin saatlerinde bile yoğun, hafta sonu bir yere gitmek için çok şeyleri göze almak gerekiyor. Bakalım zaman ne gösterecek? Keyif aldığım, soluklandığım yerler var. Yürümeyi seviyorum, sahiller ve boğazın kıyıları yolum düştükçe turladığım yerler.
*Günlük hayatta seni mutlu eden şey nedir?
Anneyim, çocuklarımla olmak benim için mutluluk sebebi. Dostlarımla bir arada olmak, sohbet etmek, içimin hafiflediğini hissetmek, sevdiğinize sarıldınız mı bir derin nefes çıkar ya ta derinden onlar mutluluk işte. Sevdiğim işi yaparken de mutlu oluyorum.
Beykoz kıyıları, İstanbul’un en dinlendirici yerlerinden |
*En sevdiğin hobin nedir?
Görüldüğü üzere yazmak ilk sırada. Fotoğraf çekmeyi de seviyorum ama tembelim, daha beceremiyorum, çalışma planı yapıp ilerleteyim diyorum. El işi mi? Heves ettim, evet fotoğrafta bayrağı pardon iğneyi etamine diktim. Stil bilmiyorum, serbest çalışacağım. Sürrealist akım başlatarak, asimetrik, eğri, büğrü, yamuk ve bol düğümlü bir deneyim yaşamak istiyorum. Zaten blogunda ne yemek tarifi ne bir şey, pişirdiği yenmez yazdığı okunmaz diye namım çıkmasın. Arkadaşlarım yapıyor, ben niye yapamayayım. Yine özüme dönersem gezmeyi seviyorum, mesela bugünlerde sabah uçağına binip Gaziantep’e gidip katmerle kahvaltı yapıp bol bol gezip arada baklava, beyran çorba, yuvalama yiyerek ve tekrar dolanarak akşam uçağı ile dönüp güzelce yazasım var. Yoldaş buldum mu, güneşli bir günde giderim. Uçak biletleri makul, baktım. Manikürüm yok, makyajım yok o kadar olsun. Bu arada gastronomi, özellikle Osmanlı Mutfağı’na ilgi duyuyorum. Bu konuda workshop ya da kısa eğitimler bulursam, katılacağım. Bir de savunma sporuna yazılıyoruz (anne/kız) bu hafta, spor zaten severim yaparım da bu başka. İleri sürüş teknikleri İstanbul trafiğinde işime yarar mı diye de düşünmekteyim. Hadi bakalım hayırlısı…
Dıy dıy ettim ama sonunda olacak bu iş! |
*Evinin en sevdiğin köşesinden bir fotoğraf paylaşır mısın?
Bu kanepe en sevdiğim yer. Çalışırım, okurum, kızlarımla battaniye altında film seyrederiz. Bir de çok uyuya kalırım ben orada, pilimin genelde bittiği yer. Fotoğraftakiler de kızlarımla ben (ortadaki). Botoks mu? Ne işim olur benim botoksla, yaşıyorsam çizgisi de olsun izi de. Benim doğal halim o!
Çilek kızlar ve anneleri |
*En sevdiğin kitap ve ondan bir bölüm paylaşır mısın?
Benim o konuda hafızam zayıftır ama yakın zamanda okuduğum Italo Calvino’
nun “Sen Alo Demeden Önce” kitabında “Elindekiyle yetinmesini Bilmek” adlı kısacık hikayeyi çok beğendim, çok anlamlı buldum. Kendi hayatım için, toplumsal hayatımız için çok mesaj çıkardım. Çelik çomakla ömür geçmesin…
“Her şeyin yasak olduğu bir ülke varmış. Tek yasak olmayan şey çelik çomak oyunuymuş, onun için insanlar ülkenin arkasına düşen kırlarda buluşup günlerini çelik çomak oynayarak geçiriyorlarmış. Yasaklar yavaş yavaş ve haklı nedenlerle konduğundan kimse itiraz etmiyor, alışmakta güçlük çekmiyormuş.
Aradan yıllar geçmiş, bir gün ülke muhafızları artık her şeyin yasak olması için bir neden olmadığını görmüşler ve ülke vatandaşlarına istediklerini yapabileceklerini bildirmeleri için ulaklar yollamışlar.
