TECAHÜL-İ ARİF

Tecahül-iArif etkili ama kısa bir film
Tecahül-i Arif down sendromunlu Arif’in çarpıcı hikayesini anlatan bir kısa film… Tecahül-i arif, bilip de bilmezden gelmek anlamında bir deyim, film ismiyle müsemma diyebiliriz. Mesajı direk seyircinin kucağına koyan, sorgula ve bul diye dürten, seyirciyi koltuktan kalktıktan sonra da bırakmayan türden bir film. Filmin sempatik kahramanı Arif gibi yüzbinlerce down sendromlu çocuk var ülkemizde. Onları tanıyoruz aslında yumuk, tombul eller, kısa parmaklar, küt tırnaklar, hokka burun, kaşık ağız, şehla bakışlar ve güleç yüzleriyle down sendromlu çocukları hemen ayırt ederiz diğerlerinden. Büyüdüklerinde de simaları fazla değişmez, düşük kas tonusu nedeniyle hafif göbekli olurlar. Down sendromu ya da mongolizm bir kromozom anomalisinden çok öte, anne-çocuk-çevre üçgeninde yaşanan bir sinema filmi gibi… Sadece izlediğimiz, içinde olmadığımız ve bize kurgu gibi gelen… Tecahül-i arif down sendromlu Arif’in bilip de bilmemezlikten geldiği iç dünyasını öyle vurucu anlatmış ki….

Kısa bir filmle küçük bir dokunuş…

Yıllar önce izlediğim Rain Man filminde Dustin Hoffman ile zihnime yer eden otizm farkındalığının benzerini bu filmde down sendromlu çocuklar ve anneleri için hissettim. Tanıdığım iki anne var, biri sevdiği adamla evlenip, 3 down sendromlu çocuk sahibi olan ama hayata daha da sıkı tutunan ve aynı kaderi paylaşan annelerin derdini de sahiplenen bir kadın. Diğeri ise down sendromlu çocukların yaklaşık %50’sinde görülen kalp yetmezliği sebebiyle evladını yitiren genç bir anne. Ya çocukların hissettikleri neler? Down sendromlu çocuk annesi olmak ve down sendromlu çocuk olmak. Derdini anlatamayan, bir yanı hep çocuk kalan Arif gibi binlerce çocuğun kısa hikayesi…
 
 
Tecahül-i Arif filminin senaryosu, yapım ve yönetimi sinemacı Hasan Kalender‘e ait. Tv dizileri, tv filmleri, belgesel film ve diziler, uzun metrajlı film ve kısa filmlerinin yanında birçok reklam filmi yönetmenliği de yapmış. Mandra Filozofu 1, Güzel Günler Göreceğiz ve en son Yaşamak Güzel Şey filminde de emeği geçmiş bir sinemacı. Bana göre kısa filmler, uzun metrajlı filmlerin habercisi ama sinema seyircisinin tepkisi değişken, hele ki bizim ülkemizde! Recep İvedik filmlerinin 5. si çekilebiliyorsa, genelde en çok gişeyi hiç bir şey vaat etmeyen filmler yapıyorsa derdi olan film yapmak, dert sahibi olmayı göze almak demek sanırım. 

Sınırsız, engelsiz sevginin adı evlat sevgisi

Down sendromlu çocuklar ve anneleri

Down sendromlu bir çocuk annesi olmak demek, eksik kromozomu sevgiyle sabırla tamamlamak demek. Etrafımda gözlemlediğim böyle anneler var, aynı filmdeki anne gibi. Sevgisi çocuğun gözlerine yansımış, engelli ama mutlu çocukların anneleri. Down sendromlu çocuklar, en mutlu görünen engelliler. Hepsi çok sıcak kanlı, engelini unutturan bir sevgi yayıyorlar etrafa. Bu da karakteristik bir yapı mı bilmiyorum ama yoğun duygu alışverişini bu tür çocuk ve annelerde hep gözlemledim. Üç çocuğu da down sendromlu annenin, “Seni verene kurban olurum ben” diyerek çocuklarını kucaklaması, çocukların da mutlulukla annelerine sarılması her defasında beni çok etkilemiştir. Şikayetlerim, şükürsüzlüklerim aklıma gelip için için hep utandım o anlarda. Bir down sendromlu çocuk neler yaşar aleminde ya da annesi nasıl büyük bir sevgi barındırır da böylesine kucaklar evladını? İyi bir anne miyim? Bu soruyu bir de down sendromlu anneleri düşünerek sormak lazım belki de…

Tecahül-i Arif kısa filminde hangi oyuncular var?

