Bu maraton başka maraton. Bu maratonda koşmak yok, “Yürü, gözle, düşün, çek!” var… Coşkun Aral’ın instagram hikayesinde paylaştığı motivasyon dolu Photomaraton İstanbul davetiyle hemen kayıt yaptırdım ve Türkiye’de ilk defa yapılan Photomaraton İstanbul 2018 etkinliğine katıldım. Kambersiz düğün olmaz demek isterdim ama benim ki amatör gözü karalığı ve öğrenme hevesi. Photomaraton için profesyonel olma şartı yok, fotoğrafı seven, ilgi duyan ve tabi kamerası olan herkes katılabiliyor. Hatta günümüzde fotoğraf makinelerinin pabucunu dama atmaya çalışan cep telefonu ile de katılım yapılabiliyor, kabul etmek gerekir cep telefonunu bu anlamda çok iyi kullananlar var. Fotoğraf, hobi olarak başlayıp yavaşça hayatınızın içine giren bir sanat/uğraş. Ama hayatın içine girmesi selfy ya da ben buradayım kareleriyle olmuyor kuşkusuz, gerçek anlamda fotoğraf severlerin pek bunlarla işi olmuyor da denebilir. Sözü uzatmadan adım adım Photomaraton İstanbul maceramı anlatmaya başlıyorum. Evet tatlı bir macera oldu, kızımla 29146 adım/yaklaşık 20 km yol yaptık, İstanbul’u kalbinde fotoğraf yaşadık gün boyu…
İstanbul fotoğrafları
PhotoMaraton’a nasıl kayıt olunur?
Photomaraton öncesi bilboard, afiş, sosyal medya destekli bir tanıtım çalışması İstanbul’un işlek yerlerinde gözümüze çarptı. Photomaraton.com yazıp siteye girince kapsamlı ve anlaşılır bir bilgilendirme ile karşılaşıyorsunuz. Ancak bizde fotoğraf makinesiyle kim katılacak sorusu vardı, anne olarak hemen hakkımı kızıma devrettim ve online kayıt yaptırdık. Profesyonel/amatör katılımcılardan 50 Tl katılım ücreti alınıyor. Kar amacı gütmeyen, sadece İstanbul ruhu ve fotoğrafla bir sinerji oluşturmak hedeflenen bu etkinlik için değer.
Organizasyon komitesi, tün dünyada uygulamanın bu yönde olduğunu ancak önümüzdeki dönemler sponsorlarla bu bedeli de kaldırmak istediklerini ifade etmişler. Ben de cep telefonu ile katılım kaydı yaptırdım, telefonu da kamera olarak ustaca kullandığım söylenemez, ama işin içine temalar girince foroğrafı makinenin değil de önce beyin ve ruhla insan bedeninin çektiğini daha iyi anladım. Ara Güler demiş ya, en iyi daktilo en iyi romanı yazsaydı, en iyi makine en iyi fotoğrafı çekerdi.
Kırmızı Etkisi
PhotoMaraton İstanbul 2018 Yapıldı
Kırmızı renk fotoğrafçılar için özel bir renk sanırım. Çok fotoğrafçının kırmızı obje ya da kırmızılı model kullanma gayreti olduğunu gözlemledim. Algıda ve zihinde kalıcılıkta etkili bir renk, rastgele bir yönelim değil mutlaka. 3 kuruş fazla olsun kırmızı olsun denir ya millet olarak seviyoruz bu rengi, hepsinden önemlisi bayrağımız kırmızı beyaz, daha ne olsun. Photomaraton İstanbul katılımcıları da kırmızı tişörtlerle donandı. 22 eylül sabahı Sirkeci Garı’nda toplanma saati 10.30 du. Bir gün önceden erken gelinmesi duyuruldu, kalabalık ve izdiham olmaması için. Biz kızımla tam zamanında oradaydık, ancak ilk girdiğimizde eyvah bize sıra gelir mi diye düşündük. Ancak düşündüğümüz gibi olmadı, Online kayıt mailini gösterip sıra numaramızla kayıt olduk. Yaka kartı, tişört ve bez sırt çantamızı aldık. Bu arada girişte kahvaltısız gelenler için sandviç, meyve suyu, çay da vardı. Saat 12’de temalar açıklanana kadar gidip makineye yeni hafıza kartı alıp, katılım şartlarına uygun ayarlarını yaptık. Kayıt sırasında ücretsiz fotoğraf makinemizi de temizlettik, (ne yalan söyleyeyim, ilk defa:)
Photomaraton İstanbul için
PhotoMaraton Temaları neler?
Sirkeci Garı 22 Eylül cumartesi çok renkliydi, bir yanda Likefest bir yanda davullu zurnalı, saksafon sololu açılışı ile Photomaraton İstanbul etkinliği. tam 12.00 de açılış yapıldı. Temaları belirleyen jüride fotoğrafın tanınmış ve yetkin isimleri var, bir şekilde bu organizasyona emek veren herkes heyecanlı ve disiplineydi. Zaten fotoğrafçılık da bu iki temel üzerinden gidiyor, aynı zamanda herkes enerjik ve pozitif bunlar da fotoğrafın diğer olmazsa olmazları. Kısaca tüm ekipler kuvvetliydi, sona bırakmadan buradan teşekkürler hepsine.
