İstanbul’u bitirdiler… Yaşamasını, yorulmasını sevdiğim bu şehir artık bana git diyor sanki. Hem vazgeçmek istemiyorum hem de onunla yapamıyorum. Tutkulu, sancılı bir sevgi oldu İstanbul. Bundan 2 hafta önce e5’te 15 km’lik yolu iki buçuk saatte gittim. Sadece arabadan ve içinde yorgun, agresif insanlardan oluşmuş bir konvoy. Sadece yoğun bir hafta sonu, olağanüstü bir şey yok. O gün iyice anladım ki İstanbul’u bitirdiler. Üstelik sürpriz de değil bu, son yıllarda hep bir öncekini aratır şekilde trafiği, görüntü ve gürültü kirliliği arttı. 3. köprü, Avrasya Tüneli, Marmaray da yetmiyor bu yükü azaltmaya. Her gün karşıya geçmek ya da ana arterlerden gün içinde bir yere ulaşmak tam anlamıyla ömür törpüsü.
İstanbul’dan nereye gideceğiz?
Başka İstanbul yok eğer olsa onu da bu hale getirirlerdi. İstanbul kentsel dönüşüm diyerek betondan görünmez oldu. Her yer inşaat her yer sevimsiz beton yığınlarla dolu. Fotoğrafta boğazın yeşillerinin içinde bile vinçlerin kuleleri boy gösteriyor. Kentsel dönüşüm ilk başladığında herkeste bir heyecan, eski binalar yenilenecek, olası bir büyük depreme karşı sağlam ve yeni binalar yapılacak. Rant kavgası, fazladan verilen katlardan gelen haksız kazanç ile günlük yaşayan zihniyetler bayram etti. Ev kiraları inanılmaz arttı, satış fiyatları ulaşılmaz oldu.
Kentsel dönüşüm bir canavara dönüştü ve insanların içine kaçtı sanki. Sokaklar inşaat kamyonları ile dolu, her biten bina ile mahalleler daha loş, soğuk, kalabalık ve ruhsuz. Eski İstanbul’un balkonlu, azıcık da olsa bahçeli apartmanları gitti, kasvetli ama lüks, donatılı ama iyice yalnız apartmanları geldi. Zaten gidenlerin bir kısmı yeni evlerine dönmediler, kentsel dönüşüm beton düzeyinde de kalmadı, kabuk kadar içi de değişti. İstanbul için canavar haline gelen kentsel dönüşüm, hırsıyla hem kendini hem İstanbul’u yedi, bitirdi. Şimdi bir sürü ev var, kiralar ve ev fiyatları düştü. Evlerin çoğunluğu küçüldü, kırpmadan kazanmak emek ve sabır ister. İstanbul’dan emek ve sabır esirgeyerek yapılan binalar burayı yaşanması zor, keyifsiz bir yer haline getirdi. Bir şeyin suyunu çıkarmayı, canına okumayı çok iyi biliyoruz. İstanbul’a yazık oldu.
Kentsel dönüşüm bir yanda yeni projeler bir yanda başa baş bir yarış var. Sanki her yer birbirine benziyor, ruhsuz bir artış aldı başını gidiyor. İnsanlar daha tahammülsüz daha saldırgan daha soğuk oldu. Eski yerleşim yerleri sürgün edilmiş gibi dağıldı, yeni zenginler ya da özentiler grubu küçük koloniler olarak yaşar gibi izoleler, belki tüm bu yazdıklarıma da duyarsız. Bir şehir olsan ne olurdun diye sorsalar, hemen İstanbul derdim. İstanbul gibi bir kadın olmak… Hem ağırbaşlı hem çocuk ruhlu hem bilgili hem mütevazi. Anne, sevgili, eş gibi bir şehir. Artık yaşamak istiyor muyum burada? Bu soruyu sık sık sorar oldum. İstanbul ilk defa bu yıl ciddi oranda göç vermiş. Kaçmak ile gitmek arasında bir durum. Bugün yine eski İstanbul semtlerinde dolaştım, seviyorum ama çaresiz…
7 Kasım 2017, 22:41
Tarihi Yarımada bile… İstanbul, artık İstanbul değil sanırım… Beton bina yığını.
7 Kasım 2017, 22:41
Geçen akşam eşim birşeyler izliyor tv de, ben pak bakmam geçerken gözüm takıldı bir helikopter çekimi sanırım gökdelenler sıra sıra ilk önce yabancı film sandım dikkatimi çekti bir baktım bizim dizilerden biri.İnanılır gibi değil nasıl hızla bu hale geldi bu şehir. Çok güzel demişsiniz başka İstanbul olsa onu da bu hale getirirlerdi.
Hele tahammülün, güvenin kalmadığı bir şehir haline gelmesi daha da ürkütücü.
7 Kasım 2017, 22:47
Daha ücra yerine gideyim diyorsun, oralarda bile çok katlı binalar dolmuş. Ne modern şehircilik ne uygarlık ne de ahde vefaya sığmaz bu. Bakalım ne olacak?
.
7 Kasım 2017, 22:52
Eski İstanbul'da yaşamak isterdim, İstanbul dili, beyefendisi, hanımı, mutfağı diye kavramların olduğu zamanlar.. BU gidişle birkaç tarihi eser ve kırpılmış koruluklar dışında bir şey kalmaz. Zararın neresinden dönülse kar diyeceğim ama geriye ne kaldı bilmiyorum. Ruhu örselenen bir şehirin insanları da bundan nasibini alıyor.
8 Kasım 2017, 08:42
Eski İstanbul yok artık. Nereye baksan bir gökdelen yükseliyor sanki. Büyük şehir büyük sorunları da beraberinde getiriyor. O yüzden insan birazda sakinlik arayıp kaçıyor bu şehirden.
8 Kasım 2017, 08:42
İstanbul'u artık yavaş yavaş Karacabey – Bandırma – Biga hattına çekmeye çalışıyorlar. Sanayileşme buralarda artacak ve bir nebze de olsa oradaki yük alınacak diye düşünüyorlar. Bakalım zaman neler gösterecek…
8 Kasım 2017, 08:42
İstanbul’u bu saate kadar bitiremediğimize şaşıyorum zaten. Ona da az kaldı artık. İstanbul tamamen bitecek bu gidişle. Beton İstanbul olacak.
9 Kasım 2017, 09:07
hızla yok oluyor gerçekten bu şehir 🙁 üzülüyorum ben de
9 Kasım 2017, 09:12
Sakinlik beklentisinden zaten vazgeçtim ama kısa mesafeye bile uzun sürede ulaşmak hem yorulmak hem stres yüklü olmak ve bunun artmasına ne kadar dayanılır? Güzellikleri unutulan, örtülen kadim bir şehir.Üzücü, sıkıcı bir durum oldu.
9 Kasım 2017, 09:16
Sözünü ettiğiniz bu genişleme Gebze- Dilovası güzergahı için de söylenir hep. Merkez ve banliyo kavramını getirmekse amaç tamam yapsınlar ama bu şehir nev-i şahsına münhasır, özel bir yer. Deneme yanılma yöntemi ile kaybettiklerimizin manevi maddi pahası yüksek.Haklısınız, bakalım zaman ne gösterecek ama şimdiki gidişat umut verici değil.
Katkı veren yorumunuza teşekkür ediyorum, buradan şifa dileklerimi de iletmek isterim.
9 Kasım 2017, 09:19
Evet iyi dayanıyor ama sanırım herkesin ortak fikri hiç bu kadar yaşaması zor, zahmetinden kendisi ve güzelliği görünemez hale gelmemiştir.
9 Kasım 2017, 09:20
İstanbul yapılan tüm o gereksiz gökdelenlerin, usulsüz ihalelerin fesh edilip yıkılmasına değecek kadar kıymetli.
9 Kasım 2017, 09:47
Merhabalar.
"İstanbul'a Ne Oldu?" Başlıklı yazınıza yorum yazmak istedim ama, ne yaptıysam, bir türlü "Yorum Yaz" ya da "Yorum Gönder" link ya da komut butonunu göremedim. Ben de son olarak "Son Yorumlar" eklentisinden söz konusu yazıya yorum yazan okuyucularınıza cevap verdiğiniz bir yorumu tıklamak suretiyle yorum editörüne ulaşabildim.
İstanbul'da yaşamama rağmen, (arada sırada ziyaret ederim.) İstanbul konusunda yazınızda paylaştığınız tüm serzenişlerinize aynen iştirak ediyorum. Devletin başı da İstanbul'a yazık ettik anlamında söylemlerde bulunarak, İstanbul'u ne hale getirdiklerini bir nebze de olsa itiraf ediyorlar.
Avrupa ülkelerinde hiç kimse bir şehirden bir şehre gelişi güzel taşınamaz, bildiğim kadarıyla geçinme ve barınma temini gibi özel şartlar vardır. İstanbul ve İstanbul gibi büyük şehirlere taşınmak için de geçim ve barınma gibi bazı kriterler geliştirip yürürlüğe konmalı ve nüfus büyümesi önlenmeli. Aksi halde bu sorunun çözümü zorlaştığı gibi, problemler de katlanarak kanserleşir. Bunlar bizim sıradan vatandaş gözüyle görebildiklerimizdir. İstanbul sorununa vakıf olan ve bu konuda ehliyetli ve liyakatli uzmanların konuya daha teknik ve bilimsel bir yaklaşımla en iyi çözümleri getireceklerine inanıyorum. Ama önce yetkililerin samimi bir şekilde bu sorunun çözümünü istemeleri ve kararlı bir şekilde taviz vermeden alınacak kararları da uygulamaları gerekiyor.
Selam ve dualarımla.
9 Kasım 2017, 09:47
Maille dönmüşsünüz bana teşekkür ederim.Yalnız adım Mine.Sanırım karışıklık oldu.Neyse düzelmiş aksaklık.
9 Kasım 2017, 09:48
Merhabalar.
Bir önceki yorumumda yorum editörüne ulaşamadığımı yazmıştım. Sayfanıza okuma listesinden sadece paylaştığınız bloğu seçerek girince bu sorunla karşılaştığımı öğrendim. Sayfanıza doğrudan girdikten sonra ana sayfa üzerinden yazıya ulaştıktan sonra yorum editörüne ulaştım. Bu durum şu anda kullandığınız temadan kaynaklanıyor. Sayfanızda kullandığınız ismi Elegant-Clean olan bu temayı biliyorum. Daha önce bu temayı ben de sayfamda uygulamak üzere incelemiştim.
Bir önceki yorumumda bahsettiğim "yorum ekleme" sorununun benden kaynaklandığını bilgilerinize sunarım.
Selam ve dualarımla.
9 Kasım 2017, 09:55
Dün yorum konusunda teknik bir aksaklık oldu, temayı hazırlayan arkadaşlarımızdan yardım rica ettim bugün düzeldi inşallah.
İstanbul ile ilgili pişmanlık, ah yapmasaydık söylemleri geç kalmış söylemlerdir. Bugün gelinen durum bir anda olmadı, kişisel tasarrufla da ortaya çıkmadı devletin, yerel yönetimin sorumluluğu birincil ve en büyüktür. Telafisi de onlara düşer ama şehri sahiplenen herkes de yaptırım gücü ne ise onu kullanmalı.
Katkı veren yorumunuza teşekkür ediyorum..
9 Kasım 2017, 09:58
Sevgili Bir Tatlı Huzur hiç mail göndermedim ama dün teknik bir problem vardı. Ama yazmadığım mailler de oluştuysa eyvah diyorum. Yorum kısmı bugün normale döndü, size gelen maili bana da göndermeniz mümkün mü?
Sevgiler, selamlar..
9 Kasım 2017, 10:01
Dün yorum kısmında problem vardı, ne kendi yorum butonum çalıştı ne de diğer bloglara yorum yazabildim.Tema kaynaklı ya da sistem tam bilemiyorum. Bugün çözüldü şükür.
Teşekkür ediyorum.
9 Kasım 2017, 10:21
Şimdi tekrar baktım. Siz o yorumu bir başkasına yazmışsınız. Ben niye üstüme alındım bilemedim. Şimdi bana yazdığınız yorumu da gördüm. Neyse karışıklık çözüldü. Bir daha tekrarlanmaz inşallah.
9 Kasım 2017, 10:26
Dün yorum çalışmadığı için Rabia Serteli g+ dan yorum yazmıştı ben de cevap yazdım belki o karışmıştır. Keşke teknik bilgim daha çok olsa ama sağ olsun Musa Özsarı yardımcı oldu. Evet inşallah tekrarlanmaz. Çok selamlar.
9 Kasım 2017, 10:43
O kadar kalabalık ki İstanbul ne yapsalar olmuyor. Bir de hala buraya yeni yerleşim yerleri için yatırım yapıp göçe yol açıyorlar.
9 Kasım 2017, 12:04
Kendi kalabalığı kadar yanlış yerleşim ve şehirleşme ile bir noktaya yığılan kalabalık da sıkıntılı. Akil insanlar toplanıp çözsün, ne kadarı düzeltebilirler onu da bilmiyorum.
9 Kasım 2017, 12:58
İstanbul`u severim ama sadece gezmesini. Yaşamayı hiç düşünmedim. İnsan ömründen giden o trafikte harcanan saatler ne kadar değerli oysa ki! Taşınan, terk eden çok insan var son yıllarda. Bursa gibi (ki burası bile inşaat ve beton oldu) şehirlerde en azından akşam herkes normal bir saatte evinde ve ailesiyle vakit geçirebiliyor.
Yeni yol, köprü vs. yapmak çözüm değil. Bunu da görüyoruz işte. Önce nüfusu kontrol altına almak gerekiyor, inşaat sektörüne dur demek gerekiyor. Daha köprü inşaatı başlamadan çevresini satarsan buna dur demek imkansız tabii.
9 Kasım 2017, 13:41
İnsanlar lüks peşinde koşarken beton yığınlarının içinde nefes almaya calısıyor artık . Çok haklısınız . Ama her şeye rağmen İstanbul’u çok seviyorum . 😊
9 Kasım 2017, 16:40
Sevmelik bir güzel olmak zorunda kaldı bu şehir, yaşamak, paylaşmak kısmı güzel ama başta trafiği ömrü törpülüyorsa neyleyim güzeli diyoruz artık. Yeni bir Avrasya yeni bir köprü daha ne kadar çözüm olur bilemiyorum. e5'te geçen yıl 3 şerit olan yol ek yeni yolla 5 yapıldı, bu yıl daha kalabalık. Kendine yabancılaştıran her şeyden uzak olmalı ya insan, bunun içine insan kadar şehir de giriyor. İstanbul için ümit dolu, enerjik laflar etmek istiyorum.
9 Kasım 2017, 16:41
Dışarısının olmadığı bir hayat, pencereden bakmak kavramının ortadan kalktığı konsept. Ne yapayım böylesini hele İstanbul'da. Ben de seviyorum, ayrılmak istemiyorum.
9 Kasım 2017, 17:44
bu güzelim İstanbul'a yazık olmuş haklısın
ama öyle güzel ki boğaziçi, yalılar, deniz
9 Kasım 2017, 17:48
Daha mahsun oldu sanki İstanbul'a özgü ne varsa ama öyle güzel ve vakur ki direniyor hala. Dirensin, yakışır ama bir destek da lazım.
9 Kasım 2017, 19:17
Doğan Kuban’ın bununla ilgili güzel bir yazısı vardı. Sana katılıyorum İstanbul’da kentsel dönüşüm şehrin canına okudu maalesef 😔
9 Kasım 2017, 20:12
Yazıyı okudum, geniş perspektifli bir bakış ki zaten buna ihtiyaç var. Sıkıntı da çıkar eksenli yapılanlardan kaynaklanıyor. Allah akıl fikir ve basiret versin. Neresinden dönülür, düzelir bilemiyorum.
9 Kasım 2017, 22:09
istanbul inşaat ve kaba insan dolduu. bu yazını dün okudum ama yorum yapılamıyodu neyse düzelmiş bugüün 🙂
9 Kasım 2017, 22:17
İnsanlar ve inşaatlar birbirine benzemeye başladı. Ben bahçeli, tek katlı, kuzineli mutfaklı sıcak bir ev olmak istiyorum:)
Yorum düzeldi iyi oldu usenmeyip iyi ki gene geldin, sağ ol var ol:)