Vay be bunlarda mı başıma gelecekti? Bu lafı söyleten her olay veya kişi en az corona virüs kadar hatta daha tehlikelidir, öldürücüdür. Bazen bedenen ölmenin hafif geldiği anlar yaşarsınız; ihanet, vefasızlık, riya, bencillik gibi gibi… Hatta dünyayı silkeleyen corona virüs bile önlem ve bilinçle normale döner ama dikkat edin sizi canevinizden vuran saklı virüsler varsa bittiniz… Hayır bitmek yok, bağışıklık kazanıp yürümeye devam. Corona virüs ile hayat mı zor yoksa hep kuluçkada bekleyen sinsi insani virüsler mi zor? Hiç normal değil yaşadıklarımız ve beklenmedik her darbe böyle sarsar ama yavaşça kalkar, kalkarken nereden vurayım diye düşünür, bütün gücünü toplar ve indirirsin. Evet belki sonuçta o galip gelebilir ama savaştık ya, yılmadık ya mühim olan o…
100 milyon insan ölmüş…
Bundan 100 yıl önce dünyayı saran İspanyol gribinden tam 50 milyon insan ölmüş. Yüzyıllar önce veba ile ölen insan sayısı için 100 milyonlardan söz ediliyor. Hasta olanların topluca tecrit edilip ölüme terk edilmesi, ıssız adalara ve uzak diyarlara götürülüp bırakılması ise konunun en trajik ve kara ölüm tarafı belki de… Salgınlar savaşlardan daha çok can almış ve bundan sonra biyolojik silah olarak belki en sinsi katliam nedeni de olacak. Peki dünya nasıl kurtulacak? Hep korku ile yaşanır mı? Üç günlük dünyanın kendini tekrar eden senaryosunda tabii ki hep kötüler kazanmayacak, iyiler boş durmayıp galip gelebilir. Ancak bu bir korku filmi ise hem seyirci hem yazar hem oyuncuyuz, yani herkese iş düşüyor. Ama öyle mi?
Orta kıyamet mi?
Süreci önüne çekirdeklerini alıp, gözlerini koca koca açıp, her duyduğunu whatsapp ile herkese yayan şuursuzlar… Yarın kıtlık çıkacak, sadece ben doyayım boş ver paranoyası ile anında market boşaltan benciller… En tehlikeli pek çok virüsün bile basit ve temel önlemlerle barınamadığını bilmeyen akılsızlar… Sizler corona virüsünden daha tehlikelisiniz, yaşarken ömrümüzü yediniz. 2020 başından beri yaşadıklarımız için orta kıyamet belirtileri diyenler var, doğrudur ama kıyametin en büyüğünü zaten bir nefes eksikliği ile hep taşıyoruz. Her insanın ölümü kendi kıyametidir… Corona virüs ile hayat konusunda başka da bir şey demem, gerçekler ve önlemler elimizin altında. Amaaa öyle öldürücü virüsler var ki canımızı yakan, yazayım da şurada dursun.
Eğri oduncular dikkat…
Yunus Emre ve eğri odunlar ile küçükken tanıştım, annem kitaplarını okur, ilahilerini mırıldanırdı. O kitapları karıştırırken en aklımda kalan da Yunus’un şeyhi Taptuk Emre’nin dergahında odun toplama görevini alması ve bu dergaha eğik odun bile girmemeli diyerek yıllarca ormandan dümdüz odunlar bulup getirmesi. Bir derviş ki hocasından ileri ama bu basit gibi görünen görevde bile gösterdiği özene bak. Eğri odun ciddi bir metafor, anlayana, düşünene… İnsanın kalbi dergahıdır, mabedidir bence ve o kadar değerlidir ki eğri, yanlış, yalan girdimi orası viran olur. Eğri odun gibi olanlarla her karşılaştığımda bunu düşünür, eğriliğe bulaşmamak doğru kalmak için direnirim. Hayatta en güzel şey hak mücadelesi. An gelir yorulur, an gelir sabredemezsin ama odunları değil de gideceği yeri düşününce geçer. Corona virüs de dahil bütün mikroplardan daha çok korkarım eğricilerden. Bugün salgının geldiği noktada virüsün ölümcüllüğü kadar insanların eğriliği de sonucu etkiliyor kabul etmek lazım. İnşallah ortak şuurla üstesinden gelirirz.
