Sıcaklarda insanın canı bir şey yemek istemiyor. Serin, hafif lezzetler arıyoruz ama yine de karpuz, peynir, ekmekle geçirmiyoruz bu günleri de. Ege bölgesi otlarıyla, zeytinyağlı yemek çeşitleriyle meşhur, ama yağda kızartılan mayalı hamurdan yapılan pişi kokusu yaz günleri de çokça yayılır sokaklara. İster kahvaltıda ister ikindi vakti çayla, karpuzla puf puf kabarmış pişiler iştahla yenir. Yine Ege’ye özellikle İzmir’e özgü lokma tatlısı hayır amaçlı yaz günleri de bol bol dökülür. Şerbetli, tarçınlı, çıtır çıtır tadına doyum olmaz. Farkındayım serin, hafif yemeklerden başlayıp sıcak, ağır lezzetlerden söz ediyorum ama herkes hem sıcaklayıp hem de bunları da afiyetle yiyor. Ege yemekleri ve pratik tarifleri geliyor…
Kabak çiçeği dolmasının püf noktaları ile başlayayım. Kabak çiçeği fotoğrafta görüldüğü üzere çok narindir, birkaç ayrıntıya dikkat. Zeytinyağlı dolma harcını çiğden değil de pişirerek hazırlamak pişme süresini azaltır, çiçekler eriyip gitmesin. Tencerenin dibine dereotu sapları döşeyelim, dibi tutmasın ancak dolma harcına dereotu koymayın aroması yeter, naneyi bol koymak daha iyi. Çiçeklerin içini çok doldurmayalım, fazla tombullaşmasın. Dinlensin, soğusun sonra ev yoğurdu ile buluşabilir…
Enginarla neler yaparsınız, neler?
İzmirli olan ya da bir süre burada yaşamış olanlar bazı lezzetlerin sadece buraya özgü olduğunu da bilir. Bahar gelir, enginarlar toplanır ama İstanbul’da sadece enginarın dibini, tuzlu suyla dolu poşetlerin içinde bulursunuz. Üzerine biraz bezelye, havuç, patates garnitürü ile pişirip, dereotuyla süsler, yersiniz. Ama enginarın esas tadı da faydası da kabuğundadır. Üzerindeki sert kabukları çıkarıp, içini oyup, dibindeki kılçıklardan temizleyip enginar dolması yapın. İster zeytinyağlı, ister kıymalı… Bol dereotu ve limonla buluşunca ortaya çıkan tada bayılırsınız. Kabuklar da illa ki kemirilecek. Hatta sapları taze ise onların da kabuklarını soyup, atın tencereye. Ya da iç bakla ile beraber pişirin enginarı hem lezzet hem vitamin…
Sayın kabzımallar niye İstanbullular ‘ı taze enginar keyfinden mahrum ediyorsunuz. İzmir’de tatlısını bile yapıyorlar, Karadeniz’de hamsi ne ise İzmir’de enginar o. Baharda Urla’da enginar tarlaları uçsuz bucaksız serilir, enginar halısı gibi bir görüntü. Her güzel şey yerini ister ya Urla’nın da kendine has sebzesi meyvesi var. Bir de kınalı bamyası var kiiii:)
Tezgah diyor ki; bamya ile börülce yap, tatlı olarak da üzüm var.
Kınalı bamya ile yaz sofrası
Pazardan alışveriş yapmanın bir keyfi de, esnafın sinerjisidir herhalde. Değme metin yazarına taş çıkartacak pazarlama replikleri ile almasanız da tezgahın önünde durdurur sizi. “Hayde, Urla’nın kınalı bamyası bunlar, daha bu sabah toplandı…” Doğru söylüyor, büyük ihtimal o sabah toplanmıştır çünkü bamya nazik bir sebzedir. Yetiştirmesi, toplaması saklaması haliyle pişirmesi de maharet ister. Eskiler bamyaya kaşık vurulmaz dermiş, doğrudur. Fazla sulu, parçalanmış, şekli yerinde olmayan bir bamya yemeğine müşteri çıkmaz. Bamyaya kuzu eti yakışır, ama dana eti hatta kıymayla bile çok lezzetli olur. Dedik ya bamya nazik sebze, mahsul sınırlı, o yüzden fiyatı genelde yüksektir. Ayıklaması da zor olduğundan genelde yarım kilo ile yetinir meraklıları da. Etli bamya yemeği nasıl pişirilir? Mutfakta orkestra şefi gibi hissetmeyi seven bana göre şöyle:
Öncelikle etin (miktarı size kalmış) üzerine 3 kaşık zeytinyağ gezdirin, bir kuru soğanı çok iri doğrayıp, beraberce pişirin. (Soğanın sadece tadı kalacak, kendisi gidecek.) Etin pişmesine yakın tuzunu ekleyin.
