Yanlış okumadınız, teknoloji bağımsızlığı yazdım. Üzerimizde bağımsızlığını ilan etmiş bir teknoloji gücü ile yaşıyoruz. Bağımlı değilim tabi ki derken elimizde ya telefon var ya da tableti yeni bırakmışız. Teknoloji bağımlılığı ile ne olacak halimiz?
Şimdi bir düşünün…
Birkaç dakika bakayım diyerek girdiğiniz sosyal medya hesaplarında bazen saat ya da saatler geçiriyor musunuz? Telefon/bilgisayar ile vakit geçirmek konu edildiğinde geçirdiğiniz zamanı küçültmek eğiliminde misiniz? Boyun kaslarınız ağrıyor, halsizlik, gözlerde yanma, ara sıra ellerde uyuşma var mı? Yüz yüzeden çok ekran ekrana iletişimde misiniz? Yemek, iş, ders sırf bu yüzden ara sıra da olsa aksıyor mu? Hem yanlış olduğunu biliyor hem de zevkle teknoloji ile ekran iletişimine devam mı ediyorsunuz?
Peki bilgisayar ya da telefondan uzak kalmak boşluk gibi geliyor mu? Gece geç saatlere kadar elinizden bırakamıyor musunuz? Evet mi? Eyvah sibere karışmışsınız, teknolojiyle bağlanmışsınız! Önlem almazsanız ailede, işte, okulda sorunlar başlayabilir. Uyku/yeme düzeni bozulur, zaman iyice yetmez olur, başarı grafiği düşmeye başlar en kötüsü giderek yalnızlaşırsınız. Sanal kalabalık bunu hiç hissettirmez ama farkedince de geç kalmış olunur.
Bağımlılık yapanların en sinsisi ise telefon. Her an yanımızda, çok kısa zamanlarda bile online olabiliyoruz. Her bağlantı zihnimize bir taş atıyor, sonra dalga dalga yeni tıklamalar. Teknoloji bağımlılığında kontrol yöntemlerini telefonlarda uygulamak en zoru. Evde günlük/haftalık internet kullanım saatleri belirlemek, ortak online ve offline saatlerin yanında alternatif aktiviteler de düşünmek iyi fikir. Ama en baştan önlemek için, gizli değil de açıkta teknoloji ile haşır neşir olmak, filtre programları ile tehlikenin yayın tarafını da kontrol etmek gerek.
Çocukların suçu yok bizler rol model olduğumuzu unutuyoruz, kendimize sözümüz geçerse onlara da yeter demenin inandırıcılığı olur. Yasaklamadan sınır koymak, ses çıkarmadan izlemek ve gözlemlemek. Çocuğumuzun teknoloji bağımlısı olmasını istemiyorsak tamamen strateji kurarak hareket etmek gerekiyor. Doğal olanı, arkadaşlık ilişkilerini, çocukluğumuzun heves ve mutluluklarını ona sunmayı tekrar denemek gerekiyor. Yoksa teknoloji bağımlılığı yüzünden uzman yardımı almak kaçınılmaz hale gelir.
İnternet büyüsü çok cazibedar…
Emek gerektirmiyor, sorumluluk yok, sosyalleşme çok, kendini istediğin gibi ifade et, hemen bir statü, ödüller/beğeniler, stresi alan anlık antidepresan etkileri velhasıl sınırsız bir dünya… Algıları değiştiren ve bozan bir dünya… 3-4 yaşlarında bir çocuğun arkadaşını hızla ittikten sonra hiç bir şey olmamış gibi davranması, nedeni sorulduğunda ise onun daha 4 canı var demesi oynadığı bilgisayar oyunların dan ne kadar etkilendiğini gösteriyor. Artık odana git demek çocuklar için ceza değil ödül gibi, teknoloji ile yalnız kalmak z kuşağının sessiz ekran çocukları için vazgeçilmez bir olay.
