Çocukluğumdan bu yana geçirdiğim ramazanlar ve yüzümü güldüren anılar… Düşünmesi çok iyi geldi, bari yazayım belki okuyanlar da keyif alır hatta kendi gülümsemeli anılarını yazarlar keyfimiz katlanır. Gülümsemeyle sahur yapıp tebessümle iftar edip arada da çay niyetine muhabbet istiyorum. İlla ki güleceğiz diye bir şart da yok, sıcak samimi bir şeyler olsun yeter… Sadece ramazan anıları değil, doğal yaşanan ne varsa iz bırakıyor. Nerede eski ramazanlar, bayramlar söylemi yok, değişmeyen tek şeye sarılıp yeninin tadını çıkarıyorum..
Teravih namazı ve senkronize secdeler…
Eski ramazanlar ya da eski bayramlar türünde iç çekişlerimiz var ya işte onlar mahallelerin bitmesiyle gitti. Bizim hasret olduğumuz insan, değerler gelenekler duruyor ama yeterince ve olması gerektiği gibi paylaşamadığımız için açız, hasretiz. Ben şanslı çocuktum, mahallede büyüdüm. Düşüp dizlerim kanadı oynarken, zamanın nasıl geçtiğini anlamadan akşamlar oldu, yiyeceğim azarı düşünerek eve sızmaya çalıştım kimi zaman ve tatlı yorgunluklarla daldım uykuya. Nasıl özlüyorum o günleri, bir çoğumuz gibi… Konuyu dağıtmayayım ramazan da böyle geçti, bireysel değil kollektif hayat. Bir çocuğa da büyüye de en lazım şeyler. Daha ilkokula bile gitmiyordum, annemle teravih namazına gittiğimiz camide, bazen oyunla bazen saflara durarak geçen o ramazan gecelerinden aklımda kalan, gürültüyle varılan secdeler. Cami eski, hanımlar kısmı da ahşap, her secdeye varışta çok hoş bir gümbürtü kopuyor. Çocuk gözümde muhteşem bir senkronize secde ve gümbürtü hali. Tabi durur muyum hoca Allahuekber demeden atıyorum kendimi suya cuplar gibi. Bir iki derken etrafımdaki teyzeler etimi burar hissi veren bakışlarla uyarıyorlar. Bir iki dinliyorum sonra yine devam… Camiler çocuklara kural yeri değil, yaşayan nefes alan alınan yerler, teyze tayfasına duyurulur:) Ben de teyzeyim ama acık sıra dışı olunabilir!
Tekne orucu ne demek?
Neden tekne orucu denir, hep merak ederdim. Anadolu kültüründen gelen tenkiye orucu, kimliklendirme demekmiş. Çocuğa yavaş yavaş, yormadan ama tadına vardırarak islami farzları öğretmek. “Kolaylaştırıız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.Birbirinizle anlaşın, iyi geçinin, ihtilâfa düşmeyin!”* 1400 yıl önce söylenen, bugünü anlatan bir hadis daha… Ramazanda hiç tekne orucu tutmadım ama zorlandığım bu ilk oruçlarımı da hiç unutmam. Yaz ramazanı, hava sıcak. Mahallemizin güleç yüzlü, tombul, anaç Nezahat teyzemiz çocukları sevindireyim demiş. Güzel ama o gün ben de oruçluyum, seslenip elimize tutuşturduğu bir dilim karpuz ve harçlık hala gözümün önünde. Ne güzel bir kırmızıydı o karpuz, suları süzülürken onu hemen yemek ve iftarı beklemek arasında gidip gelen düşünceler. Avucumdaki para da dondurmam kaymak diye bağırıyor sanki. Akşama kadar bekledim, o gün biraz büyüdüm ya da hep çocuk kaldım. En lezzetli karpuz dilimi ve harcamaya kıyılmayan harçlık.