Bir sinema filmiyle, üstelik bir kısa filmle yüreklere dokunabilmek çok önemli. Ancak zor iş, koca bir ekip var çoğunun arkasında. Tecahül-i Arif filminde hep bildiğimiz, sevdiğimiz oyuncular yer almış. Arif rolüyle izlediğimiz Deniz Özkan ise bebekliğinden itibaren özel eğitim ve tıbbi bakım görmüş bir down sendromlu. Oyunculuk deneyimi var aynı zamanda güzel sanatlarla da ilgileniyor. Anne rolüyle Sabriye Kara başta olmak üzere Altan Erkekli, Yasemin Conka, Erdem Baş güçlü oyunculuklarıyla filmde yer almışlar. Kısa film belki uzundan da zordur, çünkü seyircinin beklentisi yüksek. Ters köşe olmazsa eğer e hani, ne oldu der ve içi boş düşünce balonu çizilmiş olunur. Kendimden biliyorum, Tecahül-i Arif ummadığım şoku yaptı ve madalyon iki tarafına da baktırdı. Bu kadar söylerim daha da bir şey demem. Film, 22 ülkede 53 festivale katılmış ve bol bol ödül almış. Eminim bu filmi izledikten sonra annenize daha çok sarılıp, anne iseniz evladınıza güneşim demeye başlarsınız.  

E biz bu filmleri festivale gidemezsek izleyemez miyiz? İzleriz, festivallerde başarılı olmuş filmler online paltformlarda izlenebiliyor. Blue tv, itunes, google play, özel kablolu yayıncıların festival kanalları bunlardan bazıları.

Farkında olmazsak, biz de tam olan kromozomların ne kıymeti kalır? Filmi izleyenlerin görüşlerini merak ediyorum, iyi seyirler…

Film artık youtube’dan izlenebiliyor.Tecahül-i Arif burada… 

22 yorum
  • Cevapla Ebemkuşağı

    6 Mayıs 2017, 10:48

    Güzel,anlamlı bir filme benziyor.Umarım izleyebilirim.Emeğinize sağlık…

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    6 Mayıs 2017, 10:58

    Ezbere yaşıyoruz, çabuk unutuyoruz ve tüketiyoruz. İstanbul'da iseniz görmenizi öneririm. Sevgiler..

  • Cevapla Daha Mutlu Yaşam

    6 Mayıs 2017, 13:04

    Tecahül-i Arif deyince aklıma lise yıllarım geldi.Edebiyatta böyle bir teşbih sanatı vardı.Bilir bilmemezlik anlamında yapılan bir sanat.Yıllar geçti unutmamışım.Film de ilgimi çekti.Not aldım :))

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    6 Mayıs 2017, 13:10

    Ben bazı Osmanlıca deyimleri kullanmayı seviyorum, anlam zenginliği ve fonotiği hoşuma gidiyor. Kısa filmler ise popüler kültürden uzak kurgulanmış oldukları için mesaj yoğunluklu,benim için keyifli..

  • Cevapla BirTatlıHuzur

    6 Mayıs 2017, 16:05

    Farkındalık oluşturma kaygısı ile üreten insanlara saygı duyuyorum. Bu da öyle bir film anlaşılan. Keşke izleyebilseydim. Siz de haberdar ederek başka bir farkındalık oluşturuyorsunuz. Teşekkür ederim.