Anlık ve faydasız bir zihin geliştirici etki veren teknolojik saatler bağımlılık olmaya doğru hızla kayıyor. Televizyonun masum kaldığı hatta yavaş yavaş out olacağı yeni zamanlar bekliyor bizi. Ekran teknolojisi denilen kavram, fiziksel ve dil gelişimi ile içe dönük, şiddete duyarsız, antisosyal olmaya eğilimli ama sahip olma ve tüketme konusunda da motive olmuş bir kimlik oluşturuyor. Yeni nesil özellikleri içinde kimi zaman saydığımız özellikler değil mi bunlar? Hani şu z kuşağı denilen ve teknoloji taarruzu altında kalan bizimkiler. Yeni fikirlere ve çözümlere ihtiyacımız var, önce kendimiz sonra da çocuklar için. Kendimizi kurtaramadığımız bir bağımlılktan onlar için nasıl çözüm üretebiliriz?
Olacak şey değil!
Dışarıdan hayretle bu olan biteni izleyenler de var. Dünya tatlısı bir büyüğümüz var, yaşlı ama gönlü herkese uyan, okumayı seven… Şöyle diyordu geçenlerde, “Akşamları balkondan sokağı izlemeyi çok seviyorum, dolmuşlara dikkat ettim içleri ışıl ışıl, yenileri böyle herhalde dedim ama sonra öğrendim ki herkesin elinde bir telefon, ekran ışıklarıymış meğerse. Herkes telefona bakıyor, olacak şey değil!” Olacak şey değil bu teknoloji bağımlılığı…
Teknoloji bağımsızlığını kabul etmiyorum, esir olmak bize uymaz. Güldürürken, düşündüren bir video ile bitiriyorum. Sınırlı sorumlu teknolojik, sınırsız sorunsuz mutluluk dolu günler…
28 Aralık 2016, 11:50
ne güzel anlatmışsınız teknoloji bağımsızlığını 🙂
28 Aralık 2016, 11:56
Üzerimizde bizden bağımsız cansız ama çok etkili işler dönüyor sürekli. Teknolojiye bağımlı hadi onu geçtim düşkün bile olmak istemiyorum. Bazen bir bakıyorsun yazdıklarımın çoğunu yaşıyorum. özellikle yazdım, faydası olur belki..
28 Aralık 2016, 13:13
Ben de sanala bağımlı olmak diye bir yazı yazmıştım.Sizin bu yazınız da vurucu olmuş 🙂 Teşekkürler 🙂
28 Aralık 2016, 13:20
Okumamış olabilir miyim diye baktım, okudum o yazınızı özellikle karikatürler kod etkisi yapıyor zihnimde. Bildiklerimizi uygulasak çok iyi olacak, 2017 de kurallı-sınırlı gitmeyi niyetliyorum içimde bir şeyin demokrasiden filan anladığı yok. Sevgiler..
28 Aralık 2016, 19:39
Bu konu çok önemli gerçekten. Özellikle ellerinden telefonları, tabletleri eksik etmeyen çocukları gördükçe… Elinize sağlık güzel bir yazı olmuş…
28 Aralık 2016, 19:42
Çocuklarda görünce evet düşündürücü geliyor ama onlar ne görüyorsa büyüklerden onu yapıyor. Yolda yürürken, araba kullanırken, kafede, evde hatta biriyle konuşurken bile insan telefon yada bilgisayarı bırakamıyorsa bu ciddi bir durum. Hangimiz bir şekilde bu döngünün içinde değiliz ki?
28 Aralık 2016, 21:31
Arkadaşlarla musafaha yapacağım, baktım bir kaç tanesinin elinde telefon. Tek elle musafaha yapıyorlar. Şaşıp kalıyorum doğrusu. Şöyle güzelce ellerimizi birleştirip, karşımızdakinin gözlerinin içine bakarak ve tebessüm ederek salavatı şerife okumak… nerede kaldı?
28 Aralık 2016, 21:37
Bu dediğinizi ilk duyuyorum, etrafta gözüme takılan bir durumda olmadı demek ki yoksa dikkatimi çekerdi. Musafaha, rabıtadır. Aynadan aynaya selam göndermektir. Sünnettir, ibadet kıymetindedir neredeyse. Ben anlamıyorum ehli kitabın bazı hallerini. Masum fitneye dönüşmeden bir çeki düzen vermek gerek. What's up dedikleri haberleşme işlevinden çok zaman çalma ve dahası. Faydasını alıp zararından kaçınmak basiretini gösterelim teknoloji nimetlerinin.