Orucumu yanlışlıkla bozmam ise ayrı komik. Komşumuzun sık sık sevmeye gittiğim bebeğine kırmızı su bardağında su verirken kendi kafama dikmişim ya! Oruç olduğumu hatırlamamla iftara kadar elim başım üstünde dolaşmam bir oldu. Peki niye? Çünkü yakın zamanda orucunu bozarsan kafandan boynuzlar çıkar demiş birileri ve ben şimdi panik halinde boynuzlar çıkmasın diye dua ediyorum. Evet saftım ne olmuş? Çok bilmişlerden çekiyoruz zaten, ben seviyorum gerçek saflığı. Yeri gelince akıllı ol diye ayar vermeyi de…
Yaz ramazanı kış ramazanı
Çocukluğuma rastlayan yaz ramazanları daha bir eğlenceli sanki, çünkü aynı zamanda tatil ve sınırsız oyun zamanı. Bazen tam iftar vaktinde dağılıyoruz evlere, susuzluktan dilimiz damağımız kurumuş ama olsun. İftarın lezzeti katlanıyor, ikiye üçe… Masanın yakınına soğuk su şişelerini diziyoruz, divanların altı karpuz dolu iftara yakın kesilip dolaba atılıyor. Küçük mutluluklar bitmiyor çok şükür. Babam çoğu baba gibi ramazanda özellikle ilk zamanlar barut gibi, çünkü sigarasızlık ona çok koyuyor. Top patlayınca bir bardak su ardından hemen sigara içiyor. Annem söyleniyor ama biliyor ki boşuna. Bu nasıl bir tiryakiliktir? En kötü özelliği sadece sigara tiryakiliği olan bir erkek. Her kuran okunuşunda gözleri dolan, İstiklal marşı okunduğunda hemen ayağa kalkan, sadece kendi kadınını değil her kadının namusuna da sahip çıkan adam gibi adam. Konuyu dağıtmadım. Din hayattır, hayata dokunmayan her dini ritüel sadece şekil olur, içi boş olur. Bugünün sancısı bana göre budur, inanç olan yerde ego barınamamalı.
Yurt dışında ramazan nasıl olur?
Bir ramazanı da yurt dışında geçirdim. Sahursuz, tek öğünle, ezansız ve bir başına ama belki şükrü en bol, yakınlığımın en çok arttığı ramazan o olmuştur benim için. Gurbet hissi böyle zamanlar yoğunlaşıyor, gezmeye de gitseniz okumaya da sıradan her şey gözünüzde ve burnunuzda tütüyor. Bazen dışarıda bir sandviçle yaptığım iftarlar ya da bir Türk lokantasına gidip içtiğim bir tabak çorbanın tadını hala unutamıyorum. Ama iyi oluyor, elimizdekilerle yüzeysel yaşadığımız hayatın derinine inmek için yoksunluk yaşamak gerek ara sıra. Oruç ibadeti islamiyet dışında da var, garipsemiyorlar. Biz biraz amacından uzaklaştırdık aslında, israf edilmiş, aşırıya kaçılmış iftarları sevmiyorum, dışarıda iftar yapmayı da. Tam bir çorbacıyım ve yanında pide ile ziyafet benim için, hurma ise en sevdiğim. Mucize besin hurma lezzetinden öte çok sırlı bir meyve. Eskiden bu kadar bol değildi, ceplerime doldurmak isterdim. Çocuk olmak ramazanı öyle yaşamak var… Çocuk tarafımızı koruyup hayatı öyle yaşamak var.
Sizin de ramazan anılarınız varsa çocuklukta ya da şimdilerde anlatın beraber gülelim. Güzel anılar biriksin…
21 Mayıs 2018, 23:45
Çok güzel bir yazı. Ne güzel bir tesadüf ki ben de eski ramazanlara özlemi yazdım. Benim yazımı da okursanız keyif alacağınıza eminim. Sanki birbirini bütünler gibi olmuş.
