Çocuk ruhum ne ister?
Çocuk ruhumuz dünyaları ister… Hayal ettiği, yaşayıp da tadını unutamadığı anları, hiç yaşamadığını geç de olsa anladığı her şeyi ister. Hakkıdır, çünkü ruhumuz en saf, bozulmamış halimiz. Bir de ruhun çocuk tarafı istiyorsa, vermeyenin iki yüzü kara… Neler isteriz? Hiç çekinmek yok, kendimizden istiyoruz. Anılarımızı, hayallerimizi, bizi gülümsetenleri, ruhumuzun çocuklaşacağı her şeyi…
*Yazlık sinemaları geri istiyorum…
Beyaz kocaman bir duvar, yerler çakıl taşı, birbirine bağlı tahta sandalyeler, onların da gerisinde küçük kulübede film makinesinin gizemli ışıkları ile hapis olduğu yer. Az konfor, çok keyif. Renkli, küçük ampullerle süslenmiş, ışıklandırılmış bahçe. Çevredeki, evler kombine bilet almış gibi torpilli ya da sinema sahibinden gürültü ve gına gelen filmler için haraç alıyor bile olabilirler. Aynı filmlerin tekrarı olsun, sivrisinek, böcek ısırması tehdidi olsun farketmez. Yazlık sinema keyfi bambaşkadır. Gazete kağıtlarından yapılan külahların içindeki çekirdeklerinizi çitler, arada dondurma ya da gazoz-bisküvi yersiniz. Bol kıkırdamalı, tatlı yorgunluklu, yine geliriz di mi? tadında yaz geceleri, yaz anıları. Yazlık sinemaları geri istiyorum, o kadar!
*Meşe-misket oynayan var mı?
Kim demiş erkek oyunu diye. Bal gibi kızlar da baş parmaklarıyla meşe-misketleri atıp diğer taşları vurabilirler. Kimin daha çok misketi var o mu, taşı atarken duyulan heyecan mı önemli acaba? Dikkat, konsantrasyon, strateji… Çocuk oyunlarında bir arada bulunması gereken temel ögeler! Kızlar niye bunlardan mahrum kalsın, misket de bizim evcilik de.
*Dondurmacılara sesleniyorum…
Çubuklu ya da küçük kuplarda dondurmalar ilk zamanlar herkese ilginç gelmiş olabilir. Ama şimdilerde, tadı dondurmadan çok soğuk krem şantiye benzeyen fabrikasyon dondurmaların lezzeti ve besleyici değeri tartışılır.Dondurma minibüslerini/motorsikletlerini yazın sokaklarda tekrar görmek istiyorum. Bizimkinin adı 7 kardeşler dondurmacısı idi. Müzikleriyle çok uzaklardan geliyorum diyen dondurma minibüsünün sesiyle çocuklar hemen annelerin peşine düşerdi. Dondurmacılar! Daha organik dondurmalar yapın, yazın bunları mobil ekip kurup satın. Müşteriniz çok olacak, benden söylemesi!
*Ekmek arası domates-peynir candır.
Çocuk büyük farketmez yaz günü acıktınız mı ekmeğin kıyısı alınır, içine domates-peynir koyulur ve afiyetle yenir. Çocuksanız, oyundan zorla ara verip eve gelirsiniz, elinize tutuşturulan bu sandviçin tadı hiç bir şey de yoktur. Yanında bir de içecek varsa of, of… Şimdi tarih olmak üzere olan bir grup da salça-ekmekçilerdir. Bunlar mahallenin ağır abileridir, kızlar pek sevmez. Ev salçası tercih sebebidir. Tatlısız yapamam diyenlere de bir dilim ekmeğe sürülen tereyağın üzerine toz şeker. Hiç katkı maddesi yoktur, oyun saatlerinin alternatifsiz atıştırmalıkları ve fast foodun Türk işi fikir kaynaklarıdır.
*Top oyunları oynamak istiyorum.
İstop, yakantop, voleybol. Takım kurmak, yananlara ceza, kazanana ödül şart. Ama hepsi makul şeyler olmalı çünkü bir tur oynamakla doyulmaz, aynı şeyler herkesin başına gelecek bir kere. Topla oynanacak o kadar çok oyun var ki. İkindiden akşam hava kararana kadar yaz günlerinin en güzel saatleri, çocuklar ve çocuk ruhlar için…
2 Ağustos 2016, 14:47
yazlık sinemaları ben de geri istiyorum :-))
2 Ağustos 2016, 14:51
Söylemeye devam o zaman, birileri duyar da yapar belki. Zaten cep sinema dedikleri oyuncak gibi bir şey. Girişimci ruhum diyor ki yap sen! Selamlar..
2 Ağustos 2016, 16:49
Ahh yaa içimi okudun, şu anda top oynamak istiyorum, geçen gün pikniğe gittik, içimdeki çocuk ortaya çıktı. Voleybol oynamayı özlemişim. Ertesi gün kaslarının ağrıdığını hatta uzun zamandır bszı kaslarımı kullanmadığımı farkettim:)))
İp atlamak istiyorum, biz 5 taş oynardık eskiden…bir de yüzmek istiyorum bu ara çok….yüzmenin konuyla bir alakası yok ama araya sıkıştırdım;)
2 Ağustos 2016, 16:54
Yüzmenin konu ile alakası olmaz olur mu? Kum savaşı, hadi açılalım biraz, annelere söylemek yok ama deyip gidebildiğin kadar gidip hem korkmak hem de fikir sahibi olarak belli etmemek insanın çocuk ruhunun biraz muzip neleri canı istiyor. Hepsini de yapmak lazım. İp atlamak, beş taş, dokuz sekiz dahil. Sevgiler..