Ulaklar vatandaşların buluştukları yerlere gidip bütün yasakların kalktığını ilan etmişler.İnsanlar çelik çomak oynamaya devam etmişler. ‘Anladınız mı?’ diye tekrar etmiş ulaklar. ‘Artık istediğinizi yapmakta özgürsünüz.’ İyi, peki demiş insanlar. Biz de çelik çomak oynarız.
Ulaklar yapabilecekleri ne çok güzel ve yararlı şey olduğunu anlatmak için çabalayıp durmuşlar, geçmişte bunları ne kadar çok istediklerini hatırlatmaya, artık yapabileceklerini söylemeye çalışmışlar. Ama kimse oralı olmamış, herkes oyununa devam etmiş, nefes bile almadan atış üstüne atış yapıyorlarmış. Çabalarının boşuna olduğunu gören ulaklar, gidip olanları muhafızlara anlatmışlar. Çaresi var demiş muhafızlar, çelik çomak oyununu yasaklarız, olur biter.
Bunun üzerine halk devrim yapıp muhafızları öldürmüş. Sonra zaman kaybetmeden yeniden çelik çomak oynamaya başlamışlar.
Sizin çelik çomağınız ne? Ben kendiminkini buldum.
*Şahit olduğun bir mucize var mı?
Yaratılmış her şeyin, hayatın, kainatın her şeyin bizim cephemizden bakınca mucize olduğunu düşünüyorum. Anne olan herkes birebir mucizeyi yaşar kendi bedeninde, ruhunda. Elimize verilmiş mucize de dua sanırım. Dua ile mucizevi sonuçlara tanık oldum, amenna dedim, tüylerim ürperdi. Korku ve ümit arası yaşanan hayatın ümit tarafında dua var.
*En çok görmek istediğin ülke hangisidir?
Öyle özledim ki Mescid-i Nebevi’de Peygamberimiz’le (sav) aynı safta namaz kılıyor olmak hissini, tepende uçan kuşlara acaba O mu geçti yanımdan hareketlendiler diyerek bakmayı. Varlığı her yere sinmiş o mübarek beldeyi. Beytullah’ta huzurda olmanın huzurunu. Çok zaman oldu, çok özledim daha lebbeyk denmedi, bekliyorum hasretle. Ama seyahatte de bir başkalık var, sanki hep hareket halindeyiz ya, zerreler, atomlar, su-buhar, kan hep dönüyor ya işte yaradılışta var o gezegenlik, hoş geliyor, iyi geliyor insana. Sıra gelirse önce Akdeniz’e kıyısı olan ülkelere gitmek isterim.Bizden esintiler olan yerler oraları. Ama ulaşılabilir hayaller olarak ilk sırada Bosna Hersek derim. Bakalım bakalım…
*Sana göre en büyük başarın nedir?
En büyük başarım gibi yaklaşımlarım yok. Bismillah başladım mı, gücüm yetene kadar. Ama sabırlı olduğumu söylerler ta ki deli damarım tutana kadar.
* Ölmeden önce mutlaka yapmak istediğin şeyler?
Ölüm deyince bir durup düşünüyor insan, ölümü anıp gitmeden şunu da yapayım bunu da demek ironik geliyor. Ölme vakti geldiğinde huzura çıkmaya yüzüm olur inşallah, temel gayem odur hayatta. Yapmak istediğim farklı neler var? Yunusla yüzmek, yamaç paraşütü yapmak biraz ayakları yere basan şeyler olsun dersek iyi bir senaryo/hikaye yazabilmek, çocuklar ve yaşlılar ile ilgili projeler hazırlayabilmek ya da içinde olmak… En çok da yeşil (deniz de olursa ne iyi) içinde sade bir hayat, en masalsı gelen o. Çok şey istiyoruz… İlk anda hemen aklıma gelenler…
Begonvil Sokağı 2 yaşında, seviyorum burayı… Biraz tezatlarım var ama onlar renk katıyor içime ve besliyor beni. Avam taraflarımı, eksiklerimi de seviyorum hatta bazılarına hiç dokunmuyorum, öylece kalsınlar istiyorum.
