O mu yoksa ben mi kediyim karıştırıyorum bazen. Ayaklarımı kıvırıp, koltuğa yumulmuşum o da karşımda ayaklarını simetrik toplamış gözlerini kırpıştırarak bazen uzun uzun kapatarak, arada çaktırmadan beni keserek mayışık yatıyor. Tembellik bu kadar mı yakışır? Pişşt gel bakayım. Bak hiç oralı oluyor mu? Sanırsın ağır mesai yapmış da tüyünü kıpırtacak hali yok.
Seviyor bu kadın beni yaaa. Nasıl bakıyor deminden beri, pişşt deyip çağırmalar, burnunu büzüp, gülümsemeler. Sıcak hatun vesselam ama bugün çok yoruldum. Kımıldayacak halim yok, ben sivil değilim ki benim adım patigard. Şu kedilik bitsin, açılıp ben de seni diyeceğim. O zamana kadar durursa tabi. Olmadı adamı patilerim. O mu yoksa ben mi insanım karıştırıyorum bazen.
009 Patigard
Ağır abi bakışlı bir patigard
Bıyıklarım pusula, gözlerim radar
Başka evlerdeki kedileri bilemem ama bu evin kedisi aslında bir patigard ve her ajan gibi normal görünüp karışık işleri çözmekle görevli. Aynı anda doğduğu 6 kardeşinden yalnız o patigard olmuş. Yürümeye başlayıp, annesinin gövdesinden ayrıldığı günden sonra onun mırıltılarını anlayan bir dervişin yanında kalmış bir süre. Sen görevlisin, yüzünde her bir noktan sanki bunun için yaratılmış. Bıyıkların pusula, gözlerin ve kulakların radar. Beynimiz de %90 aynı. Gün gelecek bir el bilgisayarından 1000 kat daha güçlü hafızan olduğunu görecekler.
Boyunu 6 kat aşar zıplarsın, 9 defa düşer kalkarsın. Sen sadece bir kedi değil patigardsın. Patigardsın… Patigardsın… 3 defa söyleyip, 3 defa üflemiş derviş. İşte o gündür bu gündür Müezza iyilerin dostu kötülerin düşmanı bir ajan kedi olmuş. Görevi bittiğinde insan olup fani mi yoksa sürekli patigard mı kalmak istersin sorusuna cevap verecek. O zamana kadar sahibi varken mırnav o yokken ya da uyurken kedi ajan. Adı Müezza, derviş bütün kedilere bu ismi veriyor, sebebi malum…
Ev kedisiyim ama akşaaamdan akşama
Mama kasesi, tırmalama çubuğu, şekerleme minderi arasında gün mü geçer? Ev kedisiyim ama akşaaamdan akşama. Benim hatunu işe gönderdikten sonra biraz daha yatıp çıkıyorum ben de. Sonuçta bir misyonum var, benim adım patigard. Balkon kapısı hep açıktır, ev de ikinci kat. Aslında atlarım ama komşular bizimkine ispitler diye yapmıyorum. Kafamın sığdığı her yerden geçerim, balkon demirlerinden doğru akar borusunun üstüne oradan da hop aşağıya. İnmesi çok kolay da çıkarken bazen patilerim kayıyor, patinaj yapıyorum. (Patinaj da buradan geliyor işte!) Evde boş boş durursam yalnız başıma yazık olur, çıkmam lazım. Her gün önce yol üstündeki tuhafiyeci teyzeye uğrarım. Migreni var onun, tansiyonu da iner çıkar hep. Hemen ayaklarına dolanırım, o da enseme. Başlarım mırlamaya tansiyonu düzene girer, kalp atışlarını dinler, nabzını sayarım. Elleri gevşeyip, sesi iyice yumuşadı mı kuyruğumu kaldırır giderim. Yarına kadar idare eder onu.
Kılım tüyüm görev için…
Derviş ne demişti bana, bunlar sana boşuna verilmedi. Nimet kadar onun farkında olmak, hepsinden önemlisi de şükür edip o nimetlerin hakkını vermek lazım. O günden beri kılımı tüyümü boşa harcamıyorum, hepsinin farkındayım, kullanıyorum. Okula da yetişmem lazım, patileri sıklaştırayım biraz. Öğlenleri minikleri anaokuluna bırakıyor anneleri. Duvar kıyılarından bakına bakına gidiyorum, beni gören annesinin elini bırakıp koşuyor. Hele bir tanesi her gün jelibon sokuyor ağzıma. Çocukları çok seviyorum, patilerim arasına almak istiyorum hepsini. Benim ki beni kısırlaştırdı. Dervişi bulsam soracağım, bunu ısırsam caiz midir? Benim de çocuklarım olma hakkını nasıl elimden alır diyeceğim. Normalden 3-4 yıl fazla yaşarmış kısırlaşan kediler. Mış mış da mış. Ne yapayım ben senin kısıtladığın uzun ömrü, bak aklıma geldi kızdım, akşam görür o.
Kime bakmıştın? Annemgiller yok.
