En bilinen geyik sorulardan biri, tek başına bir adaya düşsen yanına alacağın 3 şey nedir? Diğeri ise sihirli lambadan cin çıksa isteyeceğin 3 şey nedir? İkinci soruda şöyle diyenler çoğunluktadır. Karşımdakinin aklından geçenleri okumak isterdim. Bu iyi mi kötü mü tartışılır ama karşımızdakinin alnında dijital, ledli bir akar yazı belirse ve aklından geçenleri öğrenme şansımız olsa nasıl olur? Ya bu zor ama imkansız değil, duygusal röntgen çekmeyi öğrenebilirsek epey mesafe alırız…
Gönül ister ki kalp gözümüz açık olsun, böyle inceden hep hissedelim görünenin arkasında olanları da. Ancak bu kadar yapmacık bir dünyada bırak kalp gözü açılacak kadar safi kalabilmek, vasat insan olabilmek bile zorlaştı. Yine de merak, dikkat ve samimiyetle bakınca çözümlüyor insan, az da olsa… Samimiyetsiz, yalancı, iki yüzlü olmak insanı duygusal anlamda kısıtlayan, küçülten şeyler.
Lie to me
İnsanlar gizlemek istedikleri bir hissi, duyguyu ya da düşünceyi bastırmak isterken mikro ifadeler kullanırmış. Ama saniye bazında, öylesine mikron. Lie to me bu konunun işlendiği çok güzel bir dizi. Ana temaya psikolojik ve bilimsel destek veren Paul Ekman da bu çalışmalara hayatını adamış biri. Bunun için taa dünyanın bir ucuna Yeni Gine’nin ucra yerindeki yerlilerle inceleme yapmış. Sonuç; medeniyet uzak bu insanlarda da aynı yüz ifadeleri ve mimikler var. Bu mikro ifadelerin de insanların geninde bulunduğu ve sonradan öğrenilmediği tezini doğrulamış.
Keşke herkes dürüst olsa da yorulmasak ama öyle değil maalesef. Duygusal/duyusal röntgen çekip gardımızı almak ya da daha iyi tanımak adına işin bilimsel kısmını da bilmek lazım. O zaman öneri 1, Lie to me izleyin. Çok keyifli bir dizi, ilk bölümden biraz izlettireyim sonra bana dua edersiniz.
Beden dili yalan söylemez
Beden dili spontane gelişen ve farkında olmadan yapılan hareketler, bu konuda biraz daha bilgili olmak fena olmaz. Malum devir insanların maskelerle dolaştığı, yalan söylemenin, riya yapmanın neredeyse mübahlaştığı bir devir. Tabii ki bu saydıklarım iyi insan sıfatı değil ama maalesef genelleme yapınca giderek artan bir güruh böyle. Güven duymak her ilişkinin zemini, belki o yüzden kaypak zeminde çürük ilişkiler arttı. Sosyal medyada ise insanları gerçek manada tanımak neredeyse imkansız. Paranoyaya dönüşen acaba doğru mu yaklaşımı bile insanı ne kadar yoruyor. Bazen sevdiklerimiz, güvendiklerimiz de susar. Onları anlamak için sevgimiz çok işe yarar elbette ama yine de dilin söylemediğini bedenden okuyabilmek iyi fikir. Faydalı bulduğum notlar burada
Sessiz, dingin, huzurlu profil
Enerji bedenden haberiniz var mı?
Özellikle çocukları ve yaşlıları gözlemlemeyi severim. Çocuklar saf halleriyle enerji yüklemesi yaptırır ve gülümsetir insanı. Yaşlılarda ise merhamet ve hüzün hissederim. Fotoğraftaki yaşlı teyze duruşu ve enerjisiyle beni çok etkilemişti. Hala çok güzel bir kadın, vakarlı hali, görmüş geçirmiş ve teslimiyetli hali çok huzurlu bir aura oluşturmuştu. Bazen hissedersiniz bu insandan zarar gelmez dersiniz. Bazen de çok olumlu görünse de her şey bir türlü ısınamazsınız. İç sesinizi yabana atmayın, ayrı bir enerji bedenimiz hatta duygusal bedenimiz var ve alıcıları da vericileri de çok iyi çalışıyor. Her ne kadar popüler bir konu olsa da bilimsel gerçekliği var ve inceleyip öğrenmeye değer. Tam burada bir Begonvil hikayesi isterseniz, burada.
Aslında fotoğraftaki teyze gibi yakın hissettiğim kişilerle sohbet ederim. Ama sessiz, dingin ve huzurlu bir profil gördüğüm için bunu sadece seyretmekle yetinmiştim. Çok şey kaçırdığımı biliyorum, çünkü böyle hissettiren insanlara derya deniyor…
Kültür farkı da var
Batı’nın zeybeği, efesiyle Doğu’nun bıçkın delikanlısı özde aynıdır ama başkadır. Ola ki birini gözlemliyorsunuz bakın buna da dikkat edin derim. Sadece kültür farkı mı? Kadın mı erkek mi? Yaşı hatta bulunduğu ortam bile duygularımızı nasıl boşalttığımızı etkiliyor bence. Bu kadar çevrelenmek de sıkıcı, keşke herkes şeffaf olsa.
Dua ederken niye gözlerimizi kapatırız?
Evet röntgenciyim…
Boşa yaşamamak lazım şu güzelim hayatı, bunun için de farkında olmak gerekmez mi? Yaradan’ı, kendimizi, sevdiklerimizi, etrafımızı… Evet röntgenciyim, kimsenin mahrem alanına girmeden izlerim, çözümlemeye çalışırım. Farkındalık kazandıran bir şey bu, çünkü dışarıdan bakıp gördüğün daha büyük pencereli oluyor sanki. Dua ederken çoğu zaman niye gözlerimizi kapatırız? Ağlarken, öperken olduğu gibi… En trans halimizdir ve kalbimizle görmek isteriz. İşte böyle derin mevzular…
Toparlıyorum, duygusal röntgen çekmek için:
*Beden dilinden anlamak.
*Enerji bedenden haberdar olmak.
*Kültür, cinsiyet ve yaş özelliklerini hesaba katmak.
*Evet lie to me izleyin faydası olur.
*En önemlisi kalbi çalıştırmak lazım. Kalbi sadece kan pompalayanların göreceği ve yaşayacağı güzellikler kısıtlı çünkü.