Sıra tema açıklanmasına geldi. Bu tema olayını çok sevdim, temalar giderek zorlaştı ama hoşuma gitti. İlk dört tema temas, alışveriş, eski-yeni ve karşıtlık oldu. Her istasyonda önce tema ve oneistanbul logosunun yer aldığı ikon fotoğrafları, ardından ard arda 4tema fotoğrafı. Diğer istasyona kadar çekim yapıp sonraki istasyonda yeni temalarla aynı şekilde devam etti. 12 tema, 3 istasyon, 12 saat. Belirlenen yerde ve saatte olmak zorundasın yoksa diskalifiye olursun. Boşuna maraton dememişler, fotoğrafla olmasa bile efor ve azimle hakkını vermeye çalıştık.
Saat 13.00’de de cep telefonu temaları açıklandı; tek, üçgen, kırmızı, minimal. Bu grupta etap tek, saat 17.00 ile 20.00 istediğiniz kadar fotoğrafla katılabilirsiniz. Photomaraton ve oneistanbul‘u takip etmek ve aynı hashtag ve @ linkleri ile sosyal medya hesabınızdan paylaşmak yeterli. Burada hem hashtag hem @ ile paylaşım konusu karıştı, yalnızca biri ile yapanlar oldu (ben de) , her paylaşımda temanın da yazılması gerekiyor bence ama söylenmedi. Mutlaka güzel kareler çıkmıştır, sonuçta model güzel:)
Kırmızılı fotoğrafçılar
Photomaraton İstanbul notları
Sirkeci’den sonra kızımla biz Sultan Ahmet Meydanı’na gitmeye karar verdik, temas teması için kafamızda kurguladığımız fotoğraflara iyi malzeme çıkardı oradan, sonra Eminönü’ne iner diğer temaları da yakalardık. Pek öyle olmadı, evdeki hesap çarşıya uymadı ama bu iş hesap kitap üzerine kurgu meselesi. Kalabalık, ışık ve kafandakini yakalamanın öyle pek kolay da olmadığı fotoğrafçılık rutinlerini yaşadık. Saat 16.00’da Eyüp’te olmamız gerekiyor, zaman hızla akıyordu ve her yer fotoğraf malzemesi dolu olduğu için biraz da bolluktan elimizde çok kare olmadı. Fotoğrafların tema sırası ile çekilmesi kuralı bazen ayağınıza gelen fırsatı kaçırtıyor. Fotoğrafçılık kovalamaca değil mi zaten?
Simitçinin kadrajı…
Karnımız çok acıktı, kısa bir simit ayran molası için simitçiye yaklaşırken dedim budur, alışveriş teması çıktı. Simitçi ve ben model olduk kızım temasını çekti, simitçi bize “Ben size asıl fotoğrafı göstereyim mi?” dedi. İçimden, adam kızdı, yetti be ben ekmeğimin peşindeyim kapadınız tezgahımı diye bağıracak galiba dedim. Simit arabasının diğer tarafına geçip bize arabanın üstündeki cam vitrine yansıyan ve harika bir simetri/yansıma oluşturan Sultan Ahmet Meydanı yansımasını gösterdi, çok güzel bir kare sayesinde çıktı. Photomaraton sayesinde fotoğraf olayını çözmüş bir simitçi ile tanıştım, kaçımız dikkat ediyor böyle şeylere?
Minimal teması için Ayasofya’yı, kırmızı teması için mehter amcayı, üçgen teması için Eyüp’te çarşıda bir muskayı zoomlayıp çektim, tek teması için de alemin en iyi modeli kedi:) Tam zamanında Eyüp’te olduk ama ilk etap bile çok yorucuydu. Ancak kabul ediyorum planlama ve öngörü hatası yaptık, ikimizin de makinesi olsaydı en azından ortak kafa yorardık. Ama olsun kızıma co-pilot oldum katılmayı düşünenler aman diyeyim yalnız olun. Bu arada temalar bu etapta zorlaştı, 5.tema ışık/gölge/silüet, 6. tema işaretler/izler, 7.tema risk/güven, 8.tema inançlar. Bir sonraki etap Taksim Tünel’de saat 20.00’de. Biraz Karaköy, Galata tarafları olsun dedik ve yola koyulduk. Sokaklarda, otobüslerde hep photomaratoncularla karşılaştık, çok kişi de sordu siz kimsiniz? Anlattık, bireysel pr çalışmaları da yaptık. Eyüp’te üçgen teması için muskayı çekmeye çalışırken, dükkan sahibinin temanız ne yardımcı olayım demesi de gösteriyor ki herkes çalışmış:)
Photomaraton İstanbul’da Modeliniz Bir Star
Taksim Tünel’e çıktığımızda coşkulu bir kalabalık vardı, herkes bizim gibi bitti diye mi düşünüyordu acaba? Biz kafamızda cep telefonu temalarını da ekleyip tamam 12 oldu, çok şükür bitti demiştik:) Tam gevşemiştik yeni temalar geldi, Galata, metropolde zaman, kaos ve vitrin… Konuya odaklanarak fotoğraf çekmek ayrı bir zevk, beyin yanması yaşıyor insan. Nasıl, nerede sorularıyla temayı alıp yoğuruyorsunuz. Biz bunları düşünürken tripodlarını omuzlarına yükleyip gidip bir uzun pozlama yapalım diyen profesyoneller de vardı tabi. Biz de çektik bir şeyler, özellikle telefona bakıp neredeyse 20 km yürüdüğümüzü görünce daha çabuk çektik:)
Gece İstiklal Caddesi’nde yürümemiştim, Photomaraton İstanbul’un son temalarını yaşayarak yürüdük. Metropolde zamanı ve kaosu hissederek ve vitrinlere bakarak. Gece 00.00’a kadar zamanımız vardı ama erkenden götürüp hafıza kartımızı Taksim’in ortasında kurulan teslim merkezine bıraktık. Çok keyifli, çok yorucu bir gün oldu ama İstanbul hep böyledir hem yorar hem keyif verir. Ayrıntıları merak ettim, jüride kimler vardı, İTÜ Taşkışla yerleşkesindeki panellere kimler konuşmacı katıldı, ödül töreni organizasyonu nasıldı derseniz Photomaraton ‘a tıklayabilirsiniz. Ödül töreni ve etkinliklere maalesef katılamadık, karşıya geçmek fotoğraf yorgunu bedenimize uzak ihtimal göründü. Fotoğraf meraklıları fotoğraf her yerde yazımı keyifle okuyabilirler, sonuçta herkes aynı yollardan gidiyor.
Sırada Ankara ve İzmir var, bakalım fotoğraf tutkunları ne kareler yakalayacak?
Photomaraton İstanbul 2018’den görüntülerle yazıyı bitiriyorum. Fotoğraf dolu keyifli bir İstanbul günü için emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum, her şey çok güzeldi. Tecrübeli fotoğrafçıların enerjisi ve desteği çok hoşuma gitti, Tünel’deki son etapta bu enerjiyi en çok hissettirenlerden Alp Alper’în gülümseten duasıyla bitireyim. Allah müstehakkınızı versin:)
Kayıt olmak için tıklayınız. https://iyzi.link/AASyxA
Posted by İstanbul PhotoMaraton on Saturday, August 25, 2018
25 Eylül 2018, 08:09
Ne güzel bir etkinlikte bulunmuşsunuz sevgili Begonvil’im. Çektiğiniz fotoğrafları da görmek isterdim doğrusu. Ayrıca hayatı dolu dolu yaşıyorsunuz diye düşünüyorum. Ne güzel.
25 Eylül 2018, 10:15
Hayatı Hayy’ı unutmadan hatta tespih ederek yaşamak istiyorum, arada kaçaklar oluyor ama orta noktası keyfe kafi gerçekten. Acemilik da tatlı geliyor bana, fotoğraf güzel uğraş algımı açıyor.
Çok sevgilerimle:)
21 Ekim 2018, 12:24
Photomaratona bende katıldım güzel bir deneyim keyifliydi bi o kadar yorucu..😊😶
21 Ekim 2018, 12:29
Hep keyifli yorgunlukların olsun Sümeyram:) İyi fotoğraf çekmek istiyorsan ESA nı aktif tutacaksın hep. ESA ne mi? Tabi ki emek sabır azim:))
5 Ekim 2019, 20:00
Güzel bir etkinlikte bulunmuşsunuz sevgili Begonvil sokağı Çektiğiniz fotoğraflar güzeldir sanırım.
6 Ekim 2019, 12:57
Photomaratonda İstanbul tutkunu bir fotoğrafsever olarak çömezliğimin tadını çıkardım diyebilirim
Yorumunuzu okuduktan sonra web sitenizi de inceledim. Birkaç görüş paylaşımı yapmak isterim.
7.kıta söylemiyle en duyarsız kafaların bile dikkatinin .çekildiği şu sıralar bence sektörünüzde atılım için iyi zaman. Çok da güzel, özendirici ve keyifli ürünleriniz var. Ben bu konuda duyarlı olmaya çalışan bir tüketici olarak kase tasarımı, itici ve sağlıksız plastik tabakları unutturacak tabaklar da sunulsa talep olur diye düşünüyorum. Ne kadar mümkün bilemem ama bazen kulpu da olsa dediğimiz oluyor kağıt bardakla içerken.
Blog içeriğini zenginleştirmeniz de google içindeki yerinizde faydalı olur sanırım. Çünkü geri dönüşümlü tüketim artık misyon haline gelmeli.
Ben de başarılar diliyorum. Teşekkür ederim.