Parklar benim mekanım
Okuldan sonra doğru parka. Burada ne vukuatlar yaşandı, sakin gibi görünen ama en azılı işlerin planlandığı yerler buralar. Boş bırakır mıyız? Gerçi bazen güneş kemiklerimi nasıl tatlı ısıtıyor, bir uyku basıyor. Patisine de guardına da diyorum içimden ama hemen mevzi alıyorum. Parklarda kulaklarımı dört açarım, gözlerimin de uzunlarını yakarım. Parkta çocuğun yanına koşup dalgınlıkla çantasını kaptıran çok olur, ama patigard olan yerde asla. O tipleri kokusundan tanırım ben, ya etrafında dolanır sinir ederim ya da çantanın üstüne zıplar kendimi siper ederim. Hele çocukların yanına yanaşıp pis pis bakan oldu mu, patilerin içinden turbo tırnaklarımı çıkarır sebepsiz atlarım o pis niyetlerin üstüne. Çocuk çok saftır, kötü niyetle bile zedelenecek kadar saf. Bazen bir günüm hep parkta geçer. Yaşlılar da var, kimisi yalnızlıktan sohbet eder, dert anlatır. Kimisi de alır beni torun yerine ya da göçüp giden eş yerine sever de sever.
Eve geç kalmayım, hanım bekler…
Patigard da olsan bir ev kedisisin sonuçta, evimi özlüyorum. Yol boyunca hoplayıp zıplayarak bezen de koklayarak kimi zaman da bıyıklarımı burarak herkesin yardımına koşuyorum. Onlar farkında değil ama olsun balık bilmezse de Halık bilir derdi derviş hep. Akşam kalabalığında eve dönerken hep aklıma Mestan abi gelir. Bizim patigard arkdaşlardan biri anlatmıştı. Begonvil Sokağı’nda geçmiş olay. Böyle sevgi olur mu? Okuyun, siz karar verin…
Her gün borulardan tırmanmak zor, bunu yaşlılığı da var. Birkaç defa zıplayarak balkona düşmeyi denedim olmadı, alt kat komşunun ödü koptu. Yaşadığım maceraları yazsam ne güzel olur. Patilerimin izinden… Şimdi benimki gelir, bıcır bıcır anlatır artık bütün gün ne yaptı. Asıl haberler bende ama olsun kahramanlar sessiz olur.
1 Kasım 2019, 10:16
güzel,beğendim!
1 Kasım 2019, 10:24
Herkesin bir patigardı olmalı!
Teşekkürler..
1 Kasım 2019, 10:35
Patigard çok tatlıymış. Kediler evlerine sahiplerinden daha fazla bağlıdır diye okumuştum.
1 Kasım 2019, 10:54
Derya Hanım sizin bir kediniz var mı bilmiyorum ama ben artık bir patigardım olsun istiyorum doğrusu. Belki de diyeceğim ki, sensiz geçen yıllarım boşa gitmiş:)
Sevgilerimle..
25 Mart 2020, 06:04
kediler çok güzel ve anlatımınız da dogal ve güzel olmuş
25 Mart 2020, 19:16
Teşekkür ederim. Ben de çok sevdim yazarken.
25 Mayıs 2020, 18:31
Kedim yok benim ama çocukluğumda her evin bir kedisi vardı. Evler müstakil kediler de birbiriyle ve komşu evlerle ahbap. Sizin kedi bizde yedi bugün muhabbetleri olurdu. Rahmetli dedem felçli olduğu için yürüyemezdi ama kedileri çok severdi. Onlar da yanından ayrılmazlardı tabii dedemin. Bir kedimiz vardı, Arap. Kara kedi lanetine inanmam hiç o yüzden her yer merdiven ve bizde bir kara kedi… inanmalı mıyım yoksa? 🤔😄 Yiyeceği güzel bir şey varsa ve ortalarda görünmüyorsa bulmak çok kolaydı. Fırının kapağı çok fena ses yapardı ve iki kez açıp kapayınca Arap bey dibimizde biterdi. Bir de salatalığı bu kadar çok seven kedi hiç görmedim daha. Salatalığı soyarken kokusunu aldığında patilerini tezgaha uzatırdı, sıkıysa verme. Diğer favori yiyecekleri de lokum ve karpuz çekirdeğiydi. Bir patigard yasızı neler hatırlattı bana yahu 😸 Bekleriz devamını 😉
25 Mayıs 2020, 19:09
Sizin kedi bizde yedi bugün:)) Bu çok iyiymiş, nasıl bir sahiplenmedir aynı çocuk gibi.. Zerdali sana bir haberim var, Arap vejeteryanmış sanırım. Salatalığı tuzlamadan yemezdi dersen şaşırmam şimdi:) Benim de Arap ismini verdiğim bir sokak köpeği vardı, arap diye seslenince kuyruğunu sallar yanıma gelirdi. Yaşlı ve bir ayağı sakattı, ne severdim onu. Kedili, köpekli sokakta büyüdük çok şükür. Deden nur içinde yatsın, belki o kedi ona çok iyi geliyordu, çünkü ben anladım ki bu hayvanlar tam bir mucize. O kadar ummadığım özellik ve şifa tarafları var ki… Bir yandan da arkasından terlik fırlatıp, su fişkırttığımız da oluyor kedilere. Urla’da zeytinyağlı barbunya yapmıştım, borcama alıp sofraya koydum. MUtfağa gidip gelene kadar masaya çıkıp barbunyayı tatmışlar. Yok yok bunlar vejeteryan:))
Devamını yazmalı sahiden..