Bedeviye sormuşlar…
Bedevi denince çölde göçebe yaşayan, çokta medeni olmayan insanlar akla gelir. Adaletli ve medeni olmak için ırk, din, cinsiyet vs gerekli değil ki, yürek lazım sadece. Bedevi’nin biri ailesinde bitmez sorunlar yaşar ve ayrılık kararı alır. Bedeviye sormuşlar; ya arkadaş ne var, hele bir anlat belki çözümü vardır. Bedevi der ki, hayır o benim mahremimdir söz söylemem, söylettirmem. Kısa süre içinde ayrılık gerçekleşir, yakınları yine sorar ne oldu, neden? Bedevi yürekli, adaletli, uygar her insan gibi der; artık bana yabancıdır söz söylemem uygun olmaz. O bedevi baş tacıdır, adam gibi adamdır. Geri kalan içi ile dışı senkronsuzların eline ise corona virüsü su bile dökemez. Konuyla ne alakası var? Yok. Ölümcül virüsten beter gibi gelen şeyler var hayatta. Şuurlu insan şuursuz virüs gibi hareket etmeye görsün…
Şimdi yavaşça o bumerangı yere bırak…
İnsanlar alemleri kadar, kendi dünyaları kadar zararlı çünkü meydan boş değil. Ama iyilik de tam tersine, sen bir koy bin verir. Nasıl ticaret? Hele korkusu Allah’tan başkasına olmayana dokunan yanar, herkesin böyle bir tecrübesi vardır eminim. O zaman gözünü hırs bürümüş, gölgesini dev sanan kıt akıllılara diyorum, şimdi yavaşça o bumerangı yere bırak. Bilmiyorsun ama attığından hızlı ve öldürücü sana döner o bumerang en sivri yeriyle. Yarası olan illa ki gocunur…
Bazen haklarınız gasp edilir, emekleriniz heba olur, vefasızlık canınızı yakar, küçük oyunlar asabınızı bozar. Boş verin, gözlerinizi kapatın, kollarınızı yukarı kaldırıp, kafanızı gökyüzüne çevirip yüksek bir dağın tepesinde olduğunuzu hayal edin ve avazınız çıktığı kadar bağırın. Allahuuuu Ekberrrrr. Ve sonra fırlatın bumerangı, iyilikle dönecek. Kural bu, eden bulur. Corona virüs ile hayat devam ediyor… Eğriler, bedevi gibi olamayan uygarlar, fırlattığı kötülüğün kendini vuracağını bilmeyen virüslerle dünya bugüne gelmiş bu da geçer. Ama illa ki yenileri gelir, o yüzden hep hazır hep tedbirli.
Corona virüs tedbirli günlerimize farklı bir açıdan bakıp kafamı dağıtmak istedim. Sağlıklı, huzurlu günlere…
17 Mart 2020, 18:30
Market raflarını boşaltan ve senin niteleyişinle bencil olan insanlar var ya… İşte ben o insanları, gelişim maratonunda geri kalmış insanlar olaraj görüyorum. Doğa daima zayıf olanı eler. Aslan, sürüdeki en zayıf geyiği avlar genellikle. Bu, bilinçli bir tercih olmak zorunda değil. Sürüyü kovalarken zayıf olan geride kalır. Doğa, bir şekilde güçsüzü eler. İnsan, kendisine ilahi bir güçten pay biçmediği sürece, zayıflığınu kabul etmelidir. Kabullenilmeyen hastalığın tedavisi olmaz. Psikoterapide de böyledir. Hasta, hasta olduğunu kabul etmediği sürece tedaviye kolay kolay yanıt veremez. Bazen, komplo teorisi gibi görünen olaylar, doğa tarafından, insan aracılığıyla tezahür eder. Stokçular daha önce ölecek. O yüzden bu süreç beni pek kaygılandırmıyor. Vatandaş olarak üzerime düşeni yapıp gerisini doğanın kanuna bırakıyorum. Hayır, Allah’a değil; kanuna bırakıyorum…
17 Mart 2020, 18:44
Corona virüs ve süreç bu yazıda bir tıpa. Gündemin sıcağından başlayıp tıpayı açtım, dokundum… Hatta sadece bana has durum ve düşünceleri de bocaladım. Ama haklılık payı, gerçeklik gibi kırmızı çizgilerime dikkat ederek. Her zamanki gibi…
Fırsatçılar, karaborsacılar, kısa günün karına kananlar biter mi? Küçük hesaplar, kulanılmaya kulanılmaya unutulmuş vicdanlar. Bu da hayat mı arkadaş, yazık onlara.
Allah ben kanun yaptım budur demiyor ki, akıl, fikir, Özgür irade hepsini vermiş. İnana da vermiş inanmayana da vermiş. İşte bunun adı rahmet.
Fikirlerim böyle, samimi fikirlerine saygı duyuyorum, insaniyet noktasında aynı yerdeyiz. Herkes Farklı besler kendini ama aynı adaletli ve hakkaniyetle aynı noktaya çabalamak çok kıymetli.
Selamlar.
22 Nisan 2020, 00:01
Ben bu hastalığın kısa vadede çözülebileceğine inanmıyorum. Minimum bir yıl olarak görüyorum. Şu an aşısı bulunsa bile bunun yaygın olarak kullanımı ve testleri yan etkileri vs zaten 1 yılı bulacaktır. Umarım bu felaket en kısa zamanda çözülür diye diliyorum bende fakat hiç düzeleceğe benzemiyor.
22 Nisan 2020, 17:32
Dünyanın bir salgın rutini var sanki, veba salgını hatta öncesi ve şimdilerde corona virüsü. Haklısınız, gözüken o ki 1 yıl da ancak normale döner her şey. Dünyanın olağan seyrinde mi çıktı, biyolojik silah mıydı ya da hayatımızda kötü virüslerle nasıl baş ederiz gibi bir sürü konumuz var, konuşacağız, çözeceğiz…
Teşekkür ederim yorumunuza..