Herkese çok teşekkür ediyorum, sevgiler…
14 Aralık 2017, 22:59
İstanbul'da yaşadığınızı bilmiyordum.Sevgi,iyi ki başlatmış bu mimi 🙂 Epeyce fikrim oldu sizin hakkınızda 🙂 Teşekkürler 🙂
14 Aralık 2017, 23:09
Aslında İstanbul ve burada yaşadıklarıma dair de yazdığım oluyor ama denk gelmemiştir. İlk tanıdığımız blog yazarlarının yeri ayrı oluyor sanırım, bir yolculuğa birlikte başlamak gibi. Yoğun günlerinizi izliyorum ben de, emeklerinizin karşılığını fazlasıyla alırsınız inşallah.
Ben de teşekkür ediyorum:)
15 Aralık 2017, 09:04
Bende tanımış oldum çok memnun oldum 🙂
15 Aralık 2017, 10:10
Osmanlı mutfağına ilgi duyuyorsan bir yemek blogu da açabilirsin🙃
..
Yaptığın için çok eşekler ederim her zamanki gibi titiz ve güzel bir yazı hazırlamış fotoğrafların çekiciliği ile de zirveye ulaştırmışsın..yüreğine sağlık.
Ancaaak evinden bir kare eklemeliydin Bir Tatlı Huzur ablamız var ya o bir video eklemiş mesela bayıldım yine de severek okudum ve yine hedeflerine bakarak düşünmeme sebep oldun dilerim senin için hayırlı ve kârlı olanı nasip etsin Yaradan..
Tanıdığıma çok memnundum her zaman daha da memnun oldum inşallah yüzyüze de görüşmek nasip olur..
Rabbim güç ve ilmini artırsın iyi ki varsın iyi ki buradasın⚘
15 Aralık 2017, 10:43
Osmanlı mutfağı içinde Tıbbi Nebevi de barındırıyor, o kadar zengin ve faydalı ip uçları var ki içinde. Belki ilk başta ağır bir mutfak gibi geliyor ama o zamanın insanlarının cüssesi, enerjisi ve doğallık kaldırıyormuş şimdi bize ağır gelen mutfak kültürünü. Farklı ve yeni bir blog zahmet ve emek ister, yapamam herhalde ama öğrendiklerimi buradan paylaşmayı isterim.
Bir kaç defa bloglarla ilgili yazılarımda az çok kendimden de söz etmiştim ama en fazla bu kadar olur sanırım. Bundan sonra daha az daha konu odaklı yazmak istiyorum. Zaten gözlem ve yorumla kendimi katmış oluyorum. Hedeflerim çok yok aslında, aklıma geleni absürd ya da uzak ihtimal olanı da yazdım. Elersem, önce kul sonra anne olarak varım ama hayat şte bazen beni çekiştiriyor. Amin hepimize hayırlı ve karlı olanı nasip etsin Rabbimiz.
Klavye bana hep yetersiz geliyor, iletişim için de bir şekilde kendimi ifade ederken de tam yansıtmak çok zor. Ben de çok memnun oldum Sevgi, aynı muhabbet etrafında buluşulan arkadaşlıklar dostluklara çok ihtiyaç duyuyorum. Samimiyet olan her ilişki uzak yakın fark etmez huzur veriyor. Ben de görüşmeyi diliyorum inşallah. Duan çok güzel, buna yaraşır yaşamayı dilerim, bilmukabele. Muhabbetle…
15 Aralık 2017, 10:45
Harika bir yazi olmus. Sizinle bazi ortak yanlarimiz var. Örnegin kariyer kismini yasayip sonra farkli bir yasam biçimi seçmemiz. Blogunuzun dogum günü kutlu olsun hep devam etsin 😊
15 Aralık 2017, 10:46
Ben de çok memnun oldum, sevgilerimle:)
15 Aralık 2017, 12:09
Benzer yönlerimizi keşfetmek güzel. Mesela İletişim Fakültesi mezunu olmamız, İstanbul'a dair düşüncemiz, fotoğraf sevgimiz… Ne güzel!
Her insanın tezatlarının olması çok doğal. Hayat değişken çünkü, biz de ona uymaya çalışıyoruz.