29 Aralık 2016, 00:01
Teknoloji akıllandı da bi biz akıllanamadık.Böyle yazılar okuyunca hep çocukluğum geliyor aklıma.Teknolojinin kablolu ev telefonu,televizyon ve radyodan ibaret olduğu günlerden…Zevkle okudum…
G+ ekledim sizi.
http://yesimlehertelden.blogspot.com.tr/
sayfama da beklerim.
Sevgiler.
29 Aralık 2016, 00:06
Belki tekrar o günlere dönülür biraz özlem çokça da korunmak için. Daha az radyasyon daha az online daha çok birebir olmak için. Dünya işleri deneme yanılma yöntemi ile gidiyor. Beğendiğinize sevindim. Blogunuza geleceğim. Selam ve sevgiler..
29 Aralık 2016, 12:32
Belki de savaşların son bulması ve yaşanan vahşetin dozunun düşmesi için insanlığın aptallaşması gerekiyordur (inanmadım ama olsun) 😉
29 Aralık 2016, 12:36
Akıllı halleriyle bunları yaptıklarına göre biraz aptallaşsalar fena olmaz. Ama yine az aptallar daha az aptalları rahat bırakmaz. Güzel bir yerden bakış, sağ olun. Kendimize dokunursak hatta canımızı acıtırsak çeki düzen veriyoruz ancak. Sevgiler…
29 Aralık 2016, 19:37
Teknoloji…Başımızda sallanan Demokles'in kılıcı. Öğrencilerime okudum bugün yazınızı.Fakat gençler pek anlayacak gibi değiller ne yazık ki. Düşündüm de onların çoğu bizim yaşadığımız güzellikleri yaşamadılar. Bilmiyorlar ki neyi,nasıl özlesinler?..Neredeyse sanal bir alemin içine doğdular.
29 Aralık 2016, 19:45
Ne hoş bir şey yapmışsınız teşekkür ederim. Öğretmenlerimizin yükü ağır çünkü onların branşlarının dışında daha çok hizmet verip sorumluluk alıyorlar. Ama okul dönemi evden daha tesirli etkiler bırakıyor. Bu yazıyı hazırlarken konu ile ilgili görsel, karikatür türünden bilgilere göz gezdirdim. Meşhur anne karnında bebek ultraon resmi vardır ya, parmağı ağzında onu kulağında telefon şeklinde uyarlamışlar. Oksijen kadar radyasyon da alıyor, parmaklar ekran kaydırmaya hazır büyüyüorlar. Nefsimi bu noktada terbiye etmek istiyorum, bağımlı halim yok ama adı üstünde farketmeden oluyor hepsi.
29 Aralık 2016, 22:28
Merhabalar, blogunuzu yeni keşfettim ve takibe aldım. Siz de benim yeni açmış olduğum blogumu takip edip desteğinizi esirgemezseniz çok mutlu edersiniz. Sevgiyle kalın.
kucukayipdunya@gmail.com
29 Aralık 2016, 22:32
Merhaba, blogunuz hayırlı olsun. Keyifli, faydalı içeriklerde görüşmek ümidiyle…
30 Aralık 2016, 22:28
Ne doğru yazdıklarınız ama son yazdığınız içler acısı gerçekten. Videoyu izledim, korktum kediden ben ya kızdaki büyük cesaret :))
30 Aralık 2016, 22:35
Yazarken kendimle çelişkiye düşme konusundan çok çekiniyorum. Yazdıklarım merak ettiklerim ve motiveye ihtiyacım olan konular oluyor bazen de. Teknoloji bağımlısı değilim ama minimize etmek istiyorum. Dijital dünyada yazıp çiziyorsanız ne kadar mümkün olursa o kadar ölçülü olabilmek.. Anekdot ve video için de aynı fikirdeyim. Sevgiler..