Bamyaları ayıklayın (sabırla!), üzerine bir limonun suyunu gezdirin, bir büyük domatesi minik küpler halinde doğrayıp, ekleyin. Yarım saat kadar beklesin.
Eti üzerine bir kaşık salça ile bir çevirin, bamyaları ekleyin. Hiç kaşık sokmayın demiyorum ama hafifçe bir alt üst edip iki çay bardağı su ekleyin. 15-20 dakika orta ateşte, hazır.
İri bir bamya cinsini zeytinyağlı ya da tavuğun göğüs etini kullanarak da yaparlar Ege’de, hatta bunun Girit mutfağından olduğu da söylenir. Yakın coğrafya ve yakın kültürler olabilir ama baklava, kahve, lahmacun bizim onları da sahipleniyorlar. Ey Greece kültürümüzü kimseye vermeyiz.
Gelin Görümce oynatan lezzet: börülce:)
Bahçelerde börülce oynar gelin görümce…
Börülce de İstanbul’da pek bulunmaz, oysa tadanın özleyeceği bir lezzettir. Malzemelerini çiğden koyarak zeytinyağlı taze fasulye pişirir gibi hazırlandığında yaz günlerinde soğuk olarak çok iyi gider. Ayıkladıktan sonra haşlayıp, üzerine zeytinyağı, dövülmüş sarımsak, limon suyu gezdirerek nefis bir salata da yapabilirsiniz. Tane börülce kuru baklagillerin sevilen bir üyesidir. Onu da kuru fasulye gibi pişirip parmaklarınızla birlikte yiyebilirsiniz. Ya da haşlayıp sızma zeytinyağı, limon, bol yeşillik eşliğinde sofraya koyup budur diyebilirsiniz. Her halükarda bahçelerde börülce oynar gelin görümce:) Her tarifte zeytinyağından söz ediyorum, Zeytuha’yı okuyun hak vereceksiniz.
Acur hem kabak hem salatalıkla kardeş
10 Ağustos 2017, 00:28
Enginara bayılırım ama göremiyorum bile pazarda, markette ancak çok lüks semtlerde satılıyor:( bu sene yiyemedim hiç:( bamya çok severim, közlenmiş patlıcanla salata çok severim (sadece köz patlıcan, sarımsak, yoğurt veya limon olacak yalnız öyle domatesli filan sevmiyorum) off canım çekti şimdi hepsini:)))))))
10 Ağustos 2017, 00:28
Hepsi de harika. Nefislerdir de… 🙂
10 Ağustos 2017, 00:28
Harika lezzetler…Ege'nin sağlıklı sofrasını önümüze sermiş gibisiniz.:)
10 Ağustos 2017, 00:29
En son tarif; pabucaki. Pabucaki; patlıcanların içini lor, peynir, yumurta, yeşillikle karıştırıp yeniden fırınlanıyor.
Herkese afiyet olsun.
10 Ağustos 2017, 00:38
İstanbul'da zamanı gelince neredeyse her semt pazarında ve büyük marketlerde görüyorum enginarı, ama asıl dibi değil tümü lazım bize. Köz patlıcanın Patlıcanın yoğurtlu olanı ise damaklara şenlik, köz patlıcanı hünkar beğendide de çok seviyorum. Mutfağımız çok zengin, şanslıyız…
10 Ağustos 2017, 00:41
Tencere yemekleri mutfağın demirbaşları gibi sanki, anne tarifleri klasik pişirme yöntemleri, unutulmayan lezzetler, yöresel tatlar hepsi birarada..
10 Ağustos 2017, 00:46
Fast food sevmiyorum ben, ama yakın zamanda İzmir'in meşhurlarından kumru da yedim. Klasik yemekler, çatal kaşık sesi, annelerle özdeşleşmiş tencereleri en az yemek kadar bunlar da özleniyor. Afiyet olsun diyorum, sevgilerimle…
10 Ağustos 2017, 00:49
İlk defa duyuyorum, hellimli patlıcan duymuştum ama bu da çok güzele benziyor. Yumurta nasıl olacak içinde merak ettim, ilk fırsatta deneyeceğim. Teşekkür ederim, elinize sağlık..