Daha nice mutlu blog yıllarına 🙂
15 Aralık 2017, 12:09
Sevgili Begonvil Sokağı yazınızı okurken çok uzun yıllardır tanıdığım bir dostla sohbet ediyormuş gibi oldum. Yüreklerimizin pek çok noktada birbirine benzediğini görmek beni ayrıca mutlu etti. Gerçekten de ilk tanıdığımız blog yazarlarıyla gönül bağı daha farklı oluyor. Siz ve Değmesin Yağlı Boya da benim ilklerimdensiniz. Bu ara yine İstanbul'a geleceğim. İnşallah görüşebiliriz. Bu arada bloglar yeni bir hayata daha başlanabiliyor. Doğum günün kutlu ve hayırlara vesile olsun.
15 Aralık 2017, 13:08
Bu sayede bizde sizi tanımış olduk 🙂 ne güxel 💕
15 Aralık 2017, 20:09
Çok teşekkür ederim. Bir de spor var:) spor yapmayı ben de seviyorum ama siz bu konuda disiplinlisiniz başka türlü de faydası olmaz zaten. İyi dileklerinize çok memnun oldum. Hep birlikte inşallah.Sevgilerimle..
15 Aralık 2017, 20:19
Haklısınız, ben de fark ettim yazınızı da okuyunca. Okulumuz güzeldir, benim istediğim bölümdü, severek okudum ve mesleğimi yaptım. Fotoğraf okul zamanlarından beri seviyorum, profesyonel fotoğrafları izlemek hoş. İnstagram iyi mi oldu kötü mü bu konuda emin değilim.
Tezatlarım en sevdiğim taraflarım, birbirini törpülemedikten sonra sıkıntısız.
Yazmak güzel, bakalım nerelere götürecek? Ben de nice bloglara diyorum. Sevgiler…
15 Aralık 2017, 20:30
O sohbet hissini ben de yaşıyorum, bu çok hoş bir şey. Ne kadar dijital de olsa kalben hissediyor herkes. Zaman çok çabuk geçiyor, blog hem sorumluluk hem yaren gibi ama eskimeyen bir süreç bu. Yazılan her yazı, paylaşılan her konu başta yazana yeni bir şeyler ekliyor. Ben de Değmesin Yağlı Boya dan sonra sizi tanıdım, mutluyum. İstanbul'da görüşebilmeyi diliyorum ben de. Teşekkür ederim, hayırlara vesile olabilmek en kıymetli amacımız. Sevgilerimle..
15 Aralık 2017, 20:32
Çok teşekkür ediyorum. Her şeyin bir ömrü var, bakalım daha neler öğrenip, yaşayıp, paylaşmak var burada. Sevgiler, selamlar.
15 Aralık 2017, 20:33
Bu vesile ile biz de daha yakından tanımış olduk. Keyifli bir yazıydı. Elinize sağlık.
16 Aralık 2017, 08:38
Süper bi söyleşi olmuş bu. Çok yaratıcı efenim. Elinize sağlık
16 Aralık 2017, 08:44
Teşekkür ederim ama çok yaratıcı kısmı hangisi ki? Merak ettim şimdi…
16 Aralık 2017, 09:31
Çok teşekkür ederim. Asıl olan yazılarımız, onlar en iyi ifade aracı ama Kiremithanem'in mim bloglarının arasında olunca paylaşmak nasip oldu. Daha güzel, faydalı ve gülümseten paylaşımlara inşallah diyorum.
Sevgilerimle.
16 Aralık 2017, 11:49
Ne kadar çok şy öğrendim hakkında. İyi ki kiremithanem baslatmis bu mimi. Okumaya doyamadım. Her ne kadar kizim rahat vermese de 🙂
Bende o kutsal yerlere gitmeyi cok istiyorum. İnsallah Rabbim her isteyene nasip eder. Yaş önemli değil yaşadıklarınız ve yaşamdan aldıklarınız önemli 💕
Nice hayrli bloglu yillara o zaman iyi ki varsınız yazılarinizi okumaktan mutluluk duyuyorumm 😄 ellerinize saglik
16 Aralık 2017, 12:19
Kızlar büyüse de hep karışacak, anne önce ben diyecek benden söylemesi:)
İnşallah Allah en kısa zamanda nasip etsin, oralar Peygamberimiz'in (sav) izinin olduğu, nurlu beldeler. Buralara Arap Yarımadası ya da inanç ritüeli gibi bakmak çok yetersiz. Bu dünyada bir çekirdek varsa işte o çekirdek Beytullah'tır. Gayrısını Allah bilir, amenna.
