BİZİM HALİMİZ ARAF…

Araf neresi? Araf, tamda durduğumuz yer mi acaba? İki dünya arasına sıkışanlar için söylenen, biraz metafizik çağrışımlar yapan ama en somut dertlerimizden biri. Arafta olmak, kalmak… Bizim halimiz araf…
Sadece uhrevi alemimizi düşünmemek gerek en temel, en sosyal ilişkilerimiz, en dünyalık hallerimiz de bizi arafta kalmak zorunda bırakmıyor mu? Alıp başını gitmek isteyenler, kırda-dağda bir kulübe ya da bir sahil kasabasında balık tutma hayalleri kuranlar, yedin bitirdin beni dünya diye inziva arayışları yapanlar… Hepsi araftan çıkmak için istemiyor mu bunları? Ne dünyaya ne ukbaya tam yanaşamayan ruhlar bazen bir ömür tutuklu kalmıyor mu orada? Arafta… Rüyadayken sesini duyuramayan, yerinden kıpırdayamayan, bir türlü uzanıp o eli tutamayan ruh hali değil mi bu araf?


Biz haydi neyse ama, bu gel-gitleri yaşarken çocuklarımızın önüne net işaretler koyabilmek çok ince mizanlar gerektiriyor. Belki çoğu zaman da başarısız oluyoruz, onları da yavaşlatıyor ve yoruyoruz bilmeden. Çok sıkıldığımda, dağda bayırda dolaşan çoban gibi hayal ederim kendimi, iyi geliyor. Çok bölünmek, her şeye yetmeye çalışmak bir de başkalarının koyduğu çıtayı tutturma telaşı… Tüm bunlar, hepimiz için arafa alınmış tek gidiş bilet. Git orada kal, seçim yapmayanın seçimini yaparlar dercesine açık bir sonuç. Hedeflerimizi netleyemeyince ne yol ne klavuz ne de varmak istediğin yer belli oluyor.

Cesur olmak, kararlı olmak, en basit tercihlerimizde bile acabalara yenik düşmeden yürümeye devam etmek. Mış gibi yapmalar, desinler diye yaşamalar bizi mahvetti, o yüzden halimiz araf. Bir de uydum kalabalığa var, bizi arafa sürükleyen akıntılardan biri. Kalabalık adı üstünde çeşitlilik, çokluk. Bireysel tercihlerimizi nasıl böyle geniş ve muğlak değerler üzerinden yapabiliriz? Ama yapıyoruz, sonra da ya ben neden hep bir şeyler eksik gibi hissediyorum diye soruyoruz kendimize.

Arafta olmak, kendimiz olmamak demek bizi olduğumuz gibi kabul etmeyenlerle boğuşmak, onlar gibi ile kendimiz gibi arasında sıkışmak demek. Keşke sadece dünya ile ahiret arasında, nefsimiz ve şeytanla mücadelemiz olsaydı bizim arafımız. Çünkü bu yolun her aşaması kazanç, her anı yakın için bir adım daha demek. Oysa dünya ve gelir geçer konularla yoğrulan ve yorulan insanın sıkıştığı yerde bir değerli mücadele de yok kazanç da. Tam bir boşluk.

Yeniden resetleme vakti… Belkide bir kağıda yazmak gerekiyor. Önce Hakkın rızası nedir? Bu yolda olmazsa olmazlarım nedir? Bunları elimde bir kroki yaptım, şimdi hangi yoldan iyi bir yolculukla varabilirim. Sakın yanlış anlaşılmasın, bilmiş laflar etmek gibi bir niyetim ve halim yok, yüksek sesle düşünüyorum. Ama yine de iddia ediyorum, bizim halimiz araf…
4 yorum
  • birdefnemasali

    14 Nisan 2016, 19:08

    bu hafta bana gelen işaretler hep aynı bir kağıda yaz, bir yere yaz öyle çözümle, tüm artı eksileri dök bakalım, olmassa olmazların ne vb.. şimd de bu paylaşım.. Hayretlere düşmemek elde değil :))) yeniden resetlenme vakti demek geldi bile :)))

  • Begonvil Sokağı

    14 Nisan 2016, 19:15

    Bazen hepimiz böyle işaretler alıyoruz, insanın hoşuna da gidiyor. Evet biraz dikkatimizi çekmek için mesajlar belki.Yalnız değiliz çok şükür. Resetleme işi çok iyi oluyor, işlemci coşuyor.

  • BirTatlıHuzur

    15 Nisan 2016, 12:32

    Eksiler öyle fazla ki hangisini yazsam. Rabbimin ilhamıyla resetlesem ne güzel başlangıç olurdu. Ama bize düşen çabayı elxen bırakmamak.

  • Begonvil Sokağı

    15 Nisan 2016, 12:37

    Arada sıkışıp kalmak kötü, yavaş da olsa tökezleyerek de olsa yol almak gerek. İnsanın canı, doğru gibi algılamaya başladığımız yanlış ya da boş şeylere yenik düşmeye sıkılıyor.