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    6 Mayıs 2017, 16:09

    Bir eğitimci ve anne olarak sizin de izlemenizi isterim. Hazır , paketlenmiş hatta dikte edilen mesajlara öyle alıştırıldık ki düşünmek bünyemizin lüksü haline geldi. Farkındalık ve ideal sahibi olmak bizi besleyen en insani yanımız oysa. Bu düşüncelerime sinerji olabilmesi adına joker gibi her taraf yetişebilen iyi bir bloger olmayı arzu ediyorum. Ben de teşekkür ederim, enerjiniz için, sevgilerimle..

  • Cevapla bahce perim

    7 Mayıs 2017, 12:52

    Ben bu filmi izlemedim. Yalnız profesyonel bir sağlık görevlisi olarak, ne mental retardasyon ne otizmli çocuklar üzerine nasıl çalışacağımızı bilemiyoruz.
    Yeğenim de Otizm tanısı aldı. Onu gözlemlediğimden biraz içlerinde otizmli çocukları tanıyorum.
    Aralarında en uyumlu grup Down sendromlu olanlar.
    Okuduğum makalelere göre otizm de gelecek yüzyılda patlama olacak. Bunun en büyük nedenlerinden, beslenme rejimi gösteriliyor.
    Hükümetlerin bu noktada nasıl bir program izleyeceklerini merakla beklenmektedir.
    Allah tüm ailelere yardımcı olsun.

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    7 Mayıs 2017, 13:13

    Bu film açıkçası düşünmediğim, bilmediğim yönleri de var bu işin sorgulaması yaptırdı bende. Otizm ile ilgili rain man filmi hem öğretici hem de dürtücü olmuştu benim için. Sizin bir profesyonel sağlık görevlisi olarak eksikliğini duyduğunuz konuların bir de düz vatandaş cephesi var. Down sendromlulara da, ebeveynlere de nasıl yaklaşmak gerek hangimiz ne kadar biliyor? Yüzeysel geçmek, başımıza gelmeden umur etmemek gibi toplumsal zaaflarımız var, bu noktada idealist, farkındalığı yüksek, sanatçı ya da büyük gönüllü insanlara iş düşüyor. Hükümetlerin de sorumluluğu fazla, kamu spotu yapmakla iş bitmiyor. Otizmde de, down sendromunda da ailelerin parası yoksa tedavi ve toplumsal adaptasyon adına bir şeyler yapmak güç. Bu durumda olan tüm ailelere Allah yardım etsin, anne ve çocuk arasındaki benzersiz sinerjiyle sarılıp göğüslüyorlar, yoksa çok zor.

  • Cevapla Recep Hilmi Tufan

    7 Mayıs 2017, 23:05

    Fragmanı çok etkileyici. İzlemek gerek.

    Teşekkürler…

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    7 Mayıs 2017, 23:28

    Bu tür filmlerin artmasını diliyorum, hem de uzun metrajlı. Güzel etkileşimlere ihtiyacımız var.. Ben teşekkür ediyorum, dilerim izleme fırsatı bulursunuz…

  • Cevapla Adsız

    9 Mayıs 2017, 20:08

    Teşekkürler Begonvil Sokağı. Yorumunuz çiçek gibi açtı. Bir baba olarak festivallerde 3 kere izledim. Ve her seferinde daha fazla beğendim. Ve ben oğlumu "Aslan parçası" olarak severim. Çünkü ben Deniz'in babasıyım.

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    9 Mayıs 2017, 20:15

    Fikirlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum, çok mutlu oldum. Ben bir anne ve annesini özleyen bir çocuk olarak izledikten sonra bütün gün boğazımda bir yumru ile dolaştım. Evlat bambaşka bir şey, tarifi yok. Deniz'le ilgili daha çok yazacaktım ama filmi izleyenler benim gibi, Arif kim diye arayıp bulacaklardır dedim. Evet aslan parçası, ciğer paresi bir oğlunuz var. Selam ve sevgilerimle..

  • Cevapla ~♡ηυяѕαℓкιмι™

    10 Mayıs 2017, 15:59

    Ne güzel bir konuya değinmiş. Çok haklısın bu ülkede hiç bir amaç gütmeyen ve bel altı vuran bazı filmler bu kadar gişe yapıyorken bazı dramlar hem al aşağı ediliyor. Denk düşerse izlemek isterim. Hayırlı kandiller.

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    10 Mayıs 2017, 16:08

    Cesur ve idealist kişilerin artması gerekir, az para kazanmayı çok yorulmayı göze almıyor herkes demek ki. Hem anlatımı hem mesajı ile seyirciyi bulan çok sayıda film olsa algılar o yöne daha kolay kayar belki. Çoğunluk ne yapıp, izliyorsa pasif takip, bugün her yerde bu mantık var. Ben kendim adıma ne çok mantıklı ne çok normal olmak istemiyorum, başka türlü hayatı çözümlemek zor. Herkesin gitmediği yerde var sanki ne varsa.. Yakınlığımızın arttığı hayırlara vesile bir berat kandili olsun hepimize..

  • Cevapla bahce perim

    10 Mayıs 2017, 23:34

    Düşünceme ve kız kardeşimin deneyimlerinden; eğitim konusunda durum daha da vahim…

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    10 Mayıs 2017, 23:45

    Emin olduğumuz, gücüne inandığımız tek şey sevgi. Sevgiyi paylaştıklarımız da böyle düşündüğünde işler biraz daha kolaylaşıyor. Gözlemim şu, hangi özel eğitim ve tıbbi destek olursa olsun bu filmin ilk karelerinde izlediğimiz kucaklaşma gibi bir sinerjiinin yerini tutamıyor.

  • Cevapla Aytül Örcün - Ayna Hikayesi

    11 Mayıs 2017, 02:31

    Filmi İstanbul'da yaşamadığım için şimdi izleyemeyecek olsam da, sonrasında mutlaka izlemek isterim.Bu filmi, bu şekilde bizlere aktardığınız, tanıttığınız için kutlarım.Tekrar tekrar okudum.Dediğiniz gibi; "Farkında olmazsak bizde tam olan kromozomların ne kıymeti kalır"

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    11 Mayıs 2017, 02:38

    İzmir'de yapılacak gösterimlerden bilgim dahilinde sizi de haberdar ederim, çünkü İzmir'de yaşayan ve yazıda sözü geçen 3 down sendromlu çocuğu olan yakınıma da izletmek istiyorum. Elimizde olanların kıymetini bilmek için diğergam olan insani tarafımızı hep diri tutmazsak bomboş geçiyoruz ömrümüzü. Ben de bir işin ucundan tutan olmak isterim şu dünyada hem bugüne hem yarına.. Teşekkür ediyorum, sevgilerimle..

  • Cevapla Serpil GÜL

    11 Mayıs 2017, 15:44

    Harikasınız.. down sendromlu bir tanidigim var.. bu filmi muhakkak seyredecegimmmm. Sagolun guzel bildirimlerinize hayranımmm.

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    11 Mayıs 2017, 15:59

    Teşekkür ederim.. Ben de aslında tüm down sendromlu çocuk anneleri izlesin isterdim, ne büyük bir motivasyon olurdu onlar için. Öte yandan 3. kişilere de mesaj var, biraz fark etmeye niyetli olalım etrafımızı..Beğenmenize çok memnun oldum, sevgiler..

  • Cevapla ACEMIDEMIRCI

    13 Mayıs 2017, 18:46

    Televizyondan kulağıma çalınmıştı film; ama burada böylesi okumak başka.
    Keşke daha çok çekilse böyle yapıtlar.

    Teşekkürler 🙂

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    13 Mayıs 2017, 18:51

    Aynı fikirdeyim, sinemalara bakarsanız aşktan aksiyondan başka derdimiz yok, onun da sahicisi yok. Gülümseyerek ya da göz yaşı ile metaforlarla uğraştırmadan daha çok mesaj kaygılı filme çeksinler bence de. Zor tabi.. Popüler kültür varken zor..

Write a comment