Dışarıdan nasıl göründüğümüz, halimiz, endamımız bunlar ne burada ne günlük yaşantımızda önemli değil. Ama ne kadar blogumu sosyal medya içine dahil etmesem de geçici bir suret olarak bulunmak istemiyorum hiç bir mecrada. Arada kaçaklar olursa bir şey yapamam tabi.
Hepimize beraberce güzel zamanlar… Bakalım neler öğrenip paylaşacağız hayattan burada. Çok sevgilerimi gönderiyorum.
17 Aralık 2017, 18:50
Ayrıntılar öğrenmek güzel. Calvino'dan Görünmez Kentler'i okumuştum ama beklentim yüksek olduğu için sanırım çok tatmin olmadım. Lakin çok kıymetli bir kalem olduğunun bilincindeyim, şimdi okuyunca devam edebilirim kanısına vardım.
18 Aralık 2017, 20:48
Harika olmuş 🙂 Daha da yakından tanıştık şimdi, Calvino okumayı severim, bu kitabı okumamıştım ama alıntı çok etkileyici gerçekten. Akdeniz kıyısı ülkeler bana da çok yakın geliyor. Hadi inşallah yakın zamanda Bosna yazılarını okuruz.
Sevgilerimle
18 Aralık 2017, 20:55
Kitaptan alınan keyif çok değişkenli oluyor, bunu yeni yeni anladım. Bazen sıkıldığım bir kitap eksiğimi anlamadığım bir kitap yetersizliğimi gösteriyor bana ki bunu da fayda kısmında çok önemli buluyorum. Sözünü ettiğim kitabında Calvino -Dayanışma-adlı bir hikayeciği de var mesela bence başlı başına kitap olur, iyi senaryo ile film olur.
+
18 Aralık 2017, 20:59
İstanbul'da bile gidip gezip, fotoğraflayıp yazmak istediğim çok yer var. Bosna- Hersek ve dahası için de inşallah bakalım diyorum:) Fagot hep merak ettiğim bir çalgıdır, şimdi daha da merak ediyorum.
Benden de çok sevgiler
18 Aralık 2017, 20:59
Kadınlara özel blogger temalarını görmek ister misin? Öyleyse şu konuya gözat: Kadın Blogculara Özel Blogger Temaları
18 Aralık 2017, 21:03
Blogumun bu halini bile fazla feminen buluyorum. Yine de çok teşekkür ediyorum. İhtiyaç olursa beraber çalıştığım arkadaşlarla değerlendiririz tabi.
İyi çalışmalar.
19 Aralık 2017, 14:51
Ne kadar çok şey öğrendik bu mim sayesinde umarım tüm dilekleriniz gerçekleşir 🙂 bende mimi cevapladım bloguma davetlisiniz 🙂
19 Aralık 2017, 20:08
Teşekkür ediyorum güzel dileklerinize, hepimize diyorum ben de. Blogunuzda okudum, çok hoş, genç dinamik pozitif bir hanımla tanışmaktan mutlu oldum.
19 Aralık 2017, 21:23
Fagotu tanıtmak istiyorum aslında özel bir yazı ile ne dersin ?
Bu arada konser belli oldu 8 ocakta istanbul'dayım konser için. Anadolu yakasında olacak konser. Ataşehir belediyesinin bir salonu varmış sanırım. Yerini tam olarak bilmiyorum ama mail atarım istersen.
Sevgiler
19 Aralık 2017, 21:28
Çok güzel olur, zevkle okurum dinlerim. Konsere çok sevindim, inşallah o gün bir engel çıkmaz, gelip dinlemekten çok mutlu olurum.
Benden de çok sevgiler..
27 Aralık 2017, 22:24
Ete,kemiğe büründüm
Adem diye göründüm…
Aslında hepimizin hikayesi bu galiba. Farklı olan alnımıza yazılanlar. Yoksa herkes
Ana rahminden düşüyor pazara
Bir kefen alıp giriyor mezara.
27 Aralık 2017, 22:30
Eyvallah, ne güzel söylediniz. Farklılığın zahirde arandığı sığ bir dünya hayatımız var ama eni sonu herkese aynı. Kayda değer ne götürürsek o bize fayda.
Teşekkür ederim.