EVLİLİK EVCİLİK Mİ?

Parklardaki bu banklar hüzünlü gelir bana, yalnız gelir. Yaşlı misafirleri vardır çoğunlukla, edi ile büdü gibi de olsalar yaşlılık ayrılık demek hayat arkadaşından, hayattan… Sevgi en çok yaşlılıkta lazım, gençlikte hayatın bir dolu aktığı, dolu dolu geçtiği zamanlar ne sevginin kıymeti ne yokluğun yası pek anlaşılmıyor galiba. Herkes çekilip bir başına kaldığında ruh ikizin varsa, hadi bu çok iddialı bir laf hayatı gerçekten paylaştığın biri varsa hiç yolun düşmez belki parklardaki yalnız banklara. Ya da gider oturur, akşam ne pişireyim, havalar da iyice soğudu muhabbeti yaparsın birlikte. Sevgi, aşk diye destanlar yazılan her ne ise işte esas yaşlanınca gerekli. Ben nereden mi biliyorum? Annemden babamdan biliyorum, birbirlerini sevmeseler ne zor geçerdi son zamanlar. Birlikte yaşlanabilmek, bunun tadını çıkarmak büyük şans. Önceleri zaten hayat yoğun, her şey renkli, elini tuttuğunla sadece koşuyorsun. Ya yavaşlayınca ya zaman durunca? Ama biz artık hep bugünü yaşar olduk, anı yaşa diyoruz sadece. Ondan mı yürümüyor ilişkilerin çoğu ya da evlilik evcilik mi?
 
Bunlar kimin umurunda? Zaten büyük sofraların kurulduğu, çocuk seslerinin ebeveynlerin sohbetlerine karıştığı aile toplantıları giderek azaldı. Her ailede birkaç küs, birkaç da arası limoni var. Bayramlarda bile (şayet tatilde değilsek) gidilecek akraba sayısı bir elin parmağı var ya da yok. Büyük aile zayıfladı, çekirdek aile yalnız kaldı. Şöyle ensesinden tutup, abi-kardeş dertleşen erkekler de azaldı. Elini dizine dokundura dokundura, candan yürekten sohbet eden abla-kardeşler de. Psikoloji ve hukuk okumak isteyenlerin son yıllarda ciddi artış göstermesi ya barıştırayım ya ayırayım gelecek bu ikisinde fikrinde mi acaba? Baştan bir psikolog, aile danışmanı olmadı bir avukata yolu düşenlerin sayısı almış başını gidiyor.
Prof. Nevzat Tarhan diyor ki, hiç bir çözüm önerisi mucize değil, ilk defa denenmiş de değil. Zaten problemler de hep aynı, o yüzden farklı söylemleri bir ümit denemek, iletişim hastalıklarımız için ilk büyük adım. Radyodan bunları dikkatle dinledim, trafik yoğun, yolum uzun. Nevzat Tarhan‘a bir ekleme de ben yaptım, iletişim hastalıklarını geleneksel, online, aile, çocuk, konu-komşu şeklinde türlere ayırabiliriz. İleride tıp fakültelerinde ders olarak konabilir. Hatta daha ileride reçetesiz satılan dijital empati gözlükleri de üretilmeye başlanabilir. Hepsi ihtiyaç. En çok da empati gözlüğü…
 
Nedir bu altın orta nokta kuralı?
boşanma
 
Altın orta nokta kuralı yıkılan evlilikleri kurtarmak için bir çare olabilir mi? Denemeye değer, arada kalan çocuklar, kırgın ve kızgın kalpler için denemeye değer… Nelerin bizleri bu hale getirdiğini de düşünmek gerekiyor. Nedenler pek çok aslında ama umutsuzluk yok! Her şeyden önce hastanın iyileşmeyi istemesi gerek. Taraflar birbirini seviyor ve kaybetmek istemiyorsa, birer minik adımla buluşulan altın orta nokta çözüm reçetesi olabilir. İlişkiler yorgun düşmeden, taraflar vazgeçilmez olduklarını unutmadan adımları atmak lazım. Konuşmak, çözüm planı yapmak ve bunları uygulamak imkansız hale geldiğinde, iş işten geçmiş olabilir. İlişkilerde kriz belirtilerini dikkate almalı ve geç kalmadan altın orta nokta kuralını hemen devreye sokmalı.


-Oturup saatlerce tv izlemenden bıktım, biraz bizimle ilgilen…

-Ben de senin elindeki tablete/telefona kilitlenmenden bıktım, sen de benimle ilgilen…

Peki teknoloji bağımsızlığı halledilse sorun çözülür mü? Anne babalarımızın daha zor şartlarda daha çok özveri ile götürdüğü ilişkiler her şeyin kolaylaştığı şu zamanda niye bu kadar dayanıksız? 

Adımı ilk atan kazanır, kazandırır…

Karşımızdakini değiştirmeye çalışmak yanlış, hepimizin kocaman bir egosu var. At gözlüğünden hayata bakıp, sabit fikirlerinden vazgeçmeyenler çok. (Sabit fikirliler daha çok erkekler, bunda toplumun onlara biçtiği rolün de etkisi var. Ne diyorsam o ya da ben de onu söylüyorum deyip tam tersini savunanlar…) Yanlışlarımızı ve birbirimize zarar veren yanlarımızı görmek, ortada buluşmak için atılan her adım altın değerinde. Bilimsel tespitler ilişkilerde her zaman inandırıcı gelmiyor, hele pratikte çoğu zaman işe yaramıyor. Konu insansa ezbere olmuyor bu işler. Kısaca, parkta yalnız oturmak ya da parkta mutsuz oturmak istemeyenler ya birbirini sevsin ya da sonsuza kadar sussun. Evlilik ekip işi, uyum işi. Tamam, bir elmanın iki yarısı olmak şehir efsanesi ama eskilerin imtizaç dediği mizaç uyumu konusuna evlenecek olanlar dikkate etsin. Evlilik evcilik mi? Ya sevin de alın ya da alınca sevin! 

Evet bilim her zaman inandırıcı değil çünkü her şey akılla çözülmüyor. Evet erkekler kadınlara göre daha sabit fikirli, doğrularına sahip çıkmakla yanlışta ısrar etmek aynı şey mi? Hiç sevmiyorum sıkıcı ve çözüm sunamayan yazılar yazmayı o zaman izleyip çok beğendiğim video ile noktalayım. Biraz gülümseme biraz da mesaj…

 

14 yorum
  • Cevapla CAM GÜZELİ

    27 Kasım 2017, 08:48

    Her şey gibi evliliklerde emek istiyor.Evet tüm sorunlar bilimle çözülmüyor.Özellikle iletişim konusunda % 100 kesin formüller yok.Evet yol gösterici öneriler var ama sonuçta o iki kişi formülünü kendi buluyor.Geleneksel değerlerden uzaklaşıldı ,yerine tam olarak bir değer konulamadı.Öyle olunca da gençlerimiz haklı olarak bocalıyor.
    Ama ben umutluyum gençlerimiz evliliğe de emek vermeyi öğrenecektir.

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    27 Kasım 2017, 09:48

    Emek konusu anahtar kelime ama ne var ki kullanmaya yanaşmıyor kimse. Zihni dağıtan, emeksiz anlık tatminlere yenik düşüyor bir çok şey. Ahkam kesmek gibi kalıyor şunu da yapmalı bunu da denemeli türünden söylemler. Umut duymak, ilişkilerin tek kurtarıcısı. Herkesin ayrı hikayesinin olduğu ama özünde benzer konuların problem çıkardığı ilişkiler. Allah herkese yardımcı olsun, ince işler zor işler.
    Teşekkür ediyorum, katkı veren fikirleriniz için.

  • Cevapla Derya

    28 Kasım 2017, 08:42

    Ilk yoruma ben de katiliyorum evlilik ve genelde tüm iliskiler emek gerektiriyor. Emek vermeden karsilik alinmiyor.

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    28 Kasım 2017, 09:28

    Emek verip karşılık alamayan, çözümsüzlük ya da çaresizlik içinde ömür tüketenler artarsa ne yetiştirdiğin çocuktan ne de insanın kendinden hayır gelir. Velhasıl en zoru emek verdiğin halde yürümeyen ilişkiler galiba.

  • Cevapla Sibelynka

    28 Kasım 2017, 22:36

    Animasyon her şeyi özetlemiş aslında. Para, popülerlik, şan, şöhret hepsi bir yere kadar. Eve gelince seni bekleyen, özleyen ve en önemlisi seven insanlar olmadıktan sonra?? Ruh ikizi diye birşey var mı pek emin değilim ama evlilikte en önemli şey paylaşmak bence.
    Farklılıkları özgür bırakarak ortak noktalardan keyif almak mutlu evliliğin sırrı

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    28 Kasım 2017, 22:55

    Ruh ikizinden ben de emin değilim, ortaya kulağa hoş gelen laflar atıyorlar sonra herkes başlıyor ruhunun ikizini. Paylaşmak ve emekle oluyor insanlar ikiz aslında. Hele para, kariyer hepsi boş, evet haklısınız yalnızsan bekleyen özleyen yoksa anlamsız oluyor bu tür kazanımlar. Son cümleye yürekten katılıyorum.
    Memnun oldum, fikirlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum.

  • Cevapla MAVİANNE

    30 Kasım 2017, 12:28

    Ne güzel şeyler paylaşmışsın
    bence evlilikte saygı kalmayınca sevgi ve aşk da yok oluyor
    en önemli şey saygı, tahammül,tolerans
    karşılıklı olmalı ancak, sadece erkek veya kadın değil
    Emek vermeli iki taraf da aynı olmalı demiyorum
    ancak farklılıkları ile bir arada saygı ve sevgi ile yaşamayı bilmeli
    o zaman evlilik tadından yenmez :)))

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    30 Kasım 2017, 13:47

    Farklılıkları ile bir arada, tadından yenmez bir yemek gibi. Egzotik bir tarif yakışır zaten evlilik denilen iki taraflı çok bilinmezli meseleye. Sevgi neleri çözmüyor ki? Tahammül tolerans da emek istiyor, hem iyi aşçı hem gurme olmak lazım vesselam:)
    Sevgiler…

  • Cevapla MAVİANNE

    30 Kasım 2017, 15:52

    çok haklısın ince iş evlilik
    bir yerlerde okumuştum
    "egoist insanların evliliği yürümez" diye
    ne kadar doğru değil mi?

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    30 Kasım 2017, 15:56

    Çok doğru sözmüş, egoyu elimizde hamur gibi gerektiği kadar koparıp kullanılacak malzeme gibi görmek gerek, ego amaç haline gelirse taraflara işkenceden başka bir şey değil.

  • Cevapla Daha Mutlu Yaşam

    30 Kasım 2017, 18:50

    Nevzat Tarhan hocamızın kitaplarını da düşüncelerini de çok severim.Başkasını değiştirmek mümkün değildir.Mevlana'nın da dediği gibi ''Dün akıllıydım,dünyayı değiştirmek istedim;Bugün ise bilgeyim,kendimi değiştirdim…''

  • Cevapla hunilianne

    3 Ocak 2018, 10:48

    zaman ilerledikçe insanların birbirlerine tahammülleri azalıyor.Sevgilerin,aşkların basitleştiği yalanla dolanla sahteliklerle ayaklarımıza ve yüreğimize doluyor.Zaman ileriye gidiyor ama biz iyiye mi kötüye mi gidiyoruz bilinmez.Eski aile hayatlarına oranla iyi olan tarafları da var tok değil ama kötü giden taraflar terazide sanırım daha ağır basmaya başladı…

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    3 Ocak 2018, 10:58

    Eskiler sır küpü, ne yaşasalar dışarı demezlermiş, şimdi paylaşım kültürü bir zararı da buradan mı verdi bilemedim. Vazgeçemeyecek kadar sevmek sevdiğin için de saymak lazım. İkisi de lazım, zor işler ince işler.
    Teşekkür ediyorum görüşlerinizi paylaştığınız için.

  • Cevapla Begonvil Sokağı

    3 Ocak 2018, 11:01

    Mevlana'nın Mesnevi eserini baştan sona okumak, hazmetmek istiyorum. Öyle güzel, anlaşılır ve uygulanır ki. Nevzat Tarhan inanç ve gelenek öğretilerini modernlik ve bilimle harmanlamayı başarıyor, bir kere bir söyleşisine katıldım üstelik samimi de. Ama gel görün ki evlilik hayatı paylaşmak haşarı çocuk gibi zor.
    Sevgiler..

Write a comment