10 Ağustos 2017, 17:16
bana ege yemeği olsun ben et istemem 🙂
10 Ağustos 2017, 17:16
Hepsi birbirinden güzel lezzetler …temmuz başında alaçatıdaydım bu lezzetleri yedim bayıla bayıla…bende tarif çok ama en serininden en yeni yayınladığım bir tarif işte burada https://tatesal.blogspot.com.tr/2017/08/sarmisakli-yogurtlu-taze-fasulye.html
sevgiler
10 Ağustos 2017, 17:16
Doğu'da çalışırken ilk defa özlemini duymuştum ege yemeklerinin. Saydığınız yemekler de harika, taze börülce ve taze fasulyenin haşlanıp yağlanması-elbette zeytin yağıyla- da nefis olur hele bir de yanında yanıksı bir çömlek yoğurdu olursa; başka bir şey istemem. Ellerinize sağlık. 🙂
10 Ağustos 2017, 17:20
Turp otundan, kabak kalyeden daha nelerden hiç söz etmedim ama çok zengin bir mutfak Türk mutfağı, şanslıyız vesselam..
10 Ağustos 2017, 17:25
Alaçatı bu konuda vitrin gibi, yerel lezzetleri duyurma adına da faydalı. Bir de öyle güzel sunumlar yapıyorlar ki iştahlanmamak mümkün değil. Asıl kahraman teyzeler arkada kalıyor ama iş onlarda bitiyor. Tarifinize hemen bakacağım, taze fasulye en sevdiğim sebzelerden, elinize sağlık. Sevgilerimle…
10 Ağustos 2017, 17:31
Doğu'nun mutfak kültürü belki çok daha zengin, renkli kültürel mozaik yemeklere de yansımış. Ege'nin de coğrafyasına, iklimine uygun hafif ve özgün lezzetleri var.Zaten zeytinyağı hasını bulursanız ekmek banıp yemek bile ziyafettir. Teşekkür ediyorum..
12 Ağustos 2017, 22:24
Ege yemekleriyle ilgili fazla bir bilgim yok ama sebze ağırlıklı olması çok güzel. Ege'nin has zeytinyağıyla yapılması da ayrı bir değer katıyor. Düşündüm de aslında karadeniz'de de pek çok ot var pişirilen: nivik, diken ucu, melevcan, hoşuran ,mendek, sütlücan…benim bildiğim veya adını duyduklarım. Ama bizde zeytinyağının hası yok tabii.Ne yazık ki evde benden başka yiyen olmayınca çoğunu deneyemiyorum bile .
12 Ağustos 2017, 22:29
Karadeniz Bölgesi'nin de çok özgün bir mutfağı var. Mıhlama, pepeçura, mısır ekmeği hamsinin her türlüsü, ama bu kadar çok çeşit ot olduğunu bilmiyordum. Alışkanlıklar tercihleri belirliyor, zeytinyağı ağır geliyor diyen de var. Yaz yemekleri, yaz sofraları her yerde ortak hafif, serin..
14 Ağustos 2017, 10:33
Sivas kökenli bir olarak pek yiyemiyorum enginar filan 🙂 Çok et yiyen biri de değilim.Bildiğim yemeklerin dışına çıkamayan bir yapım var 🙂 Yurt dışında da o yüzden aç kalıyorum çoğu zaman 🙂 Teşekkürler 🙂
14 Ağustos 2017, 10:38
Ben de bilinmeyen lezzetlere çok açık biri değilim, yurt dışında özellikle peynir ekmek favorim olur, Uzakdoğu ya da Hint mutfağı mesela hiç bana göre değil. Ege mutfağı sanıldığı kadar ot çöp değil aslında. Ege seyahati yaparsanız, güvenilir ev yemeği yapan yerlerden deneyin, bakalım beğenecek misiniz?
14 Ağustos 2017, 21:40
Zeytinyağlı,ot olsun bana,ayırt etmem yerim 🙂
14 Ağustos 2017, 21:42
Ot diyoruz ama hepsinde ayrı bir aroma, lezzet, azıcık da zeytinyağı tamam. Gastronomi bir ilim gerçkten, en iyi gastrolog da annelerimiz olsa gerek. Takipteyiz..
17 Ağustos 2017, 11:50
Bir egeli olarak bayılıyorum bu yemeklere harika olmuşş! 🙂
17 Ağustos 2017, 12:13
Anne mutfağı.. Seviyorum Ege lezzetlerini, biraz da özlüyorum. Ekmeğini bandığın, tabağını sıyırdığın yemekler. Teşekkür ederim, selamlar..
26 Temmuz 2019, 12:36
Yaşadığımız bu sıcak yaz günlerinde bu post çok iyi oldu 🤗 Emeğine sağlık🥰
31 Temmuz 2019, 16:29
Sevgili Meltem hoşgeldin:) Çok geç döndüm kusuru bakma, İzmir’deyim, internet çekmiyor mobilde ancak başka bir yerde bağlandım.
Ege mutfağı tam yazlık tam sıcaklara göre gerçekten. İstanbul’a döneyim yazayım, çalışayım özledim.
Çok sevgilerimle..