2 Ağustos 2016, 17:19
Ben çamur oynayıp bebeklerime kıyafet dikerdim. Gençliğim ders çalışmakla geçti zaten. Ama çocukluğumda mahalle kültürü vardı. Yaşlı teyzelerimizin ihtiyaçlarını görür onlarla oturup muhabbet ederdim. Burnumda tüttü yokuşu dik sokağımız 🙂
2 Ağustos 2016, 17:24
Çamurla uğraşmak, toprağa bulanmak iyi fikir. Çok güzel tencereler yapardım, güneşe koyunca kuruması için, kulplar dökülürdü. Eskileri revize edip uyarlamak, yenilikler bulup geleceğe taşıyabilmek özgür ruhların işi. Ruh zaten çizgisini biliyor biz bazen gerektiğinden fazla kasıyoruz. Yaşlı teyzeleri tanımadıklarım da dahil çok severim ayak üstü sohbet de çok tatlı geliyor onlarla. Burnumuz ne çekiyor bizden, selamlar..
3 Ağustos 2016, 19:52
Yazlık sinemalar ne güzeldi. Çocuktum Kemal Sunal'ın filmlerini izlemek isterdim. Halam elimden tuttuğu gibi Kadir İnanır filmine götürür, sonra da tembih ederdi: "Abimlere Şaban izledik dersin." diye.
3 Ağustos 2016, 19:57
Halbuki Kadir İnanır'da mahallenin abisi ama abilerin bir bildiği vardır. Halan eminim çok mutlu olmuştur, çocukken hepimizin fedailik yaptığı birileri oluyordu. Ben Javs ı sinemada izledikten sonra ertesi gün denizin dümdüz ve boş olmasını hatırlarım hep.
8 Ağustos 2016, 00:34
Ne güzel bir yazı olmuş azizim, duygulandım okurken. Beş taş oyunu, leblebi tozu, poşette renkli kolonyacıklar, kiremit tozundan kınalar ister benim çocuk ruhum ❤
8 Ağustos 2016, 00:34
baksanaaa, senin blogunuuun adı daaaa fotolar daaaa yazılar daaa hepsisi çok güzel çok huzur veriyooooo vallaaa 🙂
8 Ağustos 2016, 00:39
Kiremit tozundan kınaya kadar hepsine eşlik ederim ama kına konusunda hakkını teslim etmek lazım demek küçüklükten başlamış bu merak.. Çocuk ruhumuzun istekleri ne iyi geliyor bize. Sevgilerimle..
8 Ağustos 2016, 00:41
O zaman ben de derim ki, aldıklarımı veriyorum. Şimdi bir sürü güzel enerji aldım mesela, herkes sağ olsun. Çok selam çok sevgi…
18 Ağustos 2016, 12:18
Sokak aralarında dondurmaaa diye bağıran, el apımı dondurmaları istiyorum. Yüreğinize sağlık çok güzel olmuş, tebrikler…
18 Ağustos 2016, 12:21
Silindir şeklinde taşınabilir dondurma kutularında satılan… Organik satsınlarda, hijyen neyin içine koyarlarsa artık. Teşekkür ederim, memnun oldum, selamlar…
28 Ağustos 2016, 21:11
Çocuk Ruhum Susam sokağını ister Kurabiye canavarını Ediyle büdüyü ister Sokaklarda piknik yaptığımız zamanları Lastik,Almanlar,Saklambaç Bozaaaa diye bağıran amcayı Terazi şeklinde Yoğurtçuuu diyen diğer amcayı ister Kaymağın üstünden Pideyle batırıp yemek Ama o amcadan olsun ister. 5 kızın yıllar yılları Tuttuğumuz günlükleri ister mesela Hala günlükler bendedir :))) Solucan şeklinde şekerleri Çikletlerden aşk sözcükleri ister onları saklardım çünkü :))) Burak kutu ister teyip kaset sar başa al başa geriye al ileri al Ferda anıl yarkınlar Geçmişi çok ister Azizim Bu beden ister ister….
28 Ağustos 2016, 21:31
Çocuk ruhun istediklerine kulak verince mutlu olan yetişkinler tezat mı? Bence değil enerji o çocukta çünkü. Durmadan istesin, sınır yok. Tebessümlerimiz içimizde kalmasın…Selamlar..
31 Ağustos 2016, 04:49
Amaaaan,ben nasıl görmemişim bu yazıyı?Ne güzel bir konu. Neler istemez ki çocuk ruhum? Karadut ağaçlarının tepesinde kırmızıya boyanıp anneden azar işitmeyi özler,yazlık sinemaların serin gecelerini özler,papatyalar içinde yuvarlanmayı özler,bir avuçluk mahallenin her kapısındaki güven duygusunu özler.Özler de özler… Bazen anlatırım öğrencilerime. pür dikkat kesilir,gizemli bir dünyanın içine girmişçesine hayran dinlerler. İnanır mısınız tekrar tekrar dinlemeyi isteyenler de olmuştur.
31 Ağustos 2016, 04:53
Ama siz şimdi böyle anlatınca, papatyaların içinde kaybolmak, karadut kırmızısına boyanmak masalsı bir tadı oldu. Kim istemez tekrar dinlemeyi. Uzun bir yazı yazın biz de okuyalım. Sevgilerimle..