22 Mayıs 2018, 00:57
Yazınızı okudum, elinize sağlık çok güzel anlatmışsınız. Yitip gidenler zaman içinde olacak belki ama elimizde tutabildiklerimiz bizi mutlu edecek her zaman.
Teşekkür ediyorum, katkınız için..
22 Mayıs 2018, 16:18
Boynuz meselesini kahkaha atarak okudum farkında olmadan 🙂 Ben en çok kalabalık sofralarda aynı anda yemek duygusunu seviyorum. Çocukluğumda benim de bir kaza ile oruç bozma hikayem vardı benzer… Hey gidi günler !.. Sözümüz bitene, elimiz susana dek aktarırız anıları, sonrası.. iyilik sağlık 🙂
Hayırlı ramazanlar,
22 Mayıs 2018, 17:20
Ben de aklıma geldikçe gülerim, dün gibi de aklımdadır. Nasıl inanmışsam artık:) Kalabalık sofra benim de en sevdiğimdir ama hiç kalabalık sofralarım olmadı. Büyük aile güzel ama senin hakkın çekirdek deniyorsa vardır bir hikmeti…
İyilik sağlık hepsinin başı, içimdeki tombul küçük kıza bir şey olmasın yazık sürekli ver coşkuyu ver coşkuyu..
Hayırlı ramazanlar olsun..
24 Mayıs 2018, 04:19
Çocukluğumuzdaki her şey gibi Ramazan günlerine ait hatıralar da bugün çok değerli. Tekne orucu tuttuğumu hatırlamıyorum ama ilk okul öğrencisi iken oruç tuttuğumu biliyorum. Bir Ramazan günü oruçluyum, küçük kardeşime şehriyeli tavuk suyu çorbasını içirirken benim içim gidiyor buna karşılık kardeşim yememek için nazlanıyor, nasıl da kızmıştım. Teravih namazı sırasında secde yapılırken çıkan gürültüyü ben de çok iyi hatırlıyorum. Bir de gün boyu kardeşimle canımızın çektiği abur cuburları biriktirirdik ama çorbayı içtikten sonra onların pek cazibesi kalmazdı. Yakında oturan büyüklerimizin evine sevapmış diye son anda gider, iftar sofralarına otururdum. Çocukluk işte. Hayırlı Ramazanlar olsun, ibadetler bereketli, hayırlar kabul olsun. Sevgiler…
24 Mayıs 2018, 12:24
Gümbürtünün cazibesi herkesi sarmış demek ki:) Bir de ne tatlı kızmaktır, içilmez mi bu çorba der gibi değil mi? Gün boyu kurulan yeme içme hayallerinin tadı da başkaydı haklısınız, çikolatadan şelaleler dondurma havuzları en sevdiğin meyvenin bahçesine düşmek… Bunları hayal etmenin en az gerçeği kadar verdiği süper his.Son anada oturulan o iftar sofraları da kim bilir ne lezzetlidir, işin içinde en samimisinden Allah razı olsun benden duygusu var. Güzel günlerdeyiz nurlu günlerdeyiz, dualarınıza dileklerinize ben de amin diyorum.
.Çok sevgilerimle..
26 Mayıs 2018, 11:51
Biliyor musun ben de Ramazanla ilgil bir yazıya başlamıştım ama blgisayar sorun,intetnet sorun; öylece kaldı.Uzun zamandır blogları bile doğru dürüst dolaşamıyorum. Yazın çok güzel. Çocukluğumdaki yaz Ramazanları geçit yaptı gözlerimde.
26 Mayıs 2018, 13:24
Yazarken benim de hoşuma gitti, gözümün önünde geçit oldu… Okumaya zaman ayırma noktasında sıkıntı var gerçekten, zamansızlık ya da okumak da bir enerji istiyor başka mecralarda tüketiyoruz belki de ondan.
Ama siz de yazın merakla bekliyorum..
15 Nisan 2021, 09:58
Çok teşekkürler.
http